"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/347 E., 2023/1147 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/335 E., 2021/55 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının açılmamış sayılmasına, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı- davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin altıncı alt bendinde; mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hallerinde, bölge adliye mahkemesinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vereceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre; aynı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca verilen gönderme kararlarına karşı temyize başvurulamaz. Bu itibarla, davalı- davacı erkek vekilinin verilen gönderme kararına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 sayılı Kanun'un öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı- davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmamıştır. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kendi davası hakkında verilen karar ile kadının davasının kabulü kararı yönünden istinaf yoluna başvurmayan davacı- davalı erkeğin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı- davalı erkeğin kendi davası hakkında verilen açılmamış sayılmasına dair kararı ile kadının davasının kabulü kararı yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı- davalı erkek vekilinin reddedilen yönler dışındaki gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların fikren ve ruhen anlaşamadıklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin evine, eşine, çocuklarına ilgisiz olduğunu, işini bahane ettiğini, cinsel tercihinin değiştiğini, hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, küfür ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, evi terk ettiğini, başka kadınlarla da görüştüğünü, çeşitli suçlara karıştığını, evlilik içinde edinilen malları kardeşi adına tescil ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, her bir çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 500.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata, düğün takılarından 84 adet çeyrek altının mislinin veya bedel karşılığının talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin açtığı davanın takipsiz bırakıldığı, süresi içerisinde yenilenmediği, erkeğin davası hakkında 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerektiği; kadının, erkeği evden kovduğu, yanında kalan çocuklara kötü davrandığı, evi temizlemediği, derleyip toplamadığı, yemek yapmadığı, çocukları aç bıraktığı, evi çok pis ve sağlıksız olduğu, çocuklara şiddet uyguladığı, erkeğin ise eşi ile kadın olarak yeterince ilgilenmediği, tam anlamı ile eşlik görevlerini yerine getirmediği, sevgi göstermediği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu; ziynet eşyası talebine ilişkin olarak davasını harçlandırmadığı, ziynet eşyası talebine ilişkin usulüne açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının açılmamış sayılmasına, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, anne ile her ayın 1. Haftası cumartesi günü saat 10.00 ile aynı gün saat 16.00 arasında, gerek görmek gerek yanına almak suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar yararına taktir edilmiş olan tedbir nafakalarının velâyetin tedbiren değiştirildiği 31.03.2020 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırılmasına, kadın yararına taktir edilmiş olan aylık 700,00 TL tedbir nafakalarının hüküm tarihi olan 19.01.2021 tarihi itibariye kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine, ziynet alacağı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminat ve nafaka koşullarının oluştuğunu, velâyetin babaya verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka ile ziynet alacağı hakkında verilen hüküm yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı karşı dava dilekçesi bildirilen adrese tebliğ edilemediği, bu nedenle erkeğin mernis adresine 28.03.2019 tarihinde tebliğ edildiği, erkek vekili tarafından karşı davaya cevap dilekçesinin ise cevap süresi geçtikten sonra 03.09.2019 tarihinde sunulduğu; kadın vekili bu dilekçeye ve tanık listesine muvafakat etmediğini açıkça beyan ettiği, bu durumda erkeğin karşı davaya cevap dilekçesi süre nedeniyle geçerli bir cevap dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği; takip edilmeyen davacı erkek eşin kendi davası hakkında ise davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği; İlk Derece Mahkemesinin usulünce ileri sürülmeyen vakıalara ve delillere itibar ederek davalı kadın eşe kusur yüklemesi doğru olmadığı; erkek eş kararı istinaf etmeyerek aleyhine yüklenen, kadın olarak yeterince ilgilenmediği, tam anlamı ile eşlik görevlerini yerine getirmediği, sevgi göstermediği kusurları kesinleştiği, kesinleşen bu kusurlara ek olarak dinlenen tanık beyanları ile tır şoförü olan erkeğin evin geçim giderleri ile de yeterince ilgilenmediği vakıasının da sabit olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği; tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, kişilik hakkının saldırıya uğraması nedeniyle kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği; çocuklar ile anne arasında kurulan kişisel ilişkinin şekli ve süresinin gerek çocukların kişisel gelişimi açısından gerekse annelik duygularının tatmini ve anne ile ortak çocuklar arasındaki ilişkinin tamiri bakımından yetersiz olduğu; kadın eş karşı dava dilekçesi içeriğinde açıkça düğün takılarından 84 adet çeyrek altının tarafına aynen veya nakden ödenmesini talep ettiği, dava değerini belirtmediği ve talebine yönelik nisbi harç yatırmadığı, harç tamamlatmadan müteakip işlemler yapılamayacağı, bu halde kadının ziynet alacağı davasına ilişkin 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereği dava değerini bildirmek ve bildirilen değer üzerinden nispi peşin harcı tamamlaması için süre verilmesi, harç noksanlığı giderildiği takdirde talebin esasının dosyaya sunulan deliller ile incelenmesi, kadın tanıklarının bu konuya ilişkin olarak yeniden dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesinin gerektiği, ziynet alacağına yönelik istinaf başvurusunun da esası incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının bu yönüyle kaldırılmasına karar vermek gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata; çocuklarla anne arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 10.00 ile aynı gün saat 17.00 arasında kişisel ilişki kurulmasına; kadın vekilinin ziynet alacağına yönelik başvurunun kabulü ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) üncü alt bendi gereğince esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince ziynet alacağına yönelik verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak, kararın kaldırılma nedenine göre, davacının ziynet alacağına ilişkin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; kadın vekilinin diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, kadın yararına tazminata hükmedilmesi ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kendi davası hakkında verilen karar, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve ziynet alacağı davası hakkında verilen gönderme kararı yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı- davalı erkek vekilinin erkeğin davasında verilen hüküm, kadının davasının kabulü ile ziynet alacağına ilişkin gönderme kararına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.