Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9174 E. 2024/38 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Reddedilen boşanma davası kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı ve buna bağlı olarak eylemli ayrılık nedeniyle boşanmaya karar verilip verilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Daha önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonraki üç yıllık süreçte ortak hayatın yeniden kurulmadığı ve davalının da bu yönde bir savunma ve delil sunmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin eylemli ayrılık sebebiyle boşanmaya hükmeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/427 E., 2023/675 K.

DAVA TARİHİ : 19.06.2017

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; 27.11.2012 tarihinde davacı tarafından davalı aleyhine Mersin 3. Aile Mahkemesinin 2012/856 Esas ve 2014/179 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verildiğini, ret kararının 25.04.2014 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten sonra eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulmadığını ileri sürerek eylemli ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; tarafların fiilen evli olması ve özellikle davalının da aynı siyasi partide yer alıyor olması sebebiyle müvekkilinin sosyal ve siyasi ortamlara mecburen eşi ile birlikte katıldığını, eşlerin aynı evde yaşamadıklarını, davacının “Güvenevler Mahallesi, 1. cadde, No:13, Gündüz Apt., 1/1, Yenişehir/Mersin” adresinde kayıtlı evde yaşadığını, evli oldukları için çekilen kredilere diğer eşin onayının mecbur olduğunu, kadının müvekkilini intihar etmekle tehdit ettiğini, histerik davranışlar sergilediğini, davacının kaldığı otelleri bastığını ve eşine saldırdığını ileri sürerek boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, davacı tarafından açılan davanın reddine karar verildikten sonra tarafların bir araya gelmedikleri iddiasının asılsız olduğunu, geçen süre zarfında eşlerin ortak günlerde çocuklarla birlikte bir araya geldiklerini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrasındaki şartların somut olayda oluşmadığını, tarafların ikamet adreslerinin ortak olduğunu, davacının tüm şahsi eşyalarının müvekkilinin evinde bulunduğunu, sosyal ortamlara karı-koca olarak birlikte katıldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.06.2018 tarihli ve 2017/417 Esas, 2018/311 Karar sayılı kararı ile, davacı tarafından davalı aleyhine boşanma davası açıldığı, Mersin 3. Aile Mahkemesinin 2012/856 Esas ve 2014/179 Karar sayılı dosyası ile davanın reddine karar verildiği, kararın 25.04.2014 tarihinde kesinleştiği, dosyada mevcut fotoğraflardan davacının retle sonuçlanan boşanma davasının kesinleşmesinden sonra kendi siyasi işleri sebebiyle eşi ile birlikte göründüğü hâlde eldeki davayı biz fiilen bir araya gelmedik gerekçesiyle açtığı, dayanak davanın ret gerekçesinde davalının kusurlu davranışına yönelik delil sunulmadığı, boşanma davası açıldıktan sonra tarafların sık sık bir araya geldikleri, aile ortamında bulundukları, aynı odada yattıkları, aralarında davalıdan kaynaklı bir kusur olsa bile davacının affetmiş sayılacağı, dolayısıyla da tarafların boşanmalarını gerektirecek davalıdan kaynaklı bir kusurun bulunmadığının anlaşıldığı kanaatine yer verildiği, tarafların ortak çocuğunun tanık olarak dinlenmesinde tarafların birbirlerini sevip saydıklarını, herhangi bir geçimsizliğe şahit olmadığını, babasının boşanma davasını neden açtığını bilmediğini, ret ile sonuçlanan dava sırasında lisede okuduğunu, gerek yargılama aşamasında gerek karar sonrasında eşlerin birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, hâl böyle olunca davacının ortak hayatın yeniden kurulamadığına dair iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.07.2020 tarihli ve 2018/2542 Esas, 2020/920 Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesince davanın esası ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili davanın reddi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 13.01.2021 tarihli, 2020/5050 E., 2021/103 K. sayılı kararı ile "...4721 sayılı TMK'nın 166/4 maddesinde belirtilen şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de; 4721 sayılı TMK'nın 166/4 maddesi "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmünü haizdir. Davalı kadın cevap dilekçesinde bu geçen süre zarfında ortak günlerde ortak çocuklarla birlikte eşinin ve kendisinin bîr araya geldiklerini ileri sürmüştür. Davalı kadının cevap dilekçesinde açıkça ortak hayatın yeniden tesis edildiğine dair bir savunması mevcut olmadığı gibi davalı kadının tanıklarının beyanları soyut nitelikte olup dayanak davanın reddinin kesinleştiği tarihten bu yana ortak hayatın kurulduğunu kabule elverişli değildir. Bu durumda 4721 sayılı TMK'nın 166/son maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 18.05.2021 tarihli, 2021/134 Esas, 2021/273 Karar sayılı kararıyla; önceki gerekçelerle Yargıtay bozma kararına direnilmesine, boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

2.Kararın davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 20.09.2021 tarih, 2021/5434 Esas, 2021/6231 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.03.2023 tarih, 2021/825 Esas, 2023/136 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesince eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulmadığına ilişkin davacı delilleri bir yana bırakılarak, ortak çocuk Ali Deniz'in ortak hayatın yeniden kurulduğunu kabule yeterli olmayan beyanı hükme esas alınarak davanın reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta yazılı tarih ve sayılı kararıyla; taraflar arasında görülen ve retle sonuçlanan boşanma davasından sonra ortak hayat yeniden tesis edilemediği ve tarafların evliliklerini devam ettirmek amacıyla bir araya gelmedikleri gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, tarafların nafaka ile maddî ve manevî tazminat talepleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına

karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili özetle; kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, tarafların reddedilen davadan sonra bir araya geldiğini ileri sürerek; davanın kabulü yönünden verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; somut olayda, taraflar arasında açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı, buradan varılacak sonuca göre eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.