"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/587 E., 2023/1265 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/170 E., 2022/43 K.
Taraflar arasındaki erkek tarafından açılan asıl ve birleşen mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı adına kayıtlı olan taşınır ve taşınmaz mallar evlilik birliği içinde müvekkilinin Almanya'da çalışarak elde ettiği birikimleri ile edinildiğinden, davalı-davacı adına kayıtlı ... ada 5 parselde ve ... parsel Kat:Bodrum no:1 de tapuya kayıtlı taşınmazlar ile ... plakalı aracın kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına tapu ve trafik kayıtlarının yarısının davacı-davalı adına tesciline, bu mümkün görülmediği takdirde bedelinden davacı-davalıya düşecek kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını, davalının ev hanımı olduğunu, davalının üzerine kayıtlı olan malların evlilik birliği içinde müvekkilinin kazancı ile elde edildiğini, Gebze 1 Aile Mahkemesinin 2020/170 Esas sayılı dosyasında mezkur taşınmazlar hakkında müvekkilinin dava açtığını, öncelikle Çayırova'da bulunan çatı arası piyesli daireye tedbir konmasına, iş bu davanın Gebze 1 Aile Mahkemesinin 2010/170 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, taşınmaz malın tapu kaydının yarısının müvekkili adına kayıt ve tesciline bunun mümkün görülmediği taktirde mezkur taşınmazın değerinin tespit edilecek bedelinden müvekkiline düşecek pay olan yarısının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı-davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava değerini 2.000,00 TL olarak belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tüm iyi niyetiyle davacının talep etmiş olduğu müvekkiline ait olan davaya konu taşınmazlara karşılık gelen miktarın %50'sinin % 25'ini vermeye hazır olduğunu ancak bu miktarın davacı-davalı tarafından kabul edilmemesi halinde ise anlaşmalı boşanma protokolü gereği de işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu ... parseldeki taşınmazın davalı tarafından edinilme tarihinin taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği boşanma ile sonuçlanan boşanma dava tarihi olan 15.09.2017 tarihinden sonra 11.09.2019 tarihi olup, davacı-davalının mal rejiminin sona ermesinden sonra davalı-davacı tarafından edinilen taşınmaza ilişkin tasfiyeden doğan alacak talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın reddine, dava konusu ... ada 5 parseldeki taşınmaz, ... plakalı araç ve birleşen dava konusu ... ada 22 parsel 10 nolu bağımsız bölüm yönünden ise; boşanma dosyasında kadının vekili tarafından 14.09.2017 tarihli protokol sunularak anlaşmalı boşanma davası açıldığı, protokolün 4 üncü maddesinde "Her iki taraf olarak birbirimizden herhangi bir şekilde tedbir nafakası da dahil olmak üzere başkaca nafaka, tazminat, eşya, eşya bedeli, herhangi bir mal, katkı payı, katkı payı alacağı ve başka isimler altında talep edebileceğimiz hiçbir alacağımız yoktur. Her iki taraf olarak birbirimizi ibra ettik." şeklinde düzenleme içerdiği, ortak konutta davacının ortak çocuklarla birlikte oturmaya devam edeceğinin kararlaştırıldığı, protokolün taraflarca karşılıklı olarak imzalandığı, mahkemenin 11.10.2017 tarihli oturumunda ise, kadının protokol içeriğindeki şartları kabul ettiğini,
karşı taraftan nafaka, tazminat ve diğer mal varlığına yönelik talebi bulunmadığını, ortak çocukların tüm ihtiyaçlarının kendisince karşılanacağını, davalıya (erkek eşe) her ay 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, erkek eşin de protokol içeriğindeki şartları kabul ettiğini, karşı taraftan maddî-manevî tazminat ve diğer mal varlığına yönelik talebi bulunmadığını, ancak protokol uyarınca davacı-davalının kendisine her ay 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ödemesi koşuluyla boşanmayı kabul ettiğini belirttiği, tarafların bu beyanları imzaları ile tasdik ettikleri, imzalarının mahkeme tutanağı altına alındığı ve tarafların beyanlarının ve protokolün Mahkemece tasdik edilerek mahkeme kararının hüküm kısmının 5 inci maddesinde karşılıklı olarak tarafların birbirinden maddî manevî tazminat ve diğer mal varlığına yönelik talebi olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın kesinleştiği, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde kullandıkları "..eşya, eşya bedeli, herhangi bir mal, katkı payı, katkı payı alacağı ve başka isimler altında talep edebileceğimiz hiçbir alacağımız yoktur." ifadesi ile