"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2305 E., 2022/1562 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/228 E., 2019/937 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının evden kovduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 1.000,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 100.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava dilekçesindeki beyanların soyut olduğunu, davacının evi terk ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların davalının ailesi ile aynı binada ayrı dairelerde oturdukları, davacının ikinci evliliği olup önceki evliliğinden olan kızının da yanında kaldığı, gelişen süreçte oluşan anlaşmazlıklar ve maddî sorunlar nedeniyle taraflar arasında sürekli tartışmaların yaşandığı, davalının, bir tartışma sırasında davacıyı o tarihte 2-3 aylık olan çocuğu ile birlikte evden kovarak çöp konteynirin yanına bıraktığı, sonrasında davacının abisinin aldığı, aradan 3-4 ay geçtikten sonra davalı pişman olduğunu söylemesi üzerine taraflar barışıp bir araya geldikleri, yaklaşık aradan bir ay geçtikten sonra davalı, bir gece davacıyı yine evden kovduğu, abisine haber vermesi üzerine gelip kendisini aldığı, sonra davalı tekrar barışma girişiminde bulununca tekrar barışıp bir araya geldikleri, ancak bir süre sonra davalının özellikle yine maddî konularda sürekli tartışma çıkarmaya başladığı, davacının ise davalının ekonomik durumunun yetersiz olmasına rağmen başka bir eve taşınmakta ısrarcı davrandığı, tekrar başlayan tartışmalı ve huzursuz ortam devam ederken en son davacının büyük kızının, okul servis aracının ücreti ödenmediği için araca alınmamasına davalının ilgisiz kalması nedeniyle aralarında büyük bir tartışma yaşandığı, bunun üzerine davacının yine abisine haber vererek ertesi günde müşterek konuttan ayrıldığı, o tarihten beri tarafların ayrı yaşadıkları, davacının halen ailesinin yanında kaldığı, tekstilde çalıştığı, davalı da tekstilde çalıştığı, aynı zamanda işyerinin servisini çektiği, gelişen olayları bakıldığında tarafların barışıp biraraya gelmekle bu tarihten öncesindeki olaylardan dolayı birbirlerini affettiklerini veya hoşgörüyle karşıladıklarını, yeni bir sayfa açıp evlilik birliğini devam ettirmeye karar verdiklerini gösterdiğinden, affedilen veya en azından hoşgörüyle karşılanan olaylara dayanılarak da boşanma talebinin değerlendirilemeyeceği, davalının barışmadan sonraki süreçte de maddî konulardan sürekli tartışma çıkarması, empati kurarak ve evliliğin sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü, sabır, hayatı her yönüyle paylaşma gibi manevî dinamiklerine tutunarak sorunlarla birlikte başa çıkmak ve ortak paydalarda buluşmak için gerekli çabayı göstermemesi ve davacının da eşinin maddî durumuna rağmen çözüm odaklı hareket etmemesi, sorunlarla başa çıkamayınca müşterek konutu terk etmesi tarafların evliliklerinin sonunu getirdikleri, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup bu sonuca ulaşılmasında davalının, davacıya göre daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince
boşanmalarına, tarafların müşterek çocuğunun velâyetinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, aylık 500,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşme tarihine kadar devamına, aylık 750,00-TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10.000 TL maddî davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevî tazminat talebinin reddine, tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumu dikkate alındığında tedbir ve yoksulluk nafakasının koşulları oluşmadığından davacının bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı erkeğin kusurlarının ispatlandığını, buna göre iştirak nafakası miktarı ve maddî tazminat miktarının yetersiz olduğunu, yoksulluk nafakasının ve manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın yanlış olduğu gerekçeleri ile kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve maddî tazminatın reddi, manevî tazminatın ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusurunun bulunmadığını, davacı lehine hükmedilen maddî tazminatın haksız olduğunu, çocuk için hükmedilen nafaka miktarının yüksek olduğunu, müşterek çocuğun velâyetinin davalıya verilmesini, davanın reddine, karar verilmesi gerekçeleri ile tüm yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen maddî tazminatın miktarının az olduğu, diğer yönlerden hükmün usul ve esasa uygun olduğu gerekçesi ile davacının maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacı lehine 25.000 TL maddî tazminata, davacının diğer istinaf taleplerinin, davalının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili;davalının kusurlu bulunması ve davanın ve ferilerinin kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; tüm yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, iştirak nafakası ile maddî tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.