"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/473 E., 2023/1045 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/585 E., 2022/51 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle, kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı-karşı davacı ... ve vekili Avukat ... ile karşı taraf davacı-karşı davalı ... ve vekilleri Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; birliğin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 750.000,00 TL maddî ve 750.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, iddiaların gerçek dışı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 750.000,00 TL maddî ve 750.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...erkeğin davacı kadını başka kadınlarla aldattığı tanık beyanlarıyla sabit olduğu ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, ancak dava aşamasında 16.12.2021 tarihinde davalı erkeğe davacı kadının "... ve ben seni çok seviyoruz, tüm olumsuzları mazide bıraktım, sen benim için kıymetlisin" şeklinde cümleler içeren mesajlar gönderdiği, davacı tarafından her ne kadar mesajları kızı ...'in nişan merasimi için görüşmeye ve kızına yönelik davalı erkeğin maddî edimleri nedeniyle iyi hatırlatmaya yönelik olduğu belirtilse de zorunluluk olmadan atılan mesajlar nedeniyle davacının, gerçekleşen aldatma olayını affettiği mahkememizde değerlendirilmiştir. "...boşanma davası açıldıktan sonra davacının kocasına mesaj gönderdiği, bu güne kadar sen istedin bir de daha denemeyi, şimdi ben denemeyi değil, sonuna kadar gitmek istiyorum, güven bana dediği, mesajların kendisi tarafından atıldığını kabul ettiği, söz konusu mesajların tarafların evlilik birliğini devam ettirmeye ithaf olduğu, olayın hoşgörü ile karşılandığı benzeri başlıklı içtihatlarda da bu gibi isteklerin bulunması evlilik birliğini sürdürme ve af kapsamında olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu olayda da her iki tarafın dosyadaki mesajları kendileri tarafından atıldığının kabul edildiği, davalı kadının son duruşmada da benzer şekilde mesaj attığını kabul ettiği, bu konuda ihtilaf olmadığı, davacı kadın tarafından atılan bu mesajların af kapsamında değerlendirildiği bu nedenle asıl davanın reddine ve karşı dava yönünden ise davacının iddia ettiği kıskançlık ve hakaret iddialarını karşı davacı erkeğin başka kadınlarla birlikte yaşadığı, kadın tarafın aldatıldığını öğrenince tepki mahiyetinde hakaret ettiği, erkeğin ağır kusura karşı bu konuda kadına kusur verilemeyeceği, kadının az da olsa kusurunun olmadığı, bu nedenle tam kusurlu sayılan erkeğin (sadakat yükümlülüğüne aykırı davranma) kendi kusuruna dayalı hak iddia edemeyeceği anlaşılmakla karşı davanın reddine karar verilmiştir..." gerekçesi ile asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen davası ve fer'îler yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen davası ve fer'îler yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, kadının yargılama sırasında gönderdiği mesajların af mahiyetinde bulunduğu gerekçesiyle, kadının davasının reddine karar verilmiştir. Dosya içinde mevcut delil durumu, mesaj içerikleri dikkate alındığında, kadın tarafından gönderilen mesajlar barışma girişimi olarak değerlendirilebilir ise de; kadının eşinden kaynaklanan kusurlu davranışları affettiği ya da hoşgörü ile karşıladığı anlamına gelmeyeceği, zira bu girişim üzerine tarafların bir araya gelip ortak hayatı devam ettirmedikleri, kadının eşinden kaynaklanan kusurlu davranışları affettiğine dair dosya içerisinde başkaca bir delil de bulunmadığı, bu durumda, toplanan delillerden, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda evliliğin devamı sırasında sadakatsiz davranışlarda bulunan erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadına atfı kabil kusurlu bir davranışın ispat edilemediği, somut olayın şartları dikkate alındığında, kadının tepki niteliğindeki sözlerinin hakaret olarak kabulüne olanak bulunmadığı, gerçekleşen bu duruma göre, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, mevcut duruma göre, kadının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yerinde olmayan gerekçe ile, kadının davasının reddine karar verilmesi doğru bulunmamış, davacı kadının kendi davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, tarafların TMK'nın 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına karar vermek gerekmiş, yukarıda belirtildiği üzere boşanmaya neden olan olaylara tam kusurlu bulunduğu anlaşılan erkeğin davasının reddine karar verilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından erkek vekilinin erkeğin davasının reddine yönelik istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfatleri zedelenen kadın için TMK 174/1 maddesi uyarınca, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle 600.000,00 TL maddî tazminat takdiri ile, erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği kanısına ulaşılmıştır. TMKnun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceğini öngörmüşolup, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının kusurunun olmadığı, erkeğin evlilik birliğinin devamı sırasında sadakate aykırı davranışlarda bulunduğu, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m 4,) dikkate alınarak kadın yararına 600.000,00 TL manevî tazminat takdirine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı-karşı davalı kadın her ne kadar tedbir-yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş ise de; kendisi doktor olup, düzenli bir işi ve yeterli geliri bulunduğu anlaşılan kadının boşanma nedeni ile yoksulluğa düşme durumu söz konusu olmadığından, yerel mahkemece, kadın lehine tedbir-yoksulluk nafakası takdir edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı kadının tedbir-yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf isteminin ise, reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 600.000,00 TL maddî ve 600.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kadının boşanma davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, boşanma davası ve kusur belirlemesi ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı-karşı davalı kadının dava dilekçesinde bildirdiği 4 tanık ve diğer deliller ile erkeğe yüklenen kusurların ispatlandığının, sonradan bildirilen tanıkların dinlenmesinin sonuca etkili olmadığının anlaşılmasına göre hüküm usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin Mehmet'ten alınarak Birsen'e verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.