boşanma dava dosyasında imzalı beyanlarında kullandıkları "diğer mal varlığına yönelik talebi" (mal) ifadesi Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre mal rejiminin tasfiyesini de kapsadığı, bahsedilen “ mal varlığı ''(mal) tabirinden mal varlıklarına ilişkin ayni ve kişisel hakların tamamının anlaşılması gerektiği, erkeğin boşanma davasında açıkça katkı payı, alacak talebi olmadığını beyan ettiği, davaya konu araç ve taşınmazların 01.01.2002 tarihinden sonra evlilik birliği içinde edinildiği bu nedenle edinilmiş mal kapsamında olduğu, anlaşmalı boşanma davasında sunulan protokoldeki ve duruşma sırasında tarafların beyanlarındaki katkı payı ifadesinin değer artış payı ve katılma alacağını da kapsayacağı, tarafların boşanma koşullarını karşılıklı bu şekilde kabul ettikleri, bu kabulden sonra davacının sanki bu yönde bir anlaşma yapılmamış gibi araç ve taşınmazlar üzerinden tasfiye talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle erkeğin asıl ve birleşen davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı olan taşınır ve taşınmaz malların evlilik birliği içerisinde ve tamamen müvekkilinin Almanya'da çalışarak elde ettiği birikimi ile edinilmiş olup taşınır ve taşınmaz malların yarısının müvekkiline tesciline karar verilmesi gerektiğini, davalının %50'nin %25'ine denk gelen kısma ilişkin kabulünün mahkemece gözetilmediğini, anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejimine ilişkin husus bulunmadığını ileri sürerek davaların reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dayandığı davalının kabulü niteliğindeki beyanın davalının 07.09.2020 tarihli cevap dilekçesinde; "Müvekkil, tüm iyi niyetiyle davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu taşınmazların yarısının %25'ini vermeye hazırdır ancak davacının talep etmiş olduğu taşınır taşınmaz malların fazlası için sulh olma gibi bir durumu söz konusu değildir." ve dilekçenin sonuç kısmında da "davacının talep etmiş olduğu müvekkile ait olan davaya konu taşınmazlara karşılık gelen miktarın %50'sinin %25'ini vermeye hazır olduğuna ancak bu miktar davacı tarafından kabul edilmez ise anlaşmalı boşanma protokolü gereği de işbu davanın reddine" biçiminde yer aldığı, davacının da buna ilişkin 17.09.2020 tarihli cevaba cevap dilekçesinin 6 ncı bendinde; "Davalı taraf kısmen insafa gelmiş olması nedeni ile kendisine düşecek malın bir formül geliştirerek %50 sinin %25 ini vermeyi kabul edeceğini beyan etmiş olup bu formülün hukuki ve kanuni bir hikmeti bulunmamaktadır. Taraflar evli iken nasıl ki medeni bir şekilde yaşamış ve birikimde bulunmuşlarsa, boşanmanın akabinde de taraflar kanuni çerçevede mal taksimini yaparak hayatlarını idame ettirmelerinin daha hukuki olacağı kanaatindeyiz." biçiminde yer aldığı, şarta bağlı kabul olmayacağı, davalının kabul olarak gösterilen beyanının şartlı olmakla kabul olarak değerlendirilemeyeceği, bu teklifin de cevaba cevap dilekçesiyle reddi gözetildiğinde sulh de olmadığı, anlaşmalı boşanma davasında sunulan tarafların imzasını içeren protokolü onayladıkları, içeriğini kabul ettikleri, protokolün 4 üncü bendinin "her iki taraf olarak da, birbirimizden her hangi bir şekilde tedbir nafakası da dahil olmak üzere, başkaca nafaka, tazminat, eşya, eşya bedeli, her hangi bir mal, katkı payı, katkı payı alacağı ve başka isimler altında talep edebileceğimiz, hiç bir alacağımız yoktur. Her iki taraf olarak birbirimizi ibra ettik." hükmünü içerdiği, özellikle "herhangi bir mal, katkı payı, katkı payı alacağı ve başka isimler altında talep edebileceğimiz hiçbir alacağımız yoktur" denilmekle, bu hükmün mal rejimi tasfiyesini de içerdiği, mal rejiminin tasfiyesi talebini içeren davaların reddinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesinin delil değerlendirmesi gerekçesinin doğru olduğu, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı erkeğin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; anlaşmalı boşanma dava dosyasındaki protokoldeki düzenlemeye, duruşmadaki taraf beyanlarına ve boşanma kararına göre davacı erkeğin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı hakları istemesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 188 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci ve 6 ncı, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 179 uncu, 202 nci, 219 uncu, 220 nci, 222 nci, 225 inci, 231 inci, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...