Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8320 E. 2023/6219 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, daha önce verilmiş ve kesinleşmiş boşanma hükmüne rağmen mahkemenin bozma sonrası tekrar boşanmaya karar vermesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uymasına rağmen, bozma kapsamı dışında kalıp kesinleşen boşanma hükmüne rağmen tekrar boşanmaya karar vermesinin, kazanılmış hak ihlali oluşturduğu ve usule aykırı olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2023/87 E., 2023/197 K.

VASİ : ...

DAVA TARİHİ : ...

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların fiilen 2 gün evli kaldıklarını, davalının dengesiz hareketler yapmaya başladığını, davalıyı hastaneye götürdüklerini ve davalının ailesinin de Kumluca'ya çağrıldığını, evliliğin 3. günü davalının anne ve babasının davalıyı hastaneye götürdüklerini, burada psikolojik tedavi gördüğünü, davalının psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu, davacının bilmeden evlendiğini, bilseydi evlenmeyeceğini, düğünde takılan altınların evliliğin 2. günü davalının anne ve babasının bozdurduğunu, tedavi giderleri için kullanacaklarını söylediklerini, davacıya hakaretler ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, davacı için aylık 400,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL maddî 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; derdestlik ilk itirazında ve yetki itirazsında bulunulduğu, dosyanın Ilgın Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde derdest 2011 /128 Esas sayılı nafaka dosyası ile birleştirilmesi talep ettiklerini, davacı ve davacının ailesinin davalıya kötü davrandığını, şiddet uyguladıklarını, düğünde takılan altınları davalının elinden aldıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini, dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk, 50.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kumluca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 19.06.2013 tarihli 2011/362 Esas, 2013/390 Karar sayılı kararı ile somut olayda evliliğin çekilmez hale geldiği, ortak hayatın sürdürülemeyeceği kanaatine varıldığından tarafların boşanmalarına, ancak kimin kusurunun daha ağır olduğu tespit edilemediğinden ve ayrıca tazminat istekleri yerinde görülmediğinden her iki tarafın da maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davacı tarafın nafaka istemi yerinde olmadığından reddine, davalı tarafa Ilgın Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/128 Esas sayılı dosyası ile yeterince nafaka hükmedildiğinden davalı tarafın nafaka arttırımı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 08.04.2014 tarihli kararı ile; davalı kadının, süresinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu, Mahkemece davalının yetki itirazı hakkında bir karar verilmeden hüküm kurulduğu, yetki itirazına ilişkin ön sorun halledilmeden, işin esasının incelenmesinin usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen karar ile davalı tarafın yetki itirazı kabul edilmiş ve dosyanın yetkili mahkeme olarak gösterilen Ilgın Nöbetci Asliye Hukuk mahkemesine (Aile mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine karar verilmiş, Ilgın Asliye Hukuk mahkemesi (Aile mahkemesi sıfatıyla) 2016/85 Esas,

2016/344 Karar sayılı kararıyla davacının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına,tarafların nafaka

ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde

bulunmuştur.

2.Dairenin 24.05.2017 tarihli kararı ile; boşanma veya evliliğin iptaline ilişkin kararlarda; tarafların Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, baba ve ana adları ile kadının evlenmeden önceki soyadı ve aile kütüğünde kayıtlı olduğu yer bilgileri ile evlilik içinde doğmuş çocuklar ve bunların kimlik bilgilerine yer verilmesi zorunlu olduğu, Mahkemece; hükümde tarafların adı, soyadı, doğum tarihi ve yeri ile baba ve ana adları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılmadığı, bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığından bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1.Mahkemenin 2017/557 Esas, 2018/110 Karar sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulüne, tarafların boşanmalarına, davacı ve davalı tarafın nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 19.06.2019 tarihli ilamı ile; davada, davalı kadının ruhsal rahatsızlığı ileri sürüldüğü ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığı, bu durumda Mahkemece, davalı kadının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi gerekirken bu yön göz önünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, ayrıca davacı erkek asıl yargılama sırasında kısıtlandığı ve vesayet altına alındığı, artık davacıya vasi tayin edildiği ve davacı tarafından vekil tayin edilen avukat ...’ın görevinin askıda kaldığı, avukata vasi tarafından da verilen bir vekâletname dosya içerisinde bulunmadığı halde vekilin yargılamaya katılması ve bu eksikliğin mahkeme tarafından giderilmemesinin doğru bulunmadığından bahisle hükmün bozulmasına bozma sebebine göre temyize konu sair hususların incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

D.Dördüncü Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 08.04.2021 tarihli karar ile boşanmanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayandığı, bu boşanma nedeninin konusu bakımından genel, etkisi bakımından nisbi boşanma nedeni olduğu anlaşılmaktadır. Genel boşanma nedeni olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni olan olaylar kanunda tek tek sayılmamış olup, nisbi boşanma nedeni olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması olayının varlığının yanında, bu olayın karşı davacı eş açısından ortak yaşamı çekilmez hale getirmiş olduğu tespit edildiği, tarafların eşit kusurlu olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar açısından ve sosyal açıdan korunmaya değer bir yarar olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile; tarafların boşanmalarına, davacı ve davalı tarafın tazminat taleplerinin reddine, davacı tarafın nafaka talebinin reddine, davalının nafaka artırım talebinin reddine, aylık 400,00 TL tedbir nafakasının aynen devamı ile; işbu karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, takdir edilen nafakanın karar tarihi itibariyle her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı erkek tarafından kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden; davalı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakalar ve derdestlik itirazının reddi yönünden temyiz yoluna başvurulmuştur.

