"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1598 E., 2023/1145 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/98 E., 2022/868 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, boşanma davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; 02.08.2016 yılında evlendiklerini, bu evlilikten 2 ortak çocuklarının olduğunu, davalının müvekkilinin almış olduğu maaşa el koyarak müvekkile sadece yol parası olarak harçlık verdiğini, müvekkilinin tüm sosyal hayatını kısıtlayarak arkadaşları ve ailesiyle görüşmesini engellediğini, davacının müvekkiline yönelik şiddet, küfür, hakaret, aşağılama, alay etme gibi davranışlarının ortak hayatı çekilmez hale getirmesi nedeniyle davacı tarafından Bakırköy 12. Aile Mahkemesi'nin 2017/524 E. sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, boşanma davasının açılmasından sonra davalı pişmanlık beyanında bulunarak belirtilen davranışlarda bulunmayacağını ifade etmek suretiyle davacıya vazgeçirme çabası içerisine girdiğini ve 28.11.2017 tarihinde "Evlilik protokolü imzalanarak" açılan boşanma davasından feragat edildiğini, davadan feragat edilmesini takiben, davalının yaklaşım ve davranışlarında her hangi bir değişiklik olmadığını, hatta belirtilen davranışlar artarak devam ettiğini, davalının fiziksel-psikolojik şiddet, küfür, hakaret, aşağılama içeren söz ve davranışları davacı müvekkili açısından katlanılmaz bir hal aldığından yeniden dava açma zarureti hasıl olduğunu beyanla dava süresince tedbir, sonradan yoksulluk nafakası olmak üzere müvekkili lehine 1.500,00 TL, ortak çocukların her bir için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL iştirak nafakasına, 200.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere takıların aynen iadesini aksi halde şimdilik olmak üzere 10.000,00 TL’ nin takı bedeli olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tanıklarının beyanlarının Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 inci maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan yer ve zaman unsuru içermeyen soyut nitelikteki ve inandırıcı olmaktan uzak nitelikte beyanlar olduğu, anlatımların büyük kısmının daha önce görülen ve feragat davası ile sonuçlanan dava öncesine ait olaylar olduğuna kanaat getirildiği, diğer bir kısmının ise duyum ve aktarıma dayalı olduğu, davacı tarafından sunulan adli muayene raporunun ise feragat öncesine ait olduğu, dinlenen davalı tanıkları beyanlarının değerlendirilmesinde ise tarafların ikinci çocukları dünyaya geldikten yaklaşık iki ay sonra ayrıldıkları, bu süreçte davalının annesinin taraflara yardım etmek amacıyla bir süre taraflarla yaşadığı, en son taraflar arasında davalının annesi de var iken küçük bir tartışma yaşandığı, bu tartışma sırasında şiddet, küfür, tehdit, aşağılama içeren söz ve davranışların varlığının ispatlanamadığı, dolayısıyla davacının iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı beyanla istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2. Davalı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesi ile; boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilmesine, davacının nafaka, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi talebiyle istinafa başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan yer ve zaman unsuru içermeyen soyut nitelikteki ve inandırıcı olmaktan uzak nitelikte davacı tanıklarının beyanlarının olduğu, bir kısmının davacı kadının 05.12.2017 tarihinde feragat ile sonuçlanan boşanma davası öncesine ait olaylar olduğu, bir kısmının ise görgüye dayalı olmadığı, davacı tarafından sunulan adli muayene raporunun ise feragat öncesine ait olduğu, ayrıca erkek tarafından usulüne uygun açılmış bir karşı dava ve dava bulunmadığı gibi Türk Medeni Kanunu'nın 166/3 maddesi koşulları gerçekleşmediğinden boşanma davasının ve fer'ilerinin reddine dair verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek reddedilen boşanma davası yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusurunun kimden kaynaklandığı, davalının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı, boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.