"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1720 E., 2022/1692 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2016/684 E., 2019/449 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın ... erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakası ve manevî tazminat yönlerinden, davalı-davacı kadın vekili tarafından ise manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı ... erkek vekili tarafından karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakası ve manevî tazminat yönlerinden, davalı-davacı kadın vekili tarafından ise manevî tazminatın miktarı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm ... erkek vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde istinafa konu edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle ... erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, ... erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı-davacı kadının başına buyruk bir hayat yaşadığını, istediği zaman yurt içi ve yurt dışı tatillere yalnız gittiğini, erkeğe ve çocuğa ayıracağı zamanı sadece kendine ayırdığını, kadının hemşire olduğunu ve nöbetli çalıştığını, nöbet saatlerini kafasına göre değiştirdiğini, nöbete gideceğini söyleyerek evden çıktığını ve geç saatte gelerek nöbeti değiştirdiğini söylediğini, evde yemek, ütü, temizlik işlerini yapmadığını, erkek ve çocuk memlekete gittiğinde kadının günlerce telefonuna cevap vermediğini, nedenini sorunca da "sana ne, sana hesap mı vereceğim" dediğini, erkeğin kadına ait başka bir kişi ile porno görüntülerinin olduğunu öğrendiğini, kadına bu görüntüleri gönderdikten sonra kadının günlerce telefonuna cevap vermediğini, sonra sitedeki görüntülerin kaldırıldığını, erkeğe "sen erkek misin, senin erkekliğin bu kadar mı ?" dediğini, çocuk ile ilgilenmediğini, evin geçimine katkısının olmadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00TL tedbir ve iştirak nafakalarına, erkek yararına 500.000,00 TL maddî, 500,000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, başka biri ile ilişkisini videoya çekip yayınlandığı iddiasının ise bu video üzerinde yapılacak inceleme sonucu asılsız olduğunun anlaşılacağını, erkeğin bu görüntüleri kadının kız kardeşine de gönderdiğini, hala kadının ailesine ve iş arkadaşlarına da göndermekle tehdit ettiğini, buna rağmen erkeğin kadına gönderdiği mesajlarda evliliği devam ettirmeyi istemesinin anlamsız olduğunu, kadının 2009 ve 2011 yıllarında iki kere boşanma davası açtığını ancak davaların reddedildiğini, erkeğin evliliğin başından beri kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, en son 03.09.2016 tarihinde kadın ablasından geldiğinde erkeğin "nereden geliyorsun, geldiğin adamın evine git, videodaki adamın evine git" dediğini ve darp ederek evden atmak istediğini, kadının telefonunda erkek tarafından gönderilen küfür ve hakaret içerikli konuşmaların da erkek tarafından silindiğini, kadın tarafından darp raporu alındığını ve uygunsuz görüntü iddialarına yönelik de şikayetçi olduğunu, buna ilişkin ceza davası açıldığını ve uzaklaştırma kararı verildiğini, erkeğin 06.09.2016 tarihinde müşterek evi eşyalarını alarak boşalttığını, erkeğin akşamları lokalde alkol alarak gece geç saatte eve geldiğini, kadının banka kartını da aldığını, kadının ailesine cephe aldığını, porno izlediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 162 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.500,00TL tedbir ve iştirak nafakalarına, kadın yararına 500.000,00TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında en son 2016 yaz tatilinde ... erkeğin ortak çocuğu alarak ailesinin yanına gittiği, davalı-davacı kadının ise ...'de çalışmaya devam ettiği, bu dönemde erkeğin internet ortamında kadına ait uygunsuz görüntüleri olduğunu tespit ederek kadın üzerinde baskı kurmaya çalıştığı, görüntüleri kadının aile bireylerine gönderdiği ve evden ayrılmasını istediği, sonra tarafların ...' de bir araya geldiğinde çıkan tartışmada erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve bu olaydan sonra tarafların ayrı yaşamaya başladığının anlaşılmış olduğu, erkeğin kadının evi ve çocuğu ihmal ettiği iddiasını dosya kapsamına göre ispatlayamadığı, Adli Tıp Kurumundan alınan rapor içeriğine göre de internet ortamındaki görüntülerin kadına ait olmadığının tespit edildiği, bu nedenle erkeğin bu yöndeki iddiasını da ispatlayamadığı, erkeğin iddialarını ispatlayamaması nedeni ile asıl davanın reddine karar vermek gerektiği, bununla birlikte Adli Tıp Kurumu raporu ile de tespit edildiği üzere görüntülerine davalı davacı kadına ait olmadığı ve görüntülerde yer alan kadının bir başkası olma ihtimalinin çok fazla olduğu tespit edildiği halde erkeğin buna yönelik ithamlarda bulunduğu ve görüntüleri bir kısım