Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8026 E. 2024/6356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumu, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve maddi manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/878 E., 2023/1103 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/370 E., 2022/29 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı-davalı kadın vekilinin diğer, davalı-davacı erkek vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2014 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olmadığını, erkeğin, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, kadını ortak konutu terke zorladığı, hastalığı ile ilgilenmediğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadına birleşen dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davacı-davalı kadın tarafından birleşen davada cevap dilekçesi sunulmamıştır.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkeğe dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı-davacı erkek tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, birlik görevlerini ihmal ettiğini, aşağıladığını, baskıcı olduğunu, erkeğin ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, hakaret ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, ekonomik şiddet uyguladığı, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, birlik görevini ihmal ettiği, küçük düşürücü söz söylediği, ortak konutun aboneliklerini iptal ettirmekle tehdit ettiği ve kadını ortak konuttan ayrılmaya zorladığı, fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise hakaret ettiği, erkeğin ailesini istemediği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, kadının kendi isteğiyle 30.06.2018 tarihinde işten ayrıldığı anlaşılmakla, yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakasına ilişkin talebin reddine, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat, 18.000,00 TL manevî tazminat, erkeğin yasal şartları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurunun olmadığı, tazminatların ve tedbir nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına yoksulluk nafakası şartları oluştuğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının olmadığı, asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına tedbir nafakası ve tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, erkeğin tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve tedbir nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya sunulan mesaj kayıtları ve dinlenen tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde, tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarına ilişkin yapılan değerlendirmede, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre davacı-davalı kadının boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, ilk boşanma davasının açıldığı tarihten, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davacı-davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, davacı-davalı kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddi desteğini yitiren ve kişilik hakları ihlal edilen davacı-davalı kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kadına nazaran daha ağır kusurlu olan davalı-davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, mevcut ya da beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı ile hakkaniyet kuralları dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen tazminatların miktarlarının az olduğu, kadının 25.11.2009 tarihinde 4/a kapsamında işe başladığı ve kesintisiz olarak 30.06.2018 tarihine kadar çalıştığı, bu tarihte SGK kayıtlarına göre kendi isteği ile işten ayrıldığı, buna dair cevabı yazının SGK tarafından 17.02.2020 tarihinde gönderildiği, yine kadın tanığı Hasan'nın davacı-davalı kadının da hazır bulunduğu 06.11.2020 tarihli duruşmada kadının kendi isteği ile işten ayrıldığını beyan ettiği, davacı-davalının kadının gerek SGK tarafından gönderilen cevabı yazıya, gerekse tanık Hasan’nın ifadesine karşı yargılama sırasında herhangi bir itirazda bulunmadığı, davacı-davalı kadın tarafından 22.03.2021 tarihinde dosyaya “tanık ifadeleri ve davanın esası ile ilgili beyan dilekçesi” sunulduğu, burada da “işten ayrılmanın ne şekilde olduğu hususunda” bir beyanın yer almadığı, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf aşamasında dinlenemeyeceği ve yeni delil sunulamayacağı, bu kapsamda, davacı-davalı kadının 27.04.2022 tarihli istinaf dilekçesindeki işten ayrılmaya ilişkin iddialarının ve buna dair delillerinin istinaf aşamasında değerlendirilemeyeceği, buna karşılık davacı-davalı kadın kendi isteği ile işten ayrılmış olsa bile, kadının eski dönemdeki çalışmaları karşılığında asgari ücret düzeyinde bir gelir elde ettiği, davalı-davacı erkeğin ise SGK kayıtlarına göre asgari ücretin üzerinde bir gelire sahip olduğu, asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği, davalı-davacı erkeğin gelir durumu ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davacı-davalı kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, gerçekleşen bu duruma göre kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu isteğin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadın yararına aylık 650,00 TL yoksulluk nafakası, 40.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminat, kadın vekilinin diğer, erkek vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.