"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 12. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/845 E., 2019/402 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, evlâtlar arasında ayrım yaptığını, müvekkilinin eşinden saygı ve sevgi görmediğini, kadının çocuklara karşı psikolojik ve yer yer fiziksel şiddet uyguladığını, günde iki paket sigara içtiğini, maddî olarak özgür olabilmek için çocukları yalnız bırakarak ve müvekkilinin rızası olmadan evlere temizliğe gittiğini, eşler arasındaki mahrem ilişkinin de son iki yıldır bitme noktasına geldiğini, son beş aydır da tamamen bittiğini, ayrı odalarda uyuduklarını ve aynı evin içinde ayrı hayatlar yaşadıklarını, çocukları ile iletişimini engellediğini, çocukları olumsuz ortamın içine çekmeye çalıştığını, akraba ilişkilerini engellediğini, toplum içi etkinliklerde yalnız bıraktığını, erkeğin iş yerine gelerek iş çevremde aile sorunlarını konuşarak erkeğin itibarını zedelediğini, erkeğin ekonomik olarak zor durumda kaldığını, tartışmalarda suç duyurusunda bulunarak erkeğin güvenini sarstığını, kadının ağır kusurlu davranışları sebebiyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, kadının müvekkiline seni rezil ederim, süründürürüm dediğini, 02.02.2017 tarihinde taraflar arasında yine bir tartışma yaşandığını, müvekkilinin kadına bu evliliği yürütemeyeceğini ifade ettiğini, kadının da kendini ve oğlunu tehdit ettiği iddiası sebebiyle erkek hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilinin devamlı olarak fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddete maruz kaldığını belirterek erkeğin haksız ve temelsiz davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için toplam aylık 2.000,00 TL, müvekkili için aylık 1.000,000 TL nafaka ile 50.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının çalışkan bir yapıya sahip olduğu, hem eşi hem de çocukları ile ilgilenip dükkanda çalışmaya gittiği, erkeğin kadına dükkanda herkesin içinde hakaret ettiği bağırdığı, ayrılık sürecinde evine başka başka bayanlar aldığı, sadakatsiz davrandığı evde devamlı kavga ortamı olduğu ve kavga sırasında hakaretin yanı sıra asacağım, keseceğim gibi tehdit vari konuşmalarda bulunduğu, anneniz o.. yapıyor gibi yakışıksız söylemlerinin bulunduğu, ayrılık sürecinde maddî destekte bulunmadığı, kadının