Logo

2. Hukuk Dairesi2023/876 E. 2023/3095 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin cevap dilekçesi vermemesi nedeniyle istinaf dilekçesindeki kusur iddialarının değerlendirilemeyeceği, davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren kusurlu davranışlarının doğru tespit edildiği, boşanma, velayet, nafaka ve tazminata dair verilen kararların isabetli olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1900 E., 2022/1804 K.

KARAR : Boşanma davası yönünden esastan ret, ziynet alacağı davası yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/348 E., 2021/689 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun boşanma davası yönünden esastan reddine ziynet alacağı davası yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin müvekkiline sürekli hakaret ettğini, aşağıladığını, kötü davrandığını, müvekkiline ve çocuklarına, fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddet uyguladığını, ortak çocuk Bülent'in 15 yaşında iken evi terkedip Sevgi Evleri'ne yerleştirildiğini, müvekkilinin de Kadın Sığınma evine sığındığını, müvekkiline takılmış olan ziynet eşyalarını rızası dışında elinden alıp bozdurduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, davacı yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, davacı kadın yararına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde bedeline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkeğe dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının çalışarak devamlı surette evine baktığı, davalı erkeğin iş bulursa çalıştığı, kazandığı paranın kendi sigara parasını çıkarmaya yettiği, eşine ve çocuklarına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, ortak çocuk Bülent'in, evde gördüğü şiddet sebebiyle devlet koruması altına alındığı ve halen Sevgi Evleri'nde yaşadığı, davalı erkeğin çocuklarıyla hiçbir şekilde ilgilenmediği, Bülent'in sünnetine dahi gelmediği, eşinin ameliyatında yanında olmadığı, kızı Kader'i okutmayacağını, çalıştıracağını söylediği, televizyon izliyor diye dahi kızına kızdığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, idrak çağındaki çocukların duruşmada alınan beyanları değerlendirildiğinde; çocukların anneleriyle birlikte yaşamını devam ettirmesinin ruhsal ve sosyal gelişimleri açısından uygun olacağı, velâyetlerinin annelerine verilmesi, babayla aralarında kişisel ilişki kurulması gerektiği, velâyet kendisine verilmeyen eşin, çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, tarafların mali sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi, çocuğun sağlık, beslenme, eğitim, giyim, barınma, sosyal ihtiyaçları gözetilerek; ortak çocuk Kader yararına tedbir ve iştirak nafakası koşulları oluştuğu, ortak çocuk Bülent fiilen Devlet koruması altında Sevgi Evleri'nde kaldığından, Bülent yararına tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddi gerektiği, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacı kadının düzenli ve devamlı bir işi olduğu, buna karşılık davalı erkeğin bir işi ve düzenli bir geliri olmadığından davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği, boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alması gerektiği, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin koşulları oluştuğu, davacının ziynet davasının ispatlandığı gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu Kader'in velâyetinin anneye verilmesine, yararına aylık 200,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk Bülent'in devlet himayesinde yaşadığı anlaşıldığından tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddine, davacı kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 12.000,00 TL manevî tazminata, davacının ziynet davasının kabulü ile 22 ayar 1 adet 20 gram bilezik için 8.020,00 TL, 4 adet çeyrek altın için 2.864,00 TL olmak üzere toplam 10.884,00 TL ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece sadece davacı tanıkların soyut beyanlarını esas alarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tanıkların taraflar arasındaki geçimsizliğe ilişkin görgüye dayalı hiçbir beyanlarının bulunmadığını, müvekkiline yönelik soyut iddialarını ispatlayamadıklarını, ziynet alacağı yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında; davalı tarafından süresi içerisinde davaya cevap verilmediği, bu nedenle istinaf dilekçesinde kadın hakkındaki kusur iddialarının değerlendirilemeyeceği, mahkemece, davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren kusurlu davranışlarının doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulüne, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesinde kadın ve çocuklar için tedbir nafakası ile iştirak nafakasına, kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ziynet alacağının sadece bilezik yönünden kabulü gerektiği gerekçesi ile boşanma davası ve ferilerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, ziynet alacağı davasına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davacı kadının ziynet eşyası alacağı talebinin kısmen kabulü ile, 1 adet 22 ayar 20 gram bilezik bedeli olan 8.020 TL'nin ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; mahkemece sadece davacı tanıkların soyut beyanlarını esas alarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tanıkların taraflar arasındaki geçimsizliğe ilişkin görgüye dayalı beyanlarının bulunmadığını, müvekkiline kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin iş buldukça çalıştığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, boşanma davası olup, uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ile tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarlarında isabetsizlik olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin çocuğun üstün yararına, yaşına, gelişimine uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 55 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.