Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7002 E. 2024/5039 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerin takdirine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve usule uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/837 E., 2023/1178 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1 E., 2021/60 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili 02.01.2019 tarihli dava, 21.03.2019 tarihli beyan ve 31.01.2020 tarihli ıslah dilekçesinde; evlilik birliğinin erkeğin sadakatsiz davranışları, psikolojik ve fiziksel şiddet uygulaması nedeniyle temelinden sarsıldığını, bu nedenle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyet hakkının müvekkiline verilerek küçükler için ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakası, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iddiaların dayanaktan yoksun olduğunu, zaman zaman tartışmalar yaşansa da örnek gösterilen bir aile olduklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin 2017-2019 yılları arasında olağan sayılmayacak ve karşı tarafta güven sarsıcı davranış olarak düşünmeyi gerektirecek sıklıkla İzmir ilinden İstanbul iline havayolu ile yolculuk yaptığı, erkeğin kendi adına kayıtlı cep telefonunun dökümlerini incelendiği ve ... isimli şahıs ile kabul edilemeyecek ölçüde ve sıklıkta görüşmelerinin bulunduğu; zaman içerisinde erkeğin evlilik birliğinin gereklerini gereği gibi yerine getirmediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, ve başka bir kadınla görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, bu durumda taraflar arasındaki evlilik birliği ve ortak hayatın, evlilik birliğinin devamı sırasında davacıya fiziksel şiddet uygulayan ve güven sarsıcı davranışlar içerisine giren erkekten kaynaklanan kusurlu davranışlar nedeni ile bir daha kurulamayacak şekilde temelinden sarsıldığı, olaylarda kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurlu davranışın bulunmadığı, ortak çocukların fiili ayrılık döneminde anne ile kaldıkları, annenin küçüklerin bakım ve gözetiminde ihmal veya sorumsuzluğunun bulunmadığı dikkate alınarak; dosyaya ibraz olunan uzman görüş raporunda idrak çağında olan küçüklerin annesi ile birlikte yaşamak istediklerini beyan etmesi de göz önünde bulundurularak küçüklerin bulunduğu ve alıştıkları ortamdan ayrılmaksızın velâyetlerinin anneye verilmesinin gelişim ve eğitimleri açısından menfaatlerine olacağı, boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmadığı anlaşılan kadının çalışmaması, düzenli bir gelirinin ve gelir getiren mal varlığının bulunmaması dikkate alındığında boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece hükmedilen maddî, manevî tazminat ve iştirak nafakasının yetersiz olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin yaptığı hatadan dolayı çok pişman olup bir daha asla aynı hatayı yenilemediğini, dosyada ortak hayatın yeniden kurulduğu 2018 Kasım ayından sonrasına ait davalının davacıyı aldattığına dair hiç bir delilin bulunmadığını, taraflar arasında şiddet olayının sadece bir kez karşılıklı olarak yaşandığını, dosyadaki görüntü ve mesaj kayıtları müvekkilinin hesaplarının illegal yollardan ele geçilmesi sonucu edildiğini, orjinalliğini yitirmiş olup, üzerinde oynamalar yapıldığını, dosyada ıslah harcı mevcut olmadan yapılan ıslahın da yok hükmünde olacağını, müvekkilinin asgari ücret ile çalıştığını, mesai kaldığında ek gelir elde edebildiğini, hükmedilen nafaka miktarının da maddî durum ile örtüşük olmadığını ileri sürerek affetme olgusunun Mahkemece yok sayılması, affetme sonrasında kusur olduğunun ispatlanamamış olmasına rağmen var sayılması, hükümde dayanılan telefon görüşme kayıtlarının illegal yoldan edinilmiş olması, davacının psikiyatrik tedaviye ihtiyacı olduğu yönündeki raporun görmezden gelinmesi, darp konusunda ön yargıyla hüküm kurulmuş olması, tazminata hükmedilmesi için geçerli bir talep olmamasına rağmen var sayılıp hüküm kurulması, davacı çalışıyor olmasına rağmen çalışmadığının gerekçeli karara yazılması ve bu şekilde nafaka tesis edilmiş olması, nafaka miktarlarının maddî durum ile orantısız olması nedenleriye kararın kusur belirlemesi, tazminatlar, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar erkek vekili, kadının psikolojik problemleri olduğunu ileri sürmüş ise de dosyada kadının vesayet altına alınmasının gerektirir psikolojik rahatsızlığının bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu hususta ileri sürdüğü itirazlarına itibar edilmediği, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışların görgüye dayalı, samimi ve inandırıcı tanık beyanları ile gerçekleştiği, tarafların aynı eve gittikleri, birlikte yaşadıkları ve barıştıkları hususunun dosya kapsamında kanıtlanmadığı, erkeğin başka bir kadınla mesajla görüşmelerinin ise görgüye dayalı samimi ve inandırıcı tanık beyanlarıyla ispatlandığı da dikkate alındığında, Mahkemece kararda yazılı olduğu şekilde dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmediği, hizmet döküm cetveline göre, kadının asgari ücretin üzerinde sürekli ve düzenli geliri bulunduğu, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı bulunduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocukların yaşı, ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında iştirak nafakasının miktarının az olduğu, kadın için hükmedilen tazminatların miktarının da az olduğu gerekçesiyle kadının tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı yönünden, erkeğin kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuklar için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; 45 yaşından sonra temizlik görevlisi olarak çalıştığı iş yerinde devamlı olarak fazla mesai yapmak zorunda kaldığını, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alıyor olmasının asıl nedeni maaşına yansıtılan bu fazla mesai ücretleri olduğunu, İstinaf Mahkemesi tarafından asgari ücretin üstünde maaş alması gerekçe yapılarak lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasının hakkaniyete, yasa ve hukuka aykırı olduğunu, asgari ücret alan kadının yoksulluktan kurtulamadığını, hükmedilen iştirak nafakası ile tazminatların miktarının da yetersiz olduğunu ileri sürerek reddedilen yoksulluk nafakası talebi, tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin kusurunun olmadığını ileri sürerek istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, davanın kabulü, hükmedilen tazminatlar ile iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.