Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9207 E. 2024/5583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin terk gerekçesiyle açtığı boşanma davasında, davalı kadına nafaka ödenmesi gerekip gerekmediği hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının evi terk etmesi, kendisine gönderilen ihtarnameye rağmen eve dönmemesi ve yoksulluğa düşmeyeceğinin değerlendirilmesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin boşanmaya ve nafaka talebinin reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/417 E., 2023/1375 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/263 E., 2022/454 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin incelenmeksizin kabulüyle kararın tamamının kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin 35 yıllık evli olduklarını, bu evlilikten iki ortak çocuklarının olduğunu, davalının 2017 yılı ramazan ayında İzmir ilinde bulunun babasının yanına gittiğini, ortak çocuk ... hastalandığında davalının tekrar İstanbula döndüğünü, daha sonra davalının müvekkilinden para istediğini, müvekkilinin evine dönmezsen bir daha para göndermem dediğini, bu konuşmadan sonra bir daha görüşmediklerini, müvekkilinin davalı ile görüşmek için İzmire gittiğini ancak davalının müvekkili ile görüşmediğini, davalının daha öncede evi terk ettiğini, Sakarya 1. Aile Mahkemesinin 2018/367 D.İş Esas sayılı dosyası ile davalıya evine dönmesi için ihtarname gönderildiğini, buna rağmen davalının evine dönmediğini, davalının evine geri dönmek gibi bir niyetinin olmadığını, bu nedenlerle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davalı 23.10.2018 tarihli cevap dilekçesinde davacı tarafın kırıcı ve küçük düşürücü haraketleri nedeniyle dönmediğini, koşulları bulunmayan davanın reddine karar verilmesini ve lehine aylık 1.000,00 TL nafaka ödenmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2020 tarih ve 2018/718 Esas, 2020/506 Karar sayılı kararı ile; "...davalının 2017 yılı ramazan ayında ortak evden ayrıldığı, davacının birkaç kez eve dönmesi konusunda girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı açıktır. Sakarya 1. Aile Mahkemesinin 2018/367 D.İş dosyası kapsamında ortak eve dön talebinin davalıya tebliğ edildiği, ayrıca davalının 24.11.2020 tarihli duruşmada beyan ettiği üzere ihtarname ile gönderilen bedeli aldığı, ancak bunun kira bedeli olduğunu düşündüğü, davacı ortak evi terk etmiş, kendisine gönderilen eve dön ihtarnamesine rağmen hiçbir gerekçe bildirmeden eve dönmesine ilişkin kendisine gönderilen parayı almış olmasına karşın dönmemiştir. Her ne kadar davalı tarfça davacının kendisini küçük düşürücü beyanlarda bulunduğu ifade edilmiş ve davalı tanıkları da bu ifadeleri doğrulamış iseler de, davacı tanıkları bu durumu doğrulamamış ayrıca davalı tarafın evi terk tarihi ile dava tarihi arasında geçen sürenin uzunluğu, ihtarnameye karşı herhangi bir cevap veya beyanda bulunmadığı, ihtaname ile gönderilen parayı aldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının eve dönmemesinin haklı nedene dayandığnın kabulü mümkün değildir. Yukarıda ifade edildiği üzere başlangıçta evi terk etmekte haklı olarak kabul edilen eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını vermez...." gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği ve müvekkilinin tedbir/yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin haksız olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince; her ne kadar yerel mahkemece, davanın kabulüne, davalı kadının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; kısa kararda terk nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesine rağmen, hükümde tarafların boşanmalarına şeklinde hüküm kurularak kısa kararla hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulduğu, ayrıca davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, kararın bu hali ile gerekçesiz karar niteliğinde olduğu ve denetime elverişli gerekçeleri içermediği belirtilerek esasına girilmeden münhasıran bu sebeplerle kararın kaldırılmasına ve belirtilen eksikliklerin giderilmesi için yeniden yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... davalının 2017 yılı ramazan ayında ortak evden ayrıldığı, davacının birkaç kez eve dönkmesi konusunda girişimde bulunduğu ancak başarılı olamadığı açıktır. Sakarya 1. Aile Mahkemesinin 2018/367 D.İş dosyası kapsamında ortak eve dön talebinin davalıya tebliğ edildiği, ayrıca davalının 24.11.2020 tarihli duruşmada beyan ettiği üzere ihtarname ile gönderilen bedeli aldığı, ancak bunun kira bedeli olduğunu düşündüğü yolundaki beyan ile sabittir. Davalı ortak evi terk etmiş, kendisine gönderilen eve dön ihtarnamesine rağmen hiçbir gerekçe bildirmeden eve dönmesine ilişkin kendisine gönderilen parayı almış olmasına karşın dönmemiştir. Her ne kadar davalı tarfça davacının kendisini küçük düşürücü beyanlarda bulunduğu ifade edilmiş ve davalı tanıkları da bu ifadeleri doğrulamış ise ler de, davacı tanıkları bu durumu doğrulamamış ayrıca davalı tarafın evi terk tarihi ile dava tarihi arasında geçen sürenin uzunluğu, ihtarnameye karşı herhangi bir cevap veya beyanda bulunmadığı, ihtaname ile gönderilen parayı aldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının eve dönmemesinin haklı nedene dayandığnın kabulü mümkün değildir. Yukarıda ifade edildiği üzere başlangıçta evi terk etmekte haklı olarak kabul edilen eşin bu haklılığı ona süresiz olarak konuta dönmeme hakkını vermez. Ayrıca taraflar hakkında yaptırılan sosyal-ekonomik durum araştırmalarında davacının memur olduğu adına kıyıtlı bir adet bahçeli kargir evin bulunduğu, 13.09.2018 tarihi itibariyle aylık 3.500,00 TL maaşının bulunduğu, davalının ise dava tarihi itibariyle SGK emeklisi olduğu 21.05.2019 tarihi itibariyle 1.309,34 TL maaşının bulunduğu, adına kayıtlı bir adet arsa vasıflı taşınmazın bulunduğu, araç kaydının bulunmadığı, babası ile birlikte kaldığı, kira ödemediği anlaşılmaktadır. Kusur durumları tarfların sosyal-ekonomi durumları birlekte değerlendirildiğinde, yargılama süresince maddî desteğe ihtiyaç duymadığı değerlendirilen ve boşanma ile davalının yoksulluğa düşmeyeceği kanaatiyle davalının tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş (sehven kısa kararda yoksulluk nafakasına yer verilmeyerek) ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir..." gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 164 ncü maddesi uyarınca terk hukuksal nedeniyle boşanmalarına, davalının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle;Yargıtay kararları uyarınca terk ihtarının samimi olması gerektiğini, karşı yanın bu iddiasında samimi olmadığını, eve dön diyen kişinin karşı yana kusur izafe edemeyeceğini, müvekkilinin eve dönmemek için haklı nedenleri bulunduğunu, davacının müvekkiline sıklıkla hakaret ettiğini, onu küçük düşürdüğünü, müvekkilinin hiçbir gelirinin bulunmadığını beyanla tamamı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasını karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından terk hukuksal sebebine dayalı açılan boşanma davasında, davanın kabulü ile davalı kadın lehine nafaka verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 164 üncü maddesi, 169 uncu ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 126 ncı, 127 nci, 128 inci ve 141 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.