"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1472 E., 2023/2084 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/672 E., 2023/139 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince İstinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı- davacının 22.11.2020 tarihinde resmi olarak evlendiklerini, müvekkili ile davalı- davacının evlendikleri tarihten kısa bir süre sonra ortak hayatı sürdürmelerinin kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığını, erkeğin sürekli sorumluluğunu almaması, sözlü, psikolojik, ekonomik, şiddet uygulaması da uyuşmazlık sebebi olduğunu, evlilik birliğinin kurulduğu ilk günden itibaren sürekli olarak erkeğin annesine gidilmeye başlanıldığını, müvekkilinin ilk başta eşinin annesinin yalnız kaldığı için alttan almaya, eşinin isteklerini kırmamaya özen gösterdiğini, lakin bu isteklerin ardı arkasının kesilmediğini, erkeğin müvekkili ile tartışmalara başladığını, sürekli kavga eder hale geldiklerini, müvekkilinin, erkek tarafından hem sözlü hem psikolojik hem de fiziki olarak şiddete maruz kaldığını, müvekkili ile erkek, arasında çıkan en küçük tartışmada erkeğin küsüp annesinin evine gittiğini ve müşterek konutta müvekkilini yanlız bıraktığını, müvekkili açısından evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, eşinin davranışları yüzünden gerek aile içerisinde gerek çevresine karşı zor durumda kaldığını, tarafların geçinemediğini, bir süredir de aynı evi dahi paylaşmadıklarını, müvekkilinin daha önce bir hamilelik geçirdiğini ve kısa süre içerisinde düşük yaptığını, ikinciye hamile olduğunu ögrendiğinde çok dikkatli olmaya özen gösterdiğini, ikinci hamileliğinin öğrenilmesinden sonra erkeğin İzmir'deki akrabalarının düğüne gideceği zaman müvekkilinin yalnız kalacağından endişelendiğini söylediğini, erkeğin ilk başta gitmeyeceğini söylemiş olmasına rağmen son iki gün kala gitmeye karar verdiğini, müvekkilinin erkekten hassas bir tavır beklerken, erkeğin müvekkilinden arabasını istediğini "sen işe tramvayla gitsen ben senin arabayla İzmir'e gitsek" dediğini, Covid-19 salgınından dolayı hamile iken toplu taşıma aracının kullanılmasının teklif etmesinin müvekkilini üzdüğünü, müvekkilinin, erkeği neden onu bu süreçte yalnız bıraktığını sorduğunda" sen zaten kaç yıldır tek kalıyorsun, çocuğa ne olabilir ki çok abartma çoçuk orda duruyor işte" diyerek müvekkilinin endişelerini hiç önemsemediğini, erkeğin sürekli şikayetlenmeye, huzursuzluk çıkarmaya başladığını, evde olduğu süre zarfında sürekli telefonda konuşup müvekkiline sinirli tavır ve davranışlarda bulunup tartışma çıkardığını, tartışmadan sonra evden çıkıp uzun bir süre eve gelmemeye başladığını, tarafların arasında çıkan tartışma ve kavgalar sonucunda müvekkilinin ailesinin her zaman arayı bulmaya önem ve çaba gösterdiğini, müvekkilinin evliliğin kendisine yüklediği tüm sorumlulukları fazlasıyla yerine getirmiş olmasına rağmen, eşinin bu şekildeki davranışına bir anlam veremediğini, eşinin bu yaptıklarına çok üzülmüş olduğu halde, hem kendisinin hem de ailesinin geleceğini düşünerek yine de evlilik birliğinin devamını sağlamak için önemli fedakarlıklarda bulunduğunu, erkeğin evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, müvekkilinin aldığı maaşın hepsini eşinin hesabına göndermesine rağmen sürekli olarak müvekkili adına kayıtlı kredi kartının kullanıldığını, evin beyaz eşyalarının vs müvekkilinin kredi kartından çekildiğini, erkeğin yaşanan büyük kavgadan sonra bile müvekkilinin kredi kartını kullanarak kendi arabasını yaptırdığını, erkek ile müvekkilinin tartıştıkları bir gün müvekkilinin sabah uyandığında erkeğin yastığı yüzüne tuttuğunu görünce müvekkilinin aniden korktuğunu "napıyorsun" diye sorduğunda "şaka yapıyorum yastıkla boğup öldürecek halim yok" dediğini, müvekkilinin can güvenliğinin olmadığını düşünerek sürekli endişelendiğini, en son olarak müvekkiline ait düğünde takılan ziynetlerden dolayı tartışma çıktığını, erkeğin ziynetlerin alınmasını nakite çevrilerek arabasının modelini değiştirmek istediğini, müvekkilinin bu durumu istemediğini gebelik süreçlerinde olduğunu