Logo

2. Hukuk Dairesi2023/763 E. 2023/5823 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadının boşanma davası sırasında davalı erkek tarafından kendisinden alındığını iddia ettiği ziynet eşyalarının iadesi talebiyle açtığı davanın reddine ilişkin kararın temyiz incelemesinde, Bölge Adliye Mahkemesi'nin davayı kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle temyiz edilemez olarak değerlendirip temyiz talebini reddetmesinin hukuki olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, davacı tarafından talep edilen ziynet eşyalarının toplam değerinin temyiz kesinlik sınırının üzerinde olmasına rağmen, kararın kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin verdiği ek kararın hatalı olduğu ve 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesine aykırı olduğu gözetilerek ek karar bozulmuş, ayrıca İlk Derece Mahkemesi kararında davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktar itibariyle hatalı hesaplandığı tespit edilerek bu hususta da karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/381 E., 2022/2689 K.

KARAR : Esastan ret

EK KARAR : Temyiz talebinin reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/1200 E., 2021/1517 K.

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 15.12.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin kesinlikten reddine karar verilmiştir.

Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Temyiz istemi, temyiz konusu miktar veya değerin kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2022 tarihli ek kararına ilişkindir.

Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre, dava dilekçesi ile talep edilen ziynetlerin karar tarihindeki altın kuru üzerinden Türk lirasına çevrilmesi ile hesaplanan reddedilen toplam miktarı dikkate alındığında, kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek kararın 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda temyiz dilekçesinin kesinlik sebebiyle reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 15.12.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen esastan ret kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı 2012 yılında evlendiğini, ortak çocuklarının olmadığını, taraflar arasında Adıyaman Aile Mahkemesinin 2020/1136 esas sayılı dosaysı ile boşanma davasının olduğunu, ziynet eşyası ile ilgili davacı müvekkile düğünde 1 adet gerdanlık 22 ayar altın, 1 adet 22 ayar altın nişan bileziği, 3 çift yani 6 adet her biri 21 gramdan burmalı 22 ayar altın bilezik, 3 altın yüzük 22 ayar, 1 çift 22 ayar altın küpe takıldığını, ziynet eşyası takılmakla kadının olduğunu, düğünden yaklaşık 1 yıl sonra davalı koca müvekkilden altınları aldığını ve bir daha vermediğini, müvekkil altınların nerede deyince de kaçamak cevaplar vererek müvekkili oyaladığını, müvekkil ilk evliliği olduğu için heves ettiğini, ancak bir çok ortama, aile ziyaretine, düğünlere vs gidince altınları üzerinde olmadığını, en son 2020 yılı Kurban Bayramından yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra davalı koca müvekkile "bu evden çık bak çocuklarım seni istemiyor, bende seni istemiyorum olmuyor." diyerek müvekkilin kolundan tutarak binanın dışına yani bahçeye attığını, müvekkil davacı kadın üzerindeki o anki kıyafetleri ile sabaha kadar binanın bahçesinde beklediğini, davalı koca fırına ekmek almak için dışı kapıyı yani binanın kapısını açtığında bahçede bekleyen müvekkil bitkin halde içeri girmek için hamle yapınca davalı koca "defol siktir ol git bak elimde kalacaksın ölümün benden olacak" şeklinde ağza alınmayacak hakaret ve tehditler savurduğunu, müvekkilin binadan içeri girmesini engellediğini, davalı koca müvekkilin telefonunu ve nüfus cüzdanını müvekkilin üzerine atarak bu kez müvekkile "siktir ol git ne halin varsa gör bahçemizden çık" diyerek bu kez müvekkili bahçenin sokağa bakan kapısına tehditlerle kovduğunu, tanık olan komşu davalı kadını görüp "ne oldu arife abla " deyince davalı kadın olanları şahide anlattığını, şahit de davacı kadını alarak kardeşinin evine götürdüğünü, müvekkilin rızası dışında elinden alınan ve geri verilmeyen altınların bilirkişi vasıtası ile tespit edilecek net bedeli üzerinden ıslah etmek üzere şimdilik 1.000,00 TL bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı müvekkile verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2012 yılında evlendiklerini, evlendiklerinde yaşları 58 olmasına rağmen düğün yapıldığını, eğlenceler düzenlendiğini, davacının dilekçesinde belirttiği izahı doğru olan tek şey evlendikleri yıl ve düğünde takılan altınlar olduğunu, müvekkil ile davacının 2020/1136 Esas sayılı dosyası Adıyaman Aile Mahkemesinde derdest