"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/332 E., 2023/538 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/51 E., 2022/302 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı tapu iptali ve tescil kabul edilmediği takdirde aşkın zararın tazmini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aşkın zarar isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kadın ile davalı ...'in evli olduklarını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı eşin kusurlu olması sebebiyle davacı kadın tarafından boşanma davası açıldığını ve yargılamanın halen derdest olduğunu, dava konusu taşınmazın davacı ve ailesinin aile konutu olduğunu, davalı eş tarafından uzun zamandır satılmak istendiğini ancak davacı kadın ve ortak çocukların taşınmazın satılmasına karşı çıktıklarını, davalı eşin, davalı şirkete borçlanmış olarak gösterdiğini, davalı şirket tarafından davalı eş hakkında icra takibi başlatıldığını ve davalı eşin bilerek icra takibine itiraz etmediğini, icra takibinin kesinleştiğini, icra kanalıyla davalı ... ...'a satıldığını, bu durumun kadın tarafından 26.05.2017 tarihinde öğrenildiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini, birbirini tanıyan insanlar olduğunu, davacı kadının açık rızasının alınmadığını iddia ederek davanın kabulü ile öncelikle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini, kabul edilmediği takdirde taşınmazın değerinin aşkın zarar olarak yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacı kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın görevli mahkemede açılmadığını ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın icra vasıtası ile alındığını, diğer davalılar ile arasında el ve işbirliği olmadığını, davalı ...'in iyiniyetli olduğunu, davacı kadının ise icra sürecinden bilgi sahibi olduğunu ve işbu davayı kötü niyetle açtığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın görevli mahkemede açılmadığını ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davalı ... ile davalı şirket arasında ticaret ilişkisi olduğunu, davalı ...'in borçlarını ödemediğini ve bu sebeple aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibinin kesinleştiğini ve dava konusu taşınmazın ihale ile cebri icradan satıldığını, davalı şirketin iyiniyetli olduğunu, davacı kadının tüm süreçten bilgi sahibi olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmazın davalı ...'in iradesi ile satılmadığını, icra vasıtasıyla satıldığını ve davanın davalı ... yönünden husumetten reddedilmesi gerektiğini, davacı kadının da işbu davayı açma konusunda aktif dava ehliyetinin bulunmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4.Davalı ... ...'a dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı ... ... tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A.İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 24.12.2018 tarih 2017/523 Esas ve 2018/1288 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın cebri icra kanalıyla satıldığı, dava konusu taşınmazın dava açıldığı tarihte aile konutu niteliğinde olmadığı ve dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu yönündeki iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
B Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 01.11.2021 tarih ve 2019/468 Esas, 2021/1686 Karar sayılı kararı ile davanın terditli olarak açıldığı, dava dilekçesinde, tapu iptal tescil talebinin kabul edilmemesi halinde aşkın zararın talep edildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının bu iddiası ile ilgili delil toplanmadığı, eksik araştırma ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin diğer istinaf itirazları incelenmeksizin gerekçede belirtilen eksikler giderilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine kesin olmak üzere karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu iptali ve tescil talebinin incelenmesinde; davacı kadın ve davalı eşin yargılama sırasında boşandıkları, boşanma kararının 11.03.2021 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona erdiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi korumasının tarafların boşanmaları sebebiyle sona erdiği, dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiği, tapu iptali ve tescil talebinin konusuz kaldığı, aşkın zarar talebi yönünden yapılan incelemede ise 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi hükmü gereği davacı kadının taşınmazın bedelini aşkın zarar olarak isteyemeyeceği, ortada bir para borcunun da olmadığı, aşkın zarar isteminin, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin aile konutuna sağladığı güvenceye dahil edilemeyeceği, bu nedenle dosya kapsamına göre davacının terditli talebi olan aşkın zararın tahsiline yönelik davasının dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aşkın zarar talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı ve taraflar boşanmış olsa bile korumasının devam etmesi gerektiği, dava dilekçesindeki asıl talep olan tapu iptali ve tescil yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin hatalı olduğu, taşınmazın değerinin tespit edilmediği, değer tespit edilip belirlenen değerin aşkın zarar olarak tahsili yönünde hüküm kurulması gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı eş aleyhine katılma alacağı istemine ilişkin dava açıldığı ve aşkın zarar istemine ilişkin talebin ilgili dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiği, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik ölümle veya boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin aile konutuna sağladığı korumanın da sona ereceği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin 11.03.2021 tarihinde kesinleşen karar sonucu boşanma ile sona erdiğine göre dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiği ve davanın tapu iptal tescil istemi yönünden konusuz kaldığı, tapu iptali ve tescil istemi yönünden verilen kararın isabetli olduğu, aşkın zarar istemi yönünden ise aşkın zararın talep edilebilmesi için borçlunun, para borcunun ifasında temerrüde düşmesi, alacaklının temerrüt faizi ile karşılanamayan bir zararının bulunması, borçlunun kusuru ve borçlunun fiili ile munzam zarar arasında illiyet bağının bulunması gerektiği, somut olayda aşkın zarar koşullarının da oluşmadığı ve reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; öncelikle tapu iptali ve tescil, kabul edilmediği takdirde aşkın zarar istemine ilişkin olup uyuşmazlık, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin aile konutuna sağladığı korumanın sona erip ermeyeceği, varlığı iddia olunan aşkın zararın ispatlanıp ispatlanmadığı, işbu dava dosyasındaki aşkın zarar talebi ile davacı tarafından davalı eş aleyhine açılan katılma alacağı davasının birleştirilerek görülmesinde hukuki yarar olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 166 ncı ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122 nci maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 194 üncü maddesi, 705 inci maddesi; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.03.2022 tarihli ve 2021/11-938 Esas, 2022/401 Karar sayılı kararı “...TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır..." şeklindedir.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.