Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7630 E. 2024/5885 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin kusurlu olduğu, nafakaya hükmedilip hükmedilmeyeceği ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1113 E., 2023/1245 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/424 E., 2021/272 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin balayında sorunlar çıkarmaya başladığını soğuk ve sert tavırlar gösterdiğini, müvekkilinin balayından sonra ayrılmak istediğini beyan ettiğini ancak erkeğin herşeyin düzeleceğine inandırması sebebiyle evlilik birliğine devam ettiğini, erkeğin eve temizlik eşyası alırken bile sorunlar çıkartığını, müvekkiline karşı olmadık eziyetlerde bulunduğunu ve en ufak şeylerden tartışma çıkarmaya başladığını, müvekkilinin 4 yıl süren evliliği boyunca erkeğin sürekli olarak psikolojik şiddetine, hakaretlerine, aşağılamalarına, sorumsuz ve ilgisiz davranmalarına yuvası dağılmasın diye katlandığını 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 3.500,00 TL tedbir nafakasına, 400.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili, cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlilik birliği süresince çocuk sahibi olmak istediğini ancak çocuklarının olmadığını, kadının evlilik sırasında kist aldırması nedeniyle bundan sonra çocuk sahibi olmasının ancak tüp bebek yöntemiyle mümkün olabileceğini öğrendiğini, davacı- davalı müvekkili annesiyle birlikte yaşamaya zorlandığını, bu nedenle hiç yanlız kalamayan çiftin aile birliğinin oluşmasının imkansız hale geldiğini, kadının müvekkilinin eve gelmesini istemediği bir hafta sonu, hiç bir katkıda bulunmadığı ev eşyalarının tamamını alarak ve müvekkiline yaşam alanı dahi bırakmadan evi terk ettiğini, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı-davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, erkeğin, kadına karşı 50-100 TL verip 1 hafta 10 gün bununla geçinmesini istediği, bu yüzden tüp parasını komşudan borç aldığını ve birlik görevlerini yeterince yerine getirmediği tanık ... beyanıyla anlaşmalarına rağmen çocuk yapmaktan kaçındığı, tanıklar ... ve ... beyanıyla, hastalandığında ilgilenmediği, annesini hırsızlıkla suçladığı tanık ... beyanıyla, içtiği suyun hesabını başa kaktığı ve evi boşaltmasını istediği, kadınında davalı- davacının babasının hastalandığında, ameliyat olduğunda bir kere ziyaret edip bir daha arayıp sormadığı,erkeğin ağır kusurlu olduğu,asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadının lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı-davalı kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine, karşı davada davalı-davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davalı-davacının birçok kusuru ispatlanmasına rağmen, Mahkeme karar gerekçesinde gösterilmediğini, kusur tespitinin hatalı yapıldığını, müvekkiline kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok az olduğunu belirterek, karşı davanın kabulü kusur tespiti, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacı-davalının tam kusurlu olduğunu, davacı-davalının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kusur tespiti, asıl davanın kabulü, davacı-davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ile davalı-davacının manevî tazminat talebinin reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğin evliliklerinin son iki yılında babasının rahatsızlığı nedeniyle düzenli olarak eve gelmediği, sadece üstünü değiştirmek için geldiği, davacı-davalı kadına "hala bu evde niye bekliyorsun, evi niye boşaltmıyorsun" diyerek ortak evden ayrılmasını istediği, davacı-davalı kadına ev ve kişisel ihtiyaçları için yeterli para bırakmadığı, davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadına "senin annen her gün bu eve gidip geliyor, senin annen bu evde hava ile mi besleniyor, bu evde neden bu kadar su içiliyor" dediği ve davacı-davalının annesinin müşterek eve gelmesini istemediği, davacı-davalının annesini hırsızlıkla suçladığı, davacı-davalının sağlık giderleri ile ilgilenmediği, davacı-davalının arkadaşları ile arasını bozmaya çalıştığı, evlendiklerinde her iki taraf da çocuk sahibi olmayı istemesine rağmen, sonrasında davalı-davacı erkeğin "benim zaten çocuğum var, ne yaparsan yap" şeklinde tutum sergilediği, davacı-davalı kadına küserek konuşmadığı, sofraya oturmadığı zamanların olduğu, davacı-davalı kadının da, davalı-davacı erkeğin babasını sadece hastanede bir kez ziyaret ettiği, sonrasında hiç ziyaret etmediği, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı kadının az kusurlu, davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, kadının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, taraflara yüklenen kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine karar vermek gerektiği, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, maddî ve manevî tazminatın miktarlarının hakkaniyet gereğince az olduğu, 70.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacıdan alınarak davacı-davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davalı-davacının birçok kusuru ispatlanmasına rağmen, Mahkeme karar gerekçesinde gösterilmediğini, kusur tespitinin hatalı yapıldığını, müvekkiline kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, müvekkili lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok az olduğunu belirterek, karşı davanın kabulü kusur tespiti, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacı-davalının tam kusurlu olduğunu, davacı-davalının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kusur tespiti, asıl davanın kabulü, davacı-davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ile davalı-davacının manevî tazminat talebinin reddi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; tarafların boşanma davası şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur tespiti, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166ıncı maddesi, 174üncü maddesi, 175inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.