ve daha sonra bir zamanlarında ziynetlerini verebileceğini izah ettiğini, bu sebeple tartışma çıktığını erkeğin evde televizyon kumandasını fırlattığını, kapıları çarptığını, evdeki kapıyı kırdığını, müvekkilimine yönelik hakaretlerde bulunduğunu, bu sebeplerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için aylık 1.000,00 TL tedbir- yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için 1.000,00 TL tedbir - iştirak nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- davalı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin dava dilekçesinde müvekkilinin kendisine karşı evlilik birliği süresince hakaret ettiği iddiasında bulunduğu iddialarının somut gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin, erkeğe karşı hiçbir zaman hakaret etmediğini, müvekkilinin evlilik birliği süresince eşine ve ailesine saygılı olduğunu, bir eşten beklenecek saygı ve sevgiyi erkeğe her zaman gösterdiğini, müvekkilinin, yoğun bir şekilde çalışmasına rağmen iki günde bir erkeğin annesinin ziyaret edilmeye başlanıldığını, müvekkilinin 2015 yılı içerisinde ilaç kullandığı ancak bu dönemin evlilik tarihi olan 22.11.2020 tarihinden çok daha önce olduğunu, müvekkilinin yoğun ve stresli bir iş hayatının olduğu düşünüldüğünde geçmişte böyle ilaçların kullanılmasının gayet normal olduğunu, müvekkilinin evlilik öncesi belli bir dönem ilaç kullanmış olmasının müvekkiline kusur olarak akdedilemeyeceğini, müvekkilinin ailesinin her zaman arayı bulmaya önem ve çaba gösterdiğini, olumsuz davranışları göstermemeleri ve aralarındaki evlilik birliğinin devamı için mücadele etmeleri yönünde tavsiyelerde bulunmuş olmasına rağmen taraflar arasında tartışmaların dozunun her geçen gün arttığını, erkeğin, müvekkiline ve ailesine hiçbir şekilde saygı, sevgi çerçevesinde davranmadığını, ortak çocuğa hamilelik süresince erkeğin müvekkilini aramadığını, maddî ve manevî bir ihtiyacının olup olmadığını sormadığını, müvekkilinin bir kadının en hassas olduğu, eşini yanında hissetmek istediği lohusalık dönemini yapa yalnız yaşadığını, boşanma davasının açılmasından yaklaşık 5 ay sonra asılsız iddialarla müvekkiline kusur atfedilmeye çalışıldığının açıkça ortada olduğunu, Amasya Aile Mahkemesi'nin 2021/672 Esas sayılı dosyası ile boşanma davasının açıldığını, Samsun Aile Mahkemesi'nin yetkili mahkeme olmadığını, yetki itirazında bulunduklarını, açılmış olan iş bu haksız davanın reddine, manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili asıl davaya cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; birleşen dosya davalısının müvekkilini ve ailesini kandırdığını, müvekkilinin de umutlarını ve zamanını çaldığını, müvekkiline karşı ''götünü sat'', ''adam değilsin'', ''şerefsiz'', ''ibne'' gibi çok ağır hakaret ve küfürler ettiğini, müvekkiline annesine de erkeğin kendi annesi de yanındayken ''orospu'' dediğini, kadının evliliğin başından beri müvekkilinin ailesiyle konuşmasını, müvekkilinin ailesinin gidip gelmelerini istemediğini, müvekkilini ve ailesini sözlü olarak rahatsız ettiğini, kadının müvekkilin annesine ve kız kardeşine ziyarete gideceği zamanlarda müvekkiline ''Git de siksinler' seni dediğini, kadının ciddi psikoloijik rahatsızlıkları olduğunu, 2015'ten beri devamlı şekilde Paxil adlı antidepresanı ve diğer birçok antidepresanları (Paroksetin, Atarax, Sulpir, Zestat, Efexor) kullandığını, kadının evlenmeden önce işyerindeyken sinir krizi geçirdiğini, 2021 Ağustos'unun ilk haftasında bebeğin kalp atımını dinlemek için doktora gittiklerinin akşamı restoranda yemek yerlerken taraflar arasındaki anlaşmazlıkların alevlendiğini, kadının müvekkiline İzmir'e (müvekkilin akrabasının düğünü için) gitmemesini emrettiğini giderse eve dönemeyeceğini söylediğini ve yemek boyunca müvekkilli ile tartıştığını, devam eden beş gün boyunca da aynı konunun kavgasını yaptığını, yoğun tartışmaların yaşandığı dönemde kadının yüzüğü atmasına rağmen müvekkilinin yüzüğü ve çiçeği de alıp kadınla evliliğini kurtarmaya çalıştığın, kadının Amasya'da 2021 Eylül'ün ilk haftası kaza yaptığında müvekkilinin Samsun'dakini işini bırakıp hemen