Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7460 E. 2024/5049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine ve uygulanması gereken hukuk kurallarına uygun olduğu gözetilerek, davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/837 E., 2023/1034 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/192 E., 2022/50 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; kadının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, eviyle, eşiyle ve müşterek çocuklarla ilgilenmediğini, ... isimli bir şahısla samimi olduğunu, ortak evde kalmasına izin verdiğini, iş yerinden birlikte çıktıklarını, eve birlikte geldiklerini, müvekkiline ve ailesine hakaretlerde bulunduğunu, tehdit ettiğini, eve geç geldiğini, müsrif olduğunu, sürekli arkadaşlarına borçlandığını, müvekkilinin kredi çekerek bu borçları ödediğini, evin geçimine katkıda bulunmadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babalarına verilmesine, erkek yararına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin ağır depresif ilaçlar kullandığını, bu dönemlerde uyku halinde olduğunu, özel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını, dava dilekçesinde bahsedilen Mehmet isimli şahsın erkeğin bu ağır depresyon dönemlerinde yanlarında kaldıklarını, yardım ettiğini, özel ihtiyaçlarını karşıladığını, aile dostu gibi sıkça yardımda bulunduğunu, müvekkilinin bu şahısla sadece arkadaş olduğunu, aralarında herhangi bir yakınlık bulunmadığını, erkeğin tazminat alabilmek için iftira attığını, müvekkilinin çocuklarıyla ilgilendiğini, hatta çocuklarıyla daha fazla vakit geçirebilmek için gece vardiyasında çalıştığını, gündüz çocuklarıyla birlikte olduğunu, ayrıca kalp rahatsızlığının bulunduğunu, bu yüzden 4 defa ameliyat olduğunu, buna rağmen hem çocuklarıyla, hem eşiyle hem de eviyle ilgilendiğini, ancak erkeğin müvekkiliyle ilgilenmediğini, hastalığında yanında olmadığını, hem müvekkiline hem de çocuklara fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini iddia ederek asıl davanın reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 162 nci, 163 üncü ve 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annesine verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, kadın yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kadının başka bir erkekle yakın ilişki içerisinde olup bu davranışının güven sarsıcı nitelikte olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin ise kadına "salak, aptal, sen başarılı olamazsın, yapamazsın" diyerek aşağıladığı, duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığı, kadının eğitim giderlerine destek olmadığı ve bu haliyle de erkeğin kusurlu olduğu anlaşılmış olup, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının ise daha az kusurunun bulunduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylara tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının yeterli ve düzenli gelir getiren bir işte sigortalı olarak çalıştığı anlaşıldığından tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği, uzman raporuyla her iki tarafın da velâyet konusunda ısrarcı olduğu, Yusuf Efe'nin babanın yanında kaldığı ancak kardeşini ve annesini özlediğini söylediği, davacı-karşı davalı babasının çocuğu, annesi ve kardeşiyle konuşturmadığı, "seninle anlaşma yapacağız, sen onları görme" diyerek çocuğu baskı altına aldığı, bunun dışında davacı-karşı davalının velâyeti alma konusunda olumsuz bir durumu olmamasına rağmen kardeşlerin bir arada büyümelerinin sağlıklı gelişimleri açısından daha avantajlı olduğu kabul edilerek ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin çocukların üstün yararlarına uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocukların yaşı ve hakkaniyet ilkesi de gözetilerek çocuklar için uygun bir miktarda tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesine, ortak çocuklar ile babaları arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir, aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 16.000,00 TL maddî, 14.000,00 TL manevî tazminata, tazminatlara yasal faiz uygulanmasına, erkeğin tazminat taleplerinin, kadının ise 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 163 üncü maddelerine dayalı taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, tazminat taleplerinin reddi, reddedilen davalar yönünden yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, nafakalar, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 163 üncü maddesine dayalı boşanma davalarının reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşmadığı, kadın tarafından terditli olarak açılan boşanma davalarından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ispatlanarak kabulüne karar verildiğine göre, davalı-karşı davacı kadın bu dava açısından haklılığını ispat ettiği, bu dava açısından haklılığını ispat eden davalı-karşı davacı kadın aleyhine reddedilen 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 163 üncü maddelerine dayalı olarak boşanma taleplerine yönelik olarak aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesinin yerinde olduğu, ortak çocukların yararına hükmedilen iştirak nafakalarının az olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusurun düzeltilerek yeniden belirlenmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bölümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının tazminat taleplerinin reddine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, tazminat taleplerinin reddi, reddedilen davalar yönünden yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocukların velâyetinin annesine verilmesinin çocukların üstün yararına, yaşına, gelişimine uygun olup olmadığı, karşı davanın kabulünün, kadının terditli talepleri yönünden vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin ve erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.