aile bireyleri ile paylaştığı sabit olduğundan erkeğin tespit edilen eylemleri değerlendirildiğinde kadının namus ve şerefine yönelik özel ağırlığı ve niteliği olan hareketler olduğu, kadın için onur kırıcı davranış niteliğinde olduğu değerlendirilerek kadının 4271 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine göre açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, ortak çocuğun yaşı itibariyle anneye muhtaç olması ve uzman raporu değerlendirilerek velâyetin anneye verilmesi gerektiği, çocuk yararına tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun yaşı ve ihtiyaçları göz önüne alınarak uygun bir iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, erkeğin tam kusurlu olması nedeni ile tazminat taleplerinin reddi gerektiği ve kadının namus ve şerefini ihlal edici onur kırıcı davranışlar dikkate alındığında kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile erkeğin açtığı asıl davanın reddine, kadının açtığı karşı davanın ise 4271 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine göre kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 700,00TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, davalı davacı kadın yararına 50.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. ... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin hatalı olduğunu, annenin hemşire olması nedeni ile nöbet usulü çalıştığını, çocuğa bakıcıların baktığını, erkeğin ise çalışma saatlerinin daha uygun olduğunu, uzman raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, aleyhe iştirak nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının hesapları boşaltmak suretiyle erkeği maddî zarara uğrattığını, bu durum göz önüne alınmadan kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Adli Tıp Kurumundan gelen raporda kadının kafa ve yüz yapısı üzerinden değerlendirme yapıldığını, kadının sol ayağındaki ameliyat izinden dolayı geçirdiği plastik cerrahi ameliyatı hususunun dikkate alınmadığı ve raporun sonuç kısmında yeterince açıklayıcı bilgiye de yer verilmediği gerekçeleri ile kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen iştirak nafakası ve manevi tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulü, boşanma, iştirak nafakası ve velâyet kararlarına bur itirazlarının olmadığı ancak hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu, erkeğin bir çok defa fiziksel şiddet uyguladığını, buna ilişkin ceza davalarının açıldığını, dava konusu görüntülerin erkek tarafından şantaj ve tehdit aracı olarak kullanıldığını belirterek kararın manevi tazminatın miktarı yönünden bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince tespit edilen kusurun yerinde olduğu, erkeğin davasının ve tazminat taleplerinin reddinin doğru olduğu, kadın lehine hükmedilen manevi tazminatın miktarının azaltılmasını ya da arttırılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı, alınan sosyal inceleme raporu ve dosya kapsamı itibariyle velâyetin anneye verilmesinin ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin hukuka uygun olduğu, iştirak nafakasının miktarının azaltılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. ... erkek vekili; karşı davanın haksız olduğunu, velâyetin anneye verilmesi kararının hatalı olduğunu, annenin hemşire olması nedeni ile nöbet usulü çalıştığını, çocuk ile ilgilenemediğini, erkeğin çalışma saatlerinin çocuk için daha uygun olduğunu, aleyhe iştirak nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin kusurunun bulunmadığını, kadının hesapları boşaltmak suretiyle erkeği maddî zarara uğrattığını, bu durum göz önüne alınmadan kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Adli Tıp Kurumundan gelen raporda kadının kafa ve yüz yapısı üzerinden değerlendirme yapıldığını, kadının sol ayağındaki ameliyat izinin dikkate alınmadığı ve raporun sonuç kısmında yeterince açıklayıcı bilgiye de yer verilmediği gerekçeleri ile karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, hükmedilen iştirak nafakası ve manevi tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili; hükmedilen manevi tazminatın miktarının düşük olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararından 3 yıl 4 ay sonra Bölge Adliye Mahkemesi kararının açıklandığını, bu süreçte yaşam koşullarının çok değiştiğini ve hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük kaldığını belirterek kararın manevi tazminatın miktarı yönünden bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarının yüksek olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 182 nci maddesi ile 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.... erkek vekilinin karşı davanın kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Tarafların diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.