Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6952 E. 2024/3588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminata hükmedilip hükmedilmeyeceği ve miktarlarının tespiti uyuşmazlığıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin eşine hakaret ve küfür etmesi, maddi ihtiyaçlarını karşılamaması, akrabalarına uygunsuz sözler söylemesi ve kız kardeşini dudağından öpmesi gibi eylemlerinin evlilik birliğini temelden sarstığı, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının kusursuz olduğu ve boşanmaya sebep olan olaylar sonucunda kişilik haklarına saldırı yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1066 E., 2023/1101 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Nevşehir Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1114 E., 2023/149 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın ve ferilerinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın ve davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1975 yılında evlendiklerini, ortak reşit 5 çocuklarının olduğunu, evlilik birliğini müvekkili için katlanılmaz hale getiren nedenin davalının kadınlara olan zaafı ve birinci derecede kan hısımları da dahil birçok kadına cinsel tacizde bulunması olduğunu, bu kadınların müvekkiline ve çocuklarına durumu anlattıklarını, fakat davalıdan ve toplum içinde lekelenmekten korktukları için şikayetçi olamadıklarını, en son kendi öz kardeşi ...'yı taciz eden davalıya ne müvekkilinin ne de çocuklarının tahammülünün kalmadığını, ...'nın bu olayı 3-4 ay sonra diğer kardeşi ...'ye, daha sonra da müvekkilinin çocuklarına ağlaya ağlaya anlattığını, bunun üzerine müvekkilini, oğlu ...'ın kendi yanına aldığını, davalının evlendikleri günden beri müvekkilini fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını hakaret ve küfrettiğini, başkaları yanında küçük düşürdüğünü, müvekkilinin bütün ihtiyaçlarını evlatlarının karşıladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına aylık 1.250,00 TL tedbir - yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 200.000,00 TL maddî tazminat ile 200.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, davadan yeni haberdar olduğunu, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu, kusur isnatlarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin bu hale gelmesinde asıl davacının kusurlu olduğunu, sarkıntılık iddialarını ve kız kardeşi ...'yı taciz ettiği iddiasını kabul etmediklerini, müvekkilinin kardeşi ... 'yi ziyaret etmek için Kayseri'deki evine gittiğini, müvekkilinin kardeşi ... ve eşinin müvekkilini kapıda karşıladığını, ... nin abisi olan müvekkiline hoş geldin dediğini ve iki kardeşin kucaklaştığını, uzun zaman sonra görüşmüş olan iki kardeşin kucaklaşmasının olağan bir davranış olduğunu, tarafların 3-4 saat oturduğunu, sohbet ettiklerini, iki kardeşin özlem giderme amaçlı sarılıp kucaklaşmasının taciz yahut sarkıntılık olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin aldığı maaşı ailesine harcadığını, müvekkilinin davacının ailesine her türlü misafirperverliği gösterdiğini, müvekkilinin davacıya yönelik hakaret yahut küçük düşürücü sözünün olmadığını, tam aksine davacının kızdığı zaman müvekkiline "eşek" diye seslendiğini, bunun toplumda alay konusu olduğunu, davacının en son 31.10.2021 tarihinde oğulları vasıtası ile bir nakliye aracı tutup ev eşyalarını yükleyip götürdüğünü, bu sırada tarafların oğlunun mutfaktan bıçak alıp "seni keserim" diyerek müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, diğer oğlunun müvekkilinin ses kaydı yapmasını önlemek için müvekkilinin göğsüne vurarak telefonunu kırdığını, davacının müvekkiline boşanmayı kabul etmesini dini nikahlı olarak yaşamayı teklif ettiğini, ancak müvekkilinin bunu kabul etmediğini, davacının bu çabasının sebebinin vefat eden üst soyundan yetim maaşı alma amaçlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin davacı kadına hakaret ve küfür ettiği, geliri bulunmayan davacı kadının şahsi ihtiyaçlarını karşılaması için maddî destek sağlamadığı, ayrıca kendi akrabaları olan kadınlarla ilgili uygunsuz sözler söylediği, bu hususun tanıklar .... ve ... .'nin beyanları ile sabit olduğu, son olarak kendi kız kardeşine "ne kadar tatlıymışsın" diyerek onu dudağından öptüğü, dosya kapsamında davacı kadının kusurlu davranışına ilişkin somut tanık beyanı veyahut başkaca delil bulunmadığı, evliliğin süresi, tarafların kusur durumu, ayrılığa ilişkin olayların değerlendirilmesi, davacının yaşı itibari ile yeniden evlenebilme şansı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda boşanmaya neden sayılan olaylar yönünden davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı, hal böyle olunca tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, ayrılığa ilişkin olayların değerlendirilmesi, davacının ev hanımı oluşu, yeterli geliri ve mal varlığının bulunmaması, evlilik sonrası yoksulluğa düşeceği gerekçeleri ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, aylık 1.250,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, 60.000,00 TL maddî tazminat ile 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde davacı kadın vekili davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu, kararın bu yönleriyle müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararda kusur belirlemesinin ve davanın kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin evlilikte kusuru olmadığını, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların yüksek olduğunu, kadının kabul edilen davası ve fer'îleri yönünden kararın müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Kanuna uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, davalı erkeğin eşine hakaret ve küfür ettiği, eşinin şahsi ihtiyaçlarını karşılamadığı, kendi akrabası olan kadınlara uygunsuz sözler söylediği, en son kız kardeşi ...'ye "ne kadar tatlıymışsın" diyerek dudaklarından öptüğü, tarafların arasında yaşanan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadına yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gereği hükmedilen nafakaların miktarlarında isabetsizliğin bulunmadığı, yine herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmayan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi gereği hükmedilen nafakanın miktarında, isabetsizlik bulunmadığı, davacı kadını yararına maddî tazminat ve manevî takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatların miktarında isabetsizlik bulunmadığı, gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetli; müvekkili lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarı ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu, istinaf mahkemesi tarafından hükmedilen yargılama giderlerinin hatalı olduğunu ileri sürüp kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararda kusur belirlemesinin ve davanın kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin evlilikte kusuru olmadığını, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların yüksek olduğunu, ileri sürüp davanın reddine, dairenin aksi kanaatte olması halinde nafakalar ve tazminat taleplerinin reddine veya nafakalar ve tazminat taleplerinin miktarının azaltılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile kadın yararına nafakalara ve tazminatlara hükmedilme şartları oluşup oluşmadığı, kabul edilen maddî tazminat ve manevî tazminat ile nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 175 inci maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 50 ve 51inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının ...'ye yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.