Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7309 E. 2024/5124 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, ağır kusurlu bulunan erkek aleyhine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygunluğu ve ortak çocuk ile baba arasında kurulan yatılı kişisel ilişkinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/451 E., 2023/766 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çankırı 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/408 E., 2021/845 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, kadının ziynet alacağı talebinin ise reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı-karşı davalı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinin kadını hor gördüğünü, aşağıladığını, ailesiyle birlikte yaşamaya, ailesinin yanında tatil yapmaya, hiçbir şey söylememeye, onlara karşı en ufak bir itirazda bulunmamaya zorladığını, küstüğünde yatakları ayırdığını, konuşmadığını, yemek yemediğini, tehdit ve hakaret ettiğini, kredi çektirdiğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, düğünde takılan altınlar ve parayı erkeğin abisinin alması için için baskı kurduğunu, para ve takılan altınların elinden alındığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte hükmedilmesine, kadına takılan 8 adet 22 ayar 15'er gram bilezik, 2 adet 22 ayar 40'ar gram bilezik, 12 adet çeyrek altın, 1 adet gram altın, 2 adet yarım altının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde değeri daha sonra belirlenmek üzere şimdilik 1.000,00 TL'nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Davacı-karşı davalı kadın vekili 08.11.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; taleplerini rapor tarihi itibariyle 6 adet 60 gram 22 ayar bilezik 25.639,00 TL, 1 adet tekli altın 2.990,47 TL, 7 adet çeyrek altın 5.233,83 TL, 1 adet alyans 926,38 TL, 730 TL para, 18 çeyrek altın 13.458,12 TL, 1.880 TL olmak üzere belirterek bedel talebini de toplam 50.858,30 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının "...istediğim gibi yaşarım, sen bana karışamazsın..." diyerek anne ve babası ile birlikte yaşamak istediğini söylediğini, böylece Çankırı'ya gittiğini, giderken de kendisine "...seni sevmiyorum, istemiyorum..." dediğini, evlilik süresince sürekli boşanma istediğini söylediğini, evin sokak kapısında bağırarak "...bu çocuk senden değil..." dediğini, anksiyete problemi olduğunu, bağırıp çağırdığını, hiçbir şeyden memnun olmadığını, eleştiriyi asla kabul etmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, tüm ziynet eşyalarını ve diğer eşyalarını alıp evi toplayıp ortak konutu terk edip gittiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların dava tarihi itibariyle yaklaşık iki yıldır ayrı yaşadıkları, tarafların birlikte Kastamonu İlinde yaşarken 2018 yılı Ramazan Bayramında tartıştıkları, kadının ailesinin tarafların yanına geldiği, kadının kök ailesi gelmeden erkeğin bavulunu alıp gittiği, kadının da ailesi ile beraber Çankırı'ya geldiği akabinde Kastamonu'ya geri döndüğü, bu süreçte erkeğin ortak haneye gelmediği, kadına eşyalarını almasının söylediği, kadının da kendisine ayrı bir ev tuttuğu bu süreçte hamile olduğu, akabinde Çankırı'ya ailesinin yanına taşındığı, erkeğin kadını ve çocuğunu arayıp sormadığı, ihtiyaçları ile ilgilenmediği, kadına kredi çektirdiği halde öderken yardımcı olmadığı, kredi borcu için kadın erkeği aradığında telefonda hakaret ettiği, kadının da evlilik fiilen devam ederken erkeğe seni istemiyorum, sevmiyorum dediği hakaret ettiği böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 14.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine, kadının ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığının dosya kapsamından ispatlanamadığı gerekçesiyle kadının ziynet alacağına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, nafakaya artış uygulanmaması, kişisel ilişki ile ziynet alacağı talebinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş, 15.03.2022 havale tarihli dilekçesi ile boşanma kararına ilişkin istinaf talebinden vazgeçtiklerini bildirmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davalı-karşı davacı erkeğin kadına "...sen sus, konuşma..." şeklinde sözler söyleyerek kadını aşağıladığı, ailesi ile görüşmesini istemediği, arkadaş toplantılarına göndermediği, barışma girişimleri sırasında kadın hakkında "...ölse, geberse keşke..." diyerek kadından ve kadının ailesinden de bıktığını söylediği, sürekli boşanacağını söylediği, tartışmalarda kadına küfür ettiği de anlaşılmakla bu kusurların gerekçeye eklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda yine de davacı-karşı davalı kadının az, davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı babanın çocuğa karşı herhangi bir olumsuz davranış içerisine girdiği yönünde somut bir delil ve olgunun da bulunmadığı, kişisel ilişki kurulmasının değişen koşullara göre her zaman yeniden değerlendirilebileceği de gözetilerek çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamak için baba ile çocuk arasında yaz tatilini de kapsar şekilde yatılı kişisel ilişki düzenlemesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de buna göre düzenlenen kişisel ilişkinin isabetli olduğu, ortak çocuğun ihtiyaçları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tarafların kusurlu davranışlarına göre kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, kadının tazminatlara faiz işletilmesine ilişkin talebi varken bu konuda karar verilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat miktarı ile faize hükmedilmemesi, iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle kadının, erkeğin boşama davasının kabulüne ilişkin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine, tarafların kusurlu davranışlarının yukarıda belirtilen şekilde düzeltilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası ile kadın yararına 70.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte erkekten alınıp kadına verilmesine, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının evlendikleri zamandan beri erkeğe ait borçları ödemek zorunda kaldığını, kök ailesine sürekli para göndererek kadını ekonomik anlamda zora soktuğunu, hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu, erkeğin polis olduğunu ayrıca kardeşiyle beraber işlettiği yurttan geliri olduğunu, ortak çocuğun 4 yaşına gelmesine rağmen babasını tanımadığını, yatılı kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün menfaatine uygun olmadığını ileri sürerek kararın tazminatların miktarı ile kişisel ilişki yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava tarihinden sonra gelişen enflasyonun dikkate alınarak kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının artırılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın tazminatların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davası neticesinde ağır kusurlu bulunan erkek aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olarak belirlenip belirlenmediği ile ortak çocuk ile baba arasında kurulan yatılı kişisel ilişkinin ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182 nci maddesi, 324 üncü maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.