Amasya'ya gittiğini ancak müvekkilinin 2021 Kasım'ın 12'sinde büyük bir trafik kazası yapıp araba pert olduğunda karşı tarafın müvekkilini bir kez bile arayıp sormadığını, kadının kapısına giden müvekkiline, kadın ve ailesi tarafından yeni doğmuş bebeği gösterilmediğini, görüldüğü üzere kadının ağır ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili ile kadın arasındaki evlilik birliğinin, kadının davranışları sebebiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi gereğince ağır derecede onur kırıcı davranış, bu talebin kabul edilmemesi durumunda 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince fiilen ayrı bulunan tarafların boşanmalarına ve müvekkili lehine 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan yargılama, dosyada mevcut tüm delil ve belgelerin incelenmesi sonucunda; tarafların 22.11.2020 tarihinde evlendiği, ortak bir çocukları bulunduğu, erkeğin eşine "özürlü, zaten annemler de senin özürlü olduğunu biliyorlar, senin ağzını si...m" gibi hakaret ve küfür içerikli sözler sarf etmek suretiyle psikolojik ve sözlü şiddet uyguladığı, sıklıkla eşini evde yalnız bıraktığı, sinirli yapıda olduğu, komşuların duyabileceği şekilde eşine bağırdığı, evde kavga çıkarıp huzursuzluk yarattığı, eşinin kredi kartından harcamalar yaptığı, son yaşanan olayda eşi hamile iken yaşanan kavgada evin camlarını ve kapısını kırdığı, ayrı yaşanılan süreçte çocuğun giderlerine maddî destek sağlamadığı bu durumdan da anlaşıldığı üzere sorumluluk sahibi olmadığı; kadının ise trafik kazası geçirdiği dönemde eşini arayıp sormadığı, eşine ve kayınvalidesine çocuğunu göstermediği, çocuğu görmek için geldiklerinde kapıdan dahi çocuğu göstermediği, tüm bu anlatılanlardan yaşanan olaylar neticesinde evlilik birliğinin erkeğin ağır kusurlu, kadının hafif kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, ortak hayatı yeniden kurmalarının ve bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar, ortak çocuk ve toplum yönünden korunmaya değer hukuki yarar kalmadığı gerekçesi ile tarafların boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, velâyet ve kişisel ilişki yönünden kurulan ara kararların karar kesinleşinceye kadar devamına, tarafların ortak çocuğu için çocuğun doğum tarihi olan 03.03.2022'den itibaren geçerli olmak üzere hükmolunan aylık 400,00 TL tedbir nafakasının 10.11.2022 tarihine kadar devamına, 10.11.2022 tarihinden velâyete ilişkin karar kesinleşinceye kadar 700,00 TL olarak devamına, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 300,00 TL artırılarak aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası olarak devamı ile her ay babadan alınarak velâyeten anneye verilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 25.000,00 TL maddî tazminatın boşanmaya ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 25.000,00 TL manevî tazminatın boşanmaya ilişkin kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin manevî tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;kusur belirlemesi, erkeğin davası, hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarı, kişisel ilişki yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kişsel ilişki, kusur belirlemesi, kadının davası ve ekleri, tazminatlar, iştirak nafakası, kendi tazminat isteklerinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın tarafından açılan asıl ve birleşen davaların kabulünde usul ve esas bakımından bir hata bulunmadığı anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve tazminat miktarlarının az olduğu, erkeğin davası, kişisel ilişiki, kusur değerlendirmesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur değerlendirilmesi, kadının davası, karşı taraf lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar, kişisel ilişki, eksik inceleme yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin ağır derecede onur kırıcı davranış nedeniyle açılan boşanma davasının kabulü şartlarının mevcut olup olmadığı, asıl ve birleşen davaların kabulü ile fer'îleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı ve 162 nci maddeleri, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.