Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7532 E. 2024/5821 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi-manevi tazminat ve iştirak nafakası taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, dosyadaki deliller ve tarafların beyanları değerlendirilerek, kadının zina eyleminde bulunduğu ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle, maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine, çocuklar için belirlenen iştirak nafakası miktarının ise uygun olduğuna karar verilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/664 E., 2023/1063 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Düzce 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/17 E., 2021/737 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı -karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı -karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının ev işleriyle yeterince ilgilenmediğini, müsrif ve savurgan olduğunu, eşini beğenmediğini, zina yaptığını, ortak çocuklar ile birlikte babaevine döndüğünü belirterek, zina ve güven sarsıcı davranışlarından dolayı boşanmalarına, yasal faiziyle 50.000,00 TL manevî tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin ailesinin etkisinde kaldığını, eşinin ailesinin baskı yaptığını, erkeğin ilgisiz olduğunu, zina iftirasında bulunduğunu, ailesinin kadını istemediğini, tarafların evliliğine müdahalede bulunduklarını, psikolojik şiddet uyguladıklarını, 2013 yılı Haziran, Temmuz aylarında davacı karşı davalı ve ailesinin kadını darp ettiklerini belirterek; davacı- karşı davalının açmış olduğu boşanma davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî ve 140.000,00 TL manevî tazminata, çocuklardan ... için aylık 400,00 TL, ... için aylık 400,00 TL ve Umut için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine, kadın için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl TUİK tarafından belirlenen ÜFE oranları uyarınca artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının erkeğe hitaben " adam mısın, adam değil gibisin" şeklinde hakaret ettiği, kadın'ın eviyle, çocuklarıyla ilgilenmediği, sürekli gezmede, çarşıda, komşuda olduğu, çocuklarının dışarda vakit geçirdikleri, her gün giyinip, süslenip evden çıktığı, tanık ....'nin beyanına göre, çocukların okul servis şoförüyle samimi tavırları olduğu, servis şoförünün kadın ve çocukları kapıya kadar bıraktığı ve kadının arkasından el salladığı, en son ayrılma sebeplerinin, kadının 3-4 gün boyunca eve gelmemesi olduğu, bu süreçte erkeğin kayıp ihbarı yaptığı, birkaç gün sonra Jandarma vasıtasıyla kadını bulduğu, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/9567 soruşturma sayılı dosyasında kadının beyanda bulunduğu ve kayıp olduğu 3-4 günlük sürede A.T. isimli şahısla olduğunu, gönül ilişkileri olduğunu beyan ettiği,kadının dosya içi ikrarı gözetilerek tanık A.T'nin iş bu dosyadaki aksi yöndeki beyanlarına itibar edilmediği, o olaydan sonra kadının evden ayrıldığı, bir daha biraraya gelmedikleri, erkeğin ise evliliğe ailesini müdahale ettirdiği, onları engellemediği, eşine ayrı bir ev açmadığı gibi sonradan açılan evin de yaşanabilir olmadığı, banyo ve mutfak düzeninin dahi düzgün olmadığı, erkeğin ailesinin kadını istemedikleri, iş yapmamakla ve kendilerini dinlememekle suçladıkları, erkeğin ailesinin kadına ve çocuklara psikolojik baskı yaptıkları, çocukların bahçede oynamasını dahi istemedikleri, tarafların evinin giriş kapısına römork parkederek girişlerini engelledikleri, karakolluk oldukları, erkeğin tüm bu müdahalelere engel olmadığı ve ailesine karşı çıkmadığı, ayrıca özel eğitim alan çocukların eğitim süreciyle yakından ilgilenmediği, kadının davadan 8 yıl kadar önce eşinden dayak yediği, ancak affederek evliliğine devam ettiği, erkek davasının zina ve güven sarsıcı davranışlar sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin boşanma davası olduğu, dava dilekçesinde terditli değil " ve" ibaresiyle iki davanın birlikte açıldığı, kadının zinasına ilişkin davanın özel boşanma sebebi olması sebebiyle öncelikle incelenmesi gerektiği, zina olgusunun ve kadın ve 3. kişi erkek arasındaki cinsel ilişki olgusunun ispat edilemediği, ancak A.T. ile gönül ilişkisinin ve servis şoförüyle güven sarsıcı davranışlarının evlilik birliğini temelinden sarstığı erkeğin zinaya dayalı boşanma davasının reddine karar vermek gerektiği, erkeğin ve kadının karşılıklı olarak açtıkları 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava yönünden ise; evlilik birliğinin geldiği aşamada kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davacı- karşı davalı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 ncı maddesi uyarınca açılan boşanma davasının reddine, erkeğin terditli olarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

açılan boşanma davası ile davalı- karşı davacı kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

açılan her iki davanın kabulü ile, tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, hüküm kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL manevî tazminatın, davalı- karşı davacı kadından alınarak davacı- karşı davalı erkeğe'e verilmesine, kadının, maddî -manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 200,00'er TL' tedbir/ iştirak nafakasının, erkekten alınarak, kadına verilmesine, hükmedilen nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın lehine hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının hüküm kesinleşinceye kadar aynen devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, manevi tazminat, kendi taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davacı- karşı davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; tek bir davanın bulunduğunu, mahkemece yanılgılı şekilde ortada iki dava varmış gibi birinin reddine, diğerinin kabulüne karar verilmek suretiyle aleyhlerine vekâlet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, zinaya yönelik iddia açıkça ispatlandığı halde, zina talepli davanın reddine karar verilmesi de doğru olmadığı gibi takdir edilen manevi tazminat miktarının da yetersiz olduğunu beyan ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesinde, davacı-karşı davalı vekili her ne kadar 4721 sayılı Kanun'un 161 ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş ise de ön inceleme duruşmasında açıkça taleplerinin terditli olduğunu beyan etmesi karşısında, davacı-karşı davalı tarafın talebinin öncelikle zina hukuki nedenine dayalı boşanma, bu talep yerinde görülmediği taktirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma talebi olarak değerlendirilerek, karar verilmesi gerekirken, iki ayrı hukuki nedene dayalı dava olarak kabul edilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı, dosya içinde mevcut kadının kollukta verdiği 03.08.2019 tarihli ifade içeriği, yine dava dışı A.T. adlı şahsın kollukta verdiği 03.08.2019 tarihli ifade içerikleri dikkate alındığında erkek tarafından kadın aleyhine açılan zina hukuki nedenine dayalı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle zina hukuki nedenine dayalı davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ise de; kadının davasında verilen boşanma kararı taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden erkeğin zina hukuki nedenine dayalı konusu kalmayan davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, boşanmaya neden olan olaylarda zina eyleminde bulunduğu anlaşılan kadının, ağır kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında kadının maddî manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, zina eylemi nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek lehine manevî tazminat takdir edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında takdir edilen manevî tazminat miktarının da makul olduğu ortak çocukların yaşları itibariyle ihtiyaçları, sağlık durumları, mevcut hayat şartları, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında ortak çocuklar için takdir edilen iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin, terditli dava ve boşanma sebebine yönelik istinaf başvurusu ile davalı karşı davacı kadının ortak çocuklar için takdir edilen iştirak nafakası miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile, ilgili bentlerin kaldırılmasına, davacı- karşı davalı erkek tarafından zina sebebine dayalı açılan boşanma davasının kabulü gerekir ise de; kadın tarafından açılan karşı boşanma davasının kabulüne karar verildiği ve bu kararın taraflarca istinaf edilmediği için kesinleştiği anlaşıldığından, asıl davadaki zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulü yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, boşanma kararının kesinleşme tarihinde başlamak kaydı ile, velâyet görevi annelerine bırakılan ortak çocuklar, ..., ... için ayrı ayrı aylık 400,00'er TL ortak çocuk Umut için ise aylık 300,00 TL iştirak nafakasının davacı- karşı davalıdan alınarak, davalı karşı davacıya verilmesine, takdir edilen iştirak nafakalarının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranı uyarınca arttırım yapılmasına, tarafların diğer istinaf taleplerinin, ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın vekili; kadının zinasının söz konusu olmadığını, kusursuz olduğu, tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, iştirak nafakasının yetersiz olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminat, iştirak nafakasının miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 161 olmazsa 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'îleri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının zina yaptığının ispatlanıp ispatlanmadığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı,erkek yararına manevî tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, iştirak nafakası mıktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Saliha'ya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.