2. Dairenin 01.02.2022 tarihli ilamı ile davacı erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlerine karar veren mahkeme; karar gerekçesinin dört, beş ve altıncı sayfalarında tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarını, kararın altıncı sayfasının birinci paragrafında ise tarafların birbirlerini aralarındaki geçimsizliğe sebebiyet veren olaylar nedeniyle affettiklerini belirtilerek hükmün gerekçesinde çelişki oluşturduğu, aynı zamanda Mahkemece hangi vakıaların taraflara kusur olarak yüklendiği de gerekçede belirtilmediği, Mahkeme, hangi vakıaları kusur olarak nitelendirdiğini ve kusur derecelerini Yargıtay denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak açıklamak zorunda olduğunu bu bakımdan gerekçe kendi içinde çelişkili olup denetime elverişli olmadığını, gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

3.Dairenin 01.02.2022 ilamına yönelik davacı erkek tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş, yapılan incelemede; Dairemizin bozma ilamında her ne kadar Mahkemenin gerekçeli kararının bir bölümünde tarafların birbirlerini, aralarındaki geçimsizliğe sebebiyet veren olaylar nedeniyle "Affettikleri" belirtilerek hükmün gerekçesinde çelişki oluşturulduğu belirtilmiş ise de mahkemece verilen hükmün gerekçesinde tarafların birbirlerine "Atfettikleri" kusurlu davranışlar bulunduğunun belirtilmesi nedeniyle hükmün gerekçesinde çelişki bulunmamakta ve bu nedenle Dairemizin bozma ilamındaki bu yazım maddî hataya dayalı ise de Dairemizin bozma ilamında da belirtildiği üzere hükmün gerekçesiz olduğunun, Mahkemece, hangi vakıaların kusur olarak nitelendirildiğinin ve kusur derecelerinin Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçeli olarak açıklanmadığının anlaşılmasına göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine, karar verilmiştir.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, toplanan deliller ve dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dinlenen tanık anlatımlarına göre kadının erkeğe ve annesine hakaretvari nitelikte konuştuğu, yine tanık anlatımlara göre psikolojik sorunlarının olduğu ve bu durumu eşinden sakladığı, eşine karşı psikolojik şiddet uyguladığı nedenleriyle kusurlu olduğu, nafaka dosyasının içeriğinden de erkeğin kadına şiddet uyguladığı bu şekilde de erkeğin kusurlu olduğu, tarafların eşit kusurlu olduğu, somut olayda tarafların bu şekilde kusurlu eylemleri ile evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği, artık ortak hayatın taraflardan sürdürülmesinin beklenmeyeceği, evliliğin devamında tarafların herhangi bir menfaatinin kalmadığı gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle tazminat taleplerinin reddine, nafaka açısından tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur durumları gereğince davacı tarafın nafaka talebinin reddine, davalının nafaka artırım talebinin reddine, Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/128 Esas 2011/482 Karar sayılı dosyasında dava tarihi olan 07.03.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere takdir edilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının aynen devamı ile; işbu karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, takdir edilen nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili; derdestlik itirazının reddedilmesinin, yoksulluk nafaka miktarının, davalı kadının hiçbir kusuru olmadığı halde maddî ve manevî tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı, tazminatların reddi, derdestlik itirazı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci ve 439 uncu maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dava, 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası olup, Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde verilen 08.04.2021 tarihli hükümle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesince verilen bu hüküm davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi ve nafakalar yönünden; davalı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakalar ve derdestlik itirazının reddi yönünden temyiz edilmiştir. Dairemizin 01.02.2022 tarihli ilamı ile Mahkeme gerekçesinin kendi içinde çelişkili olup denetime elverişli olmadığı, gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı erkek tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş, Dairemizce karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir. Hükmün temyiz kapsamı dışında kalan kısımları ise kesinleşmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamaz. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına ilişkin karar temyiz kapsamı dışında kalıp kesinleştiği halde yeniden tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Mahkeme kararının kesinleşen boşanma hükmü yönünden yeniden hüküm kurulması nedeniyle davalı kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ONANMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.12.2023tarihinde oybirliği ile karar verildi.

...