durumda olduğunu, müvekkil davacı ile 8 yıllık evliliğini çok büyük bir sabırla devam etmeye çalıştığını, fakat davacı evlilik birliğinin mahiyetini bir türlü kavrayamadığından sürekli kavgalar çıktığını, yeri gelmiş evi terk edip gittiğini canı ne zaman isterse o zaman geldiğini, 2016 yılında davacının yine canı sıkıldığını müşterek evi terk ettiğini, evlenirken çeyizi dahilinde getirdiği halde bütün eşyalarını müvekkilden talep ettiğini, müvekkil kendisine ait olmayan ziynet ve çeyiz eşyalarını kendisine verdiğini, yine kendisinde olsaydı yine vereceğini bu davanın kötü niyetli açıldığını, şubat ayında evi terk eden davacı tam 9 ay sonra evine geri dönmek istediğini, eve geri döndüğünde eşyalarının hiçbirin geri getirmediğini, çeyiz eşyalarını geri getirmeyen kadının altınları getirmeyeceğini, davacı eve geri geldiğinde müvekkil altınlarının nerede olduğunu sorduğunda "televizyonda görüyorum hırsızlar eve giriyor kadınları altınları için öldürüyorlar kardeşim Yahya'nın kasası var ona koydum. Orada kalsın." dediğini, sadece kendisi ile getirdiği 3 tane yüzük, bir tane bilezik, birde küpe ile geri döndüğünü, kendisi ile gerdanlığı ile nişan bileziğini getirmediğini, müvekkilin ise bu sözlerin üzerine "altınlar zaten senin, nasıl istersen öyle yap" dediğini, davacı dilekçesinde evlendikleri tarihten bir yıl sonra davalının altınlarını aldığını ve bir daha getirmediğini iddia ettiğini, aynı zamanda hiçbir düğün vs organizasyonda davacının altınlarının kendinde takılı olmadığı bu da müvekkilin altınları aldığının ispatı olabileceği söylenmişse de sunacağı video ve fotoğraflarda takılan takıların kadında olacağı anlaşılacağını, flash diskte bulunan iki video biri 2017 yılında çekildiğini, taraflar 2012 yılında evlendiğini, davacının iddiasına göre altınları bir yıl sonra alındığını, 2013 yılında müvekkil altınları almış olsaydı 2017 yılında kahvaltı sofrasında tesadüfen çekilen o videoda davacının kolunda ve parmaklarında altınlar olduğunu, video ikide iki bir akraba düğününde yine davacının altınlarının göründüğünü, 2019 yılında müvekkilin kızının nikahında çekilen resimde davacının altınlarının kendisinde olduğu belli olduğunu, arz edilen nedenlerle haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın her ne kadar müşterek evden kovulduğunu, davalı tarafından hakaret ve küfürlerle sokağa atıldığını, üzerine hiçbir eşyasını almadan sadece cep telefonu ve kimliğinin kendisine verildiğini ve komşusu tarafından abisinin evine götürüldüğünü ve ziynetlerin davalı tarafta kaldığını ve kendisine verilmediğini iddia etmiş ise de; davacının dinletmiş olduğu tanıkları Yahya ile Hanım anlatımlarında davacıdan kendilerine anlatıldığı kadar bilgi sahibi oldukları görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, diğer davacı tanığı Ali Yıldırım'ın beyanında, aynı mahallede oturdukları, evlerinin arasının epey uzaklıkta olduğu, her iki tarafı tanıdığı, bir gün arabayla çarşıya çıktığı vakitte, davacıyı yol kenarında gördüğü ve arabasının arka koltuğuna bindirerek onu kardeşinin evine bıraktığı, üzerinde herhangi bir altınları görmediği beyan edilmiş ise de; davacının evden kovulduğuna ilişkin bilgi ve görgüsünün olmadığı, davacıyı arabasının arka koltuğuna oturtuğu, kadının kapalı bir giyimde olduğu dosyadaki mevcut tüm resimlerden de görüleceği üzere, tanığın, bu elbise içerisinde davacının üzerindeki ziynetleri bu haliyle göremeyeceği, bu nedenlerle davacının dinlettiği tanıkların davayı aydınlatacak ispata elverişli beyanlarının olmadığı, davalı tarafın tanık beyanlarında ise; tarafların 4-5 yıl öncesinde ayrıldıkları, sonradan birleştikleri, davalının kendine ait apartmanın üst katından alt kata taşınmak istemesinden kaynaklı aralarında bir anlaşmazlık yaşadıkları, davacının alt katta oturmamak için direndiği, davacının müşterek evden ayrılırken "babamgile gideceğim" diye söylediği, kolunda altın bilezik ve yüzüklerinin olduğu, bir daha da geri dönmediği, 2016 yılında da davacının evden ayrılıp sonradan birleştikleri, ziynetlerden nişan bileziği ve gerdanlığı birleşmeden sonra yanında getirmediği, sorduklarında ise "abimin kasası var orada saklıyorum" dediği, diğer yanında getirdiği ziynetlerin davacı tarafından günlük takıldığı, davalının önceki eşinden olan kızının nişan ve düğününde davacının üzerinde altınlarının takılı oldukları beyan ettikleri; davacı tarafın, evden kovulduğuna veya evden gitmesi için zorlandığına, ziynetlerin zorla elinden alındığına ilişkin ispata elverişli başkaca bir delilde ortaya konulamadığı, yine davacı asilin duruşmadaki kendi beyanında özel günlerde ziynetlerin davalı tarafından kendisine verildiği, eve geldiklerinde davalı tarafından alındığı beyan edilmiş ise de; davalı tarafından dosyaya sunulan flaş bellek içerisindeki 2017 yılında çekildiği anlaşılan günlük kahvaltı sofrasında tesadüfen çekilen videoda davacı kadının bileziklerinin, yüzüğünün ve küpelerinin üzerinde olduğu, iddianın aksine, sıradan bir günde dahi davacının takılarını üzerinde taşıdığı, anlaşılmakta olup, davacının kendisinden ziynetlerin alındığına dair iddiasını ispatlamaya yarar başkacada bir delil ortaya koyamadığı ayrıca davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle ziynet alacağı davasının reddine, davalı lehine 5.100,00 TL vekâlet ücretine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkil davacının son hadisede müşterek evden davalı tarafından kovulduğu tanık Ali ve diğer tanıkların beyanları ile açıkça ispatlandığı, en son kovulma olayındaki tarafsız tanık Ali'ye Mahkeme ısrarla sormuş ve tanık ısrarlı beyanında "..davacı kadının, aracına bindiği esnada üzerinde altın olmadığı çanta vs olmadığını" beyan ettiği, son hadisede müvekkilin evden kovulduğu ve tarafsız tanıkların son hadisede müvekkilde altınların olmadığını açıkça beyan ettikleri, yine, davalı tarafın ısrarla müvekkilin çiftçi olan abisinin olmayan kasasını sanki varmış algı yarattığı, müvekkil davacı kadın iddia edildiği gibi altınlarını hiçbir zaman almadığı, altınların ilk andan son ana kadar davalı erkek yedinde olduğu, bir kaç karede altınların müvekkilde takılı olmasının bu gerçeği asla değiştirmeyeceği, yine iddiaları kabul etmemek kaydıyla davanın fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydı ile 1.000,00 TL olarak açıldığını, ancak Mahkeme davada tüm iddiaları irdelemeden, çelişkileri gidermeden, bilirkişi raporu aldırmadan haksız yere davayı reddettiği, yine 1.000,00 TL lik dava için müvekkil aleyhine 5.100,00 TL lik vekâlet ücretine hükmedilmesinin de bir diğer bozma nedeni olduğu gerekçeleri ile kabul edilen dava ve vekâlet ücreti yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; İlk Derece Mahkemesinin delil değerlendirmesi ve davanın ret gerekçesinin doğru olduğu, davacının davasını ispat edemediği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş ise de; Bölge Adliye Mahkemesince 15.12.2022 tarihli ek karar ile; verilen kararın kesin olması nedeniyle, 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı ve 346 ncı maddeleri gereğince davacının temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına ve asıl kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava belirsiz alacak davası olup miktar belli değilken Bölge Adliye Mahkemesince kararın kesin nitelikte verilmesinin hatalı olduğunu, karara karşı temyiz yolu açık olması gerekirken aksine kapalı ve kesin olarak karar verilmesinin ve buna yönelik temyiz talebinin ek karar ile reddinin adil olmadığını, belirsiz alacak ve tespit davalarında temyiz yolunun açık olduğunu, ek kararın hukuka açıkça aykırı olduğunu, asıl karar yönünden de istinaf başvuru dilekçesini tekrarla ek kararın kaldırılmasını ve reddedilen davası yönünden de kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ek kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı, ek kararın kaldırılmasının gerekip gerekmediği, ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekli ise açılan davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı maddesi, 346 ncı maddesi, 362 nci maddesi, 366 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi, 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesinin ikinci fıkrası, 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Somut olayda, dava dilekçesinde 1.000,00 TL talep edilmiş olup, davanın reddine karar verilmiş ve davalı lehine 5.100,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince de davacının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Dosya içeriğine göre; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7 nci maddesinin ikinci fıkrası, 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince davalı lehine reddedilen miktarı aşmayacak şekilde 1.000,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.100,00 TL vekâlet ücretine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 15.12.2022 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin temyiz itirazının aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 5 numaralı hüküm fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine "5-Davalı taraf duruşmalarda vekili ile temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre taktir ve hesap edilen 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine" yazılması suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.