"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1962 E., 2023/780 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/611 E., 2022/67 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 10.08.1990 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, taraflar arasında şiddetli geçimsizlik olduğunu, aynı evde iki yabancı gibi yaşamaya başladıklarını, müvekkilinin 6 yıl önce Kemer'e yerleşme fikri olduğunu, davalının önce bunu kabul ettiğini ancak sonrasında kabul etmediğini, müvekkilinin boşanma davası açtığını ancak davanın reddedildiğini, müvekkilinin Kemer'e yerleştiği tarihten bu yana tarafların bir araya gelmediğini belirterek, tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların severek evlendiklerini, davacının 2014 yılı Haziran ayında ben hayatımı yaşamak istiyorum diyerek evi terk ettiğini ve bir daha geri dönmediğini, evin giderleri ile de ilgilenmediğini, faturalarını otomatik ödeme talimatlarını, kredi kartlarını iptal ettirdiğini, evi terk ettikten sonra tayin isteyerek Kemer Vergi Dairesi'ne tayininin çıktığını, müvekkilinin bunu davacının açtığı boşanma davasında öğrendiğini, davacının her zaman sorumsuz bir eş olduğunu, evlilikleri içerisinde müvekkilini bir çok kez üzdüğünü ve rencide ettiğini, davacının evi terk etmesinden sonra müvekkilinin çok zor durumda kaldığını, 6 yıldır yaşam mücadelesini tek başına verdiğini, davada müvekkiline atfedilebilecek hiçbir kusur bulunmadığını, davacının 7 yıldır çocukları ile de görüşmediğini belirterek davanın reddine, boşanma kararı verilmesi halinde müvekkil lehine 750.000,00 TL manevî, 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine, küçük çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, ortak çocuk için 1.500,00 TL tedbir/iştirak nafakasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının evi terk ettikten sonra sosyal medya hesabında kendisini boşanmış olarak gösterdiği, Kemer 'e kendisi tayin istemek sureti ile gittiği, gittikten sonra tekrar geri dönmediği, ev ve çocuklar ile ilgilenmediği, açtığı boşanma davasının reddedilmesinden sonra da yeniden bir araya gelmek hususunda çaba göstermediği, evlilik birliğinin sona ermesinde davacı tarafın ağır kusurlu olduğu, davalı kadının ise, davacının akrabaları ile görüşmesini istemediği, torunlarını dedelerine göstermediği anlaşılmış, bu itibarla az kusurlu olduğu tespit edilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir/iştirak nafakasının davacı erkekten alınarak davalı kadına verilmesine, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminat ile 25.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili istinaf sebepleri olarak; davalının davacının tüm kusurlu davranışlarına rağmen evliliğini bitirmeyi bir an bile düşünmemesine rağmen İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararı ile 32 yıl sonra bir kenara atılarak mağdur edildiğini, davalının boşanmayı istemediğini, ortak çocuk lehine hükmedilen aylık 500,00 TL iştirak nafakası ile davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatların az olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda davalıya yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, davalının, evliliği için tüm özveride bulunduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, öncelikle davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin davalı anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, davalı lehine 100.000,00 TL maddî, 750.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.
2. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf sebepleri olarak; İlk Derece Mahkemesi kararının boşanmaya ve iştirak nafakasına ilişkin kısımlarının onanmasına karar verilmesini istediklerini, ancak kusur tespitinin hatalı olduğunu, bunun sonucu olarak davalı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının boşanma ve iştirak nafakasına ilişkin kısımlarının onanmasına, kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden ise İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... TMK'nın 166/4 maddesindeki yasal koşulların oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde yanlışlık yoktur. TMK'nın 166/4 maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için davalının kusurunun ispatlanması zorunlu bulunmamakla birlikte davalı kadının boşanmanın fer'i niteliğindeki maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden kusur belirlemesi yapılması zorunludur. Dayanak dava, davacı erkeğin delil bildirmemesi ve davasını ispatlayamaması sebebiyle reddedilmiş, dayanak davada taraflara herhangi bir kusur yüklenmemiştir. Fiili ayrılık dönemine ilişkin olarak davalı kadının herhangi bir kusuru ispatlanamamıştır. İlk derece mahkemesince davalı kadına davacının akrabaları ile görüşmesini istemediği ve torunlarını dedelerine göstermediği şeklinde kusur yüklenmiş ise de, davacının akrabalarıyla görüşmesini istemediği yönündeki vakıa dayanak davadan önce gerçekleştiği, torunlarını dedelerine göstermediğine ilişkin vakıaya ise davacı tarafından dilekçelerinde boşanma sebebi olarak dayanılmadığı için davalı kadına bu yönlerden kusur yüklenmesi doğru olmamıştır. Davacı erkek ise önceki boşanma davasını açarak fiili ayrılığı başlatmış, önceki boşanma davasının reddine ilişkin hükmün kesinleşmesi üzerine evlilik birliğinin yeniden tesisi için çaba göstermemiş, fiili ayrılık döneminde müşterek çocukları ve eşini arayıp sormamış, geçimleri ile ilgilenmemiştir. Ancak her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı erkeğe evi terk ettikten sonra Facebook isimli sosyal medya hesabında kendini boşanmış olarak gösterdiği, Kemer'e kendisi tayin istemek suretiyle gittiği yönünde kusur yüklenmiş ise de bu vakıaların dayanak davadan önce gerçekleştiği gerek dosya kapsamı gerekse davacı tanığı Funda'nın beyanları ile sabit olduğundan davacıya bu yönde kusur yüklenmesi doğru olmamıştır. Şu hale göre, boşanmaya neden olan olaylarda, önceki boşanma davasını açarak fiili ayrılığı başlatan, önceki boşanma davasının reddine ilişkin hükmün kesinleşmesi üzerine evlilik birliğinin yeniden tesisi için çaba göstermeyen, fiili ayrılık döneminde müşterek çocukları ve eşini arayıp sormayan, geçimleri ile ilgilenmeyen davacı erkek tam kusurlu, davalı kadın kusursuzdur. Bu nedenle tarafların kusur tespitine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi karar gerekçesinin boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu, davalı kadının kusursuz olduğu şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. Müşterek çocuğun uzman görüşmesi sırasındaki beyanları, uzman raporu içeriği ve tarafların yaklaşık 8 yıllık fiili ayrılık süresinde tamamen davalı anne ile kalan müşterek çocuğun anne yanında alıştığı ortam ve düzeninin bulunması nedeniyle velayetinin anneye verilmesi çocuğun üstün yararına uygun ve yerindedir. Tarafların iş ve yaşam koşulları, müşterek çocuğun yaşı, içinde bulunduğu eğitim dönemi gözetildiğinde baba ile çocuk arasında tesis edilen kişisel ilişki süreleri yerindedir.Tarafların ekonomik ve sosyal durumu, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, müşterek çocuğun yaşı ve eğitim dönemi itibariyle ihtiyaçları gözetildiğinde çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası azdır. Bu nedenle davalının, iştirak nafakasının miktarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, müşterek çocuk için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL iştirak nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, iştirak nafakasının her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına karar vermek gerekmiştir.Tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davalı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması nedeniyle kadın lehine maddi tazminata hükmedilmesinde yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen maddi tazminat azdır. Bu nedenle davalının, maddi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davalının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile TMK'nın 174/1 maddesi gereğince 70.000 TL maddi tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkek tam kusurlu ise de boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle davalı kadının kişilik hakları saldırıya uğramadığından davalının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken bu talebin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacının, davalı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davalının yasal koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir...." gerekçesi ile tarafların bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, ortak çocuk için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, iştirak nafakasının her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, davalının maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne, TMK'nın 174/1 maddesi gereğince 70.000,00 TL maddî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının yasal koşulları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; boşanma ve manevî tazminata ilişkin kararın onanmasını, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve maddî tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve maddi tazminat miktarı ve reddedilen manevi tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü, iştirak nafakası miktarı, maddi ve manevi tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve son fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci ve 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası az olup Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminatın miktarı ile ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönlerinden davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2. Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.