Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8281 E. 2024/4459 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri ve paranın alım gücü dikkate alınarak hükmedilen manevi tazminat ve yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının manevi tazminat ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2003 E., 2023/110 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elbistan Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/276 E., 2021/988 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 2002 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak üç çocuklarının olduğunu, müvekkilinin bir eş olarak evlilik birliğinin üzerine yüklemiş olduğu ödev ve sorumlulukları yerine getirdiğini, davalının evlilik birliği kurulduktan sonra olumsuz kişiliğinin ortaya çıktığını, davalıda evlilik sonrasında kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu baş gösterdiğini, kendisine karşı hiç saygı göstermediğini, kendisinin kişiliğine karşılık ağza alınmayacak küfürler ettiğini, davalının kendisine karşılık fiziksel şiddet uyguladığını, uygulanan bu fiziksel şiddet karşılığında bir kulağında işitme kaybının meydana geldiğini, davalı tarafın kendisine fiziksel şiddetle birlikte psikolojik şiddette uygulayarak "sürekli olarak kendisinin davalıyı aldattığını" söylediğini, davalı tarafın ortak çocuklara baskı yaptığını, davalının bu hareketleri sonucunda davalıyı zorla ikna ederek psikoloğa götürdüğünü davalının bu olaydan sonra düzelmediğini kendisine ve çocuklara karşı ahlaksız ithamlarda bulunduğunu, davalı kendisini ve çocuklarının müvekkilinin ailesi ile görüşmesine müsaade etmediğini, davalının çocuklara ve kendisine karşı ilgisiz olduğunu, davalının işi gereği Rusya'da ki çiftlikte kaldığını, orada kaldığı süre boyunca ortak çocuklarla iletişim kurmadığını, davalının bir çok kez kendisini aldattığını, Facebook ve Whatsapp üzerinden bir çok kişi ile cinsel içerikli konuşmalar yaptığını, davalının iş için gittiği Rusya da kız arkadaşlarının olduğunu, davalının bu evlilikte ağır kusurlu olduğunu, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilerek, ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 2.000,00'er TL toplam 6.000,00TL iştirak nafakası, kendisi için ise 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, davalıdan 400.000,00 TL manevî, 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilerek davalı ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın açmış olduğu boşanma davasının boşanma kısmını kabul ettiğini, nafaka ve tazminat yönünden ise davanın reddine karar verilmesini, ortak çocukların velâyeti hususunda kararın verilmesini mahkemeye bıraktıklarını, müvekkilinin 18 yıllık evlilikleri boyunca davacı tarafı nasıl mutlu etmesi gerektiğini bir yolunu bulamadığını, davacı tarafı evlilikleri boyunca mutlu bir kadın olarak görmediğini, davacı ile aralarında kültür ve karakter uyuşmazlığı olduğunu, müvekkilinin yetiştiği aile ortamı nedeniyle evine ve ailesi bağlı bir birey olduğunu, davacın tarafın eşine ve çocuklarına özveri ve emek sergileyen bir anne olmadığını, çocukların evde düzen tertip yuva sıcaklığı olmadan büyüdüklerini, müvekkilinin evlilik hayatı boyunca gecesini gündüzüne katarak çalıştığını, bu kazancını eşine ve çocuklarının konforu için harcadığını, davacı tarafın 18 yıllık evlilikleri boyunca bir çok kez evi terk ettiğini ve tekrardan eve dönüşünün talep sonucunda döndüğünü, davacı tarafın bu durumu kazanç haline getirdiğini, her gidiş geri dönüşün bir şeyler aldırarak şartlı olarak tekrardan döndüğünü, davacı taraf boşanma davası açmadan önce şuan ikamet ettikleri evi kendisi üzerine aldırdığını, davacı tarafın lüks meraklısı olduğunu, müvekkilinin bu nedenle tarlalarını abisine sattığını, kendisinin bir gün bile bu evde kalmadığını, kendisinin işi gereği Rusya da olduğunu Corona sürecinde elinde avucunda ne varsa bu ev için harcadığını, elindeki avucundaki paranın yetmemesinden dolayı bankadan kredi çektiğini, müvekkilinin ailesinin yaşam standartlarını yükseltmek için çalıştığını, müvekkilinin son 5 yıldır Facebook hesabı kullanmadığını, davalı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, açılan davanın boşanma yönünden kabulüne karar verilerek, nafaka ve tazminat yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Tarafların evliliklerinde uzun süredir oluşan olumsuz durum nedeni ile taraflar tanık anlatımları ile de belirlendiği üzere; Her ne kadar davacı dava dilekçesinde davalının kendisine karşı ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunduğunu iddia etmiş ise de; dinlenen tanık beyanlarında davalıya herhangi bir kusur yüklenmemiştir. Davacın davalı tarafın kendisine ve çocuklarına ilgisiz olduğunu beyan etmiş ise de; davalının çocukların eğitim masraflarını karşıladığı, çalışmak amacıyla sürekli yurt dışında yaşamasının davalının kusuru olmadığı anlaşılmakla davalıya bu hususta da herhangi bir kusur yüklenmemiştir. Davacı davalının kendisini sosyal medya üzerinden aldattığı hususunda beyanlarda bulunmuş, bu hususta davacının sunmuş olduğu sosyal medya çıktıları, tanık Metin'in sosyal medya görüntülerini bizzat gördüğü anlaşılmakla davalının davacıya yönelik güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu bu hususta davacının iddiasını ispatladığı, her ne kadar davacının sunmuş olduğu ses kayıtlarında davalının aldattığını beyan ettiği kadın ile yapmış olduğu görüşmelerin ve davalının ortak çocuklara hakaret ettiğine dair ses kayıtlarının hukuka aykırı bir şekilde elde edilmesi sebebiyle ses kayıtlarının mahkememizce itibar edilmemiştir. Davalının cevap dilekçesi ile davalının öz verili bir eş ve anne olmadığı çocuklarıyla ilgilenmediği, evini sürekli terk ettiği hususunda iddialarda bulunmuş ise de davalının bildirmiş olduğu tanık beyanları incelendiğinde bu hususta görgüye dayalı herhangi bir tanıklıklarının olmadığı anlaşılmakla davalının iddialarını ispatlayamadığı, tanık beyanı ile sübut bulunan tutumları sabit olduğundan taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalının tamamen kusurlu olduğu..." gerekçesiyle; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk 16.05.2003 doğumlu ...'ün yargılama devam ederken ergin olması sebebiyle velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığına, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, davacı tarafın yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabülü ile, davacı kadın lehine 750,00 TL tedbir nafakasının 11.12.2020 tarihinden itibaren 1.500,00 TL ye, karar tarihi olan 01.12.2021 tarihinden itibaren ise aylık 3.000,00 TL ye çıkartılarak karar kesinleştiğinde 3.000,00 TL üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, yoksulluk nafakasının her yıl TEFE-TÜFE oranında arttırılmasına, ortak çocuk ... için dava tarihinden itibaren takdir edilen 1.000,00 TL tedbir nafakasının ortak çocuk ... ergin olduğu 16.05.2021 tarihine kadar devamına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ortak çocuk ... ergin olması sebebiyle iştirak nafakası hususunda karar verilmesine yer olmadığına, diğer ortak çocuklar için dava tarihinden itibaren belirlenen aylık 1.000,00'er TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 01.12.2021 tarihinden itibaren tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aylık 1.700,00'er TL ye çıkartılarak karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakalarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, iştirak nafakalarının her yıl TEFE-TÜFE oranında arttırılmasına, davacı tarafın manevî tazminat talebinin kısmen kabülü ile 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın maddî tazminat talebinin kabulü ile 100.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına süresinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevî tazminat ile yoksulluk ve tedbir nafakalarının miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı tüm yönlerden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; manevî tazminat ile yoksulluk ve tedbir nafakalarının miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar, tazminatlar ile miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 50 v3 51 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak aynı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarı yönünden davacı kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3. Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.