"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1032 E., 2023/1548 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Yatağan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/1 E., 2021/87 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2016 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, bağımsız konut temin etmediğini, iftira attığını birlik görevlerini ihmal ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlikte yaşamaktan kaçındığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap, karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeğe aykırı olduğunu, kadının, güven sarsıcı davranışta bulunduğunu iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, aksi kanaatte olunması durumunda ortak velâyete, erkek yararına 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, ortak çocuğun babasının kendisi olmayabileceği yönünde sözler söylediği, güven zedeleyici davranışlar sergilediği, bu durumun tüm dosya kapması ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun fiilen anne yanında yaşadığı, alınan sosyal inceleme raporu içeriği dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında her hafta pazar günü sabah saat 09.00’dan öğlen saat 13.00’e, Ramazan Bayramının ikinci günü sabah saat 09.00’dan öğlen saat 13.00’e, Kurban Bayramının ikinci günü sabah saat 09.00’dan öğlen saat 13.00’e kadar, ortak çocuğun öğrenim durumu süresince yarı yıl tatilinin ikinci haftasının başladığı pazartesi günü sabah saat 09.00’dan takip eden cumartesi günü saat 17.00’ye ve yaz tatilinin Temmuz ayının birinci günü sabah saat 09.00’dan 31 Temmuz günü saat 17.00’ye kadar ortak çocuğun okul durumuna engel olunmaması ve bu yoldaki giderlerin baba tarafından karşılanması koşulu ile babaya verilip onun yanında kalarak kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 300,00 TL iştirak nafakası, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 15.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının olmadığı, karşı davanın kabulü ile asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların kadın tarafından affedildiği, kadın tarafından süresinde dayanılmayan delillerin hükme esas alınamayacağı, kadın yararına tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin, erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, velâyet ve kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında ileri sürülmeyen vakıaların kadına kusur olarak yüklenmemesinin isabetli olduğu, erkek tarafından dayanılan vakıaların ise ispatlanamadığı, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde erkeğe yüklenen kusurlu davranışların ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, erkeğin kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadının zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri dikkate alındığında kadın yararına maddî ve manevî tazminat şartları oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, paranın alım gücü dikkate alındığında tazminatların miktarlarında herhangi bir isabetsizlik olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alındığında erkek yararına manevî tazminat şartları oluşmadığı, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam ya da ağır kusurlu olmadığı, düzenli ve sürekli gelirinin ve mal varlığının bulunmadığı, bu nedenle boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinin isabetli olduğu, ekonomik göstergeler, paranın satın alma gücü ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının ise isabetli olduğu, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin ise dosya kapsamına uyun olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, velâyet ve kişisel ilişki yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, erkeğin davasının kabulü için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, af olgusunun ispatlanıp ispatlanmadığı, hükme esas alınan delillere kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasına usulüne uygun olarak dayanılıp dayanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesi, 141 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medei Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 324 üncü maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci maddesi, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.