Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7369 E. 2024/4702 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti ve kişisel ilişki düzenlemesi hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz istemlerinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/646 E., 2023/1048 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ödemiş Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/170 E., 2020/182 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin, ailesinin etkisinde kaldığını, umarsız şüpheci olduğunu, özel yaşamın gizliliğine özen göstermediğini, karşılıklı anlayıştan uzak olduğunu, bireyselci yaşam tarzının olduğunu, kızdığında duvarlara yumruğunu vurduğunu, ailesinin isteklerine göre yaşamasını istediğini, baskıcı olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesine karşı saygı duymadığını, onları istemediği gibi çocuğu da görmelerine izin vermediğini, ilgisiz ve umursamaz tavırlar sergilediğini, son bir yıldır tarafların cinsel birlikteliğinin söz konusu olmadığını, davacı kadının ortada hiçbir sebep yokken 17.05.2018 tarihinde çocuğu da yanına alarak müşterek haneyi terk ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, erkek yararına 30.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin cinsel hayatlarını başkalarına anlatmak suretiyle kadını küçük düşürdüğü, kadın ve annesinin konuşmalarını gizlice telefona kaydettiği, kadının bileğini büktüğü, onu evden kovduğu; kadın ise çocuğu erkeğin ailesine göstermek istemediği, erkeğin ailesinin evlerine gitmesini istemediği, gittiklerinde suratının asık olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu; çocuğun henüz 5 yaşında olduğunun, anne sevgi ve ilgisine muhtaç bir dönemde bulunduğunun, alıştığı arkadaş, sosyal çevresinin anne yanı olduğundan velâyetin anneye verilmesinin küçüğün yararına olacağı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir, 300,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 7.000,00 TL maddî ve 9.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kişisel ilişkinin süresinin ve şeklinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat miktarları ve kişisel ilişkinin süresi ile yatılı kurulması yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, velâyet düzenlemesinin ve kişisel ilişki süresinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu, kadın yararına nafaka ve tazminat koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, velâyet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat takdir ve miktarları, reddedillen tazminat talepleri yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadın ve annesinin konuşmalarını gizlice telefona kaydettiği, kadının bileğini büktüğü gerekçesi ile erkeğe kusur verilmiş ise de; erkeğin kadının bileğini bükmesi vakıasına kadının dilekçelerinde dayanmadığı; telefona gizlice kaydetme vakıasından sonra ise tarafların evlilik birliğini devam ettirdiği, dayanılmayan ve affedilen davranışların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği; her iki taraf da son bir yıldır taraflar arasındaki cinsel birleşmenin meydana gelmediğini kabul etmekle birlikte bu durumun kimden kaynaklandığı ispat edilemediği, Mahkemece taraflara kusur olarak verilmemesinde bir yanlışlık görülmediği; Mahkemece belirlenen diğer kusurlu davranışların yanında erkeğin genellikle asabi davranarak duvarları yumruklamak suretiyle kadına psikolojik şiddet uyguladığının sabit olduğu; somut olayda kadının; Mahkemenin de kabulünde olan erkeğin ailesi ile görüşmek istemeyip, onlardan biri geldiğinde suratını asarak soğuk davrandığı, erkeğin de; tarafların cinsel hayatını üçüncü kişilere anlatarak aile mahremiyetini ihlal ettiği, ayrıca tartışmalar sırasında agresif davranarak duvarları yumruklamak suretiyle kadına psikolojik şiddet uyguladığı, bu davranışları nedeni ile kadının konuttan ayrılmasına sebebiyet verdiği, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda yine de erkeğin ağır kusurlu olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kadının ihtiyaçları ile çocuğun ihtiyaçları gözönüne alınarak,kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafaka miktarı ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafaka miktarının az olduğu; çocuğun idrak çağında olmadığı, davadan önce ve dava esnasında annenin yanında yaşadığı, annenin velâyet görevini ihmal ettiği/edeceği veya kötüye kullanacağına ilişkin bir tespit de bulunmadığı, sosyal inceleme raporu karşısında çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun üstün yararına uygun olduğu tespiti birlikte değerlendirildiğinde, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olduğu; çocuğun yaşına, tarafların ayrı şehirde yaşamalarının veya çocuğun ilkokula başlayacak olmasının tek başına çocuk ile baba arasında yatısız ve kısa süreli kişisel ilişki kurulmasını gerektirmediği, pandeminin ortadan kalkdığı ve çocuğun sağlığını tehdit edecek bir durumun mevcut olmadığı bu nedenle çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki gün ve saatlerinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, çocuk yararına aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu, kişisel ilişkinin yatısız olmasının gerektğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları ile kişisel ilişkinin şekli yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, tazminatın kendi yararına koşullarının oluştuğunu, tazminat ve nafaka miktarlarının yüksek olduğunu, velâyetin babaya verilmesinin gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, nafakalar ve tazminatlar, velâyet düzenlemesi yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat koşullarının kimin yararına oluştuğu, kadın yararına nafaka şartlarının oluşup oluşmadığı ile tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 324 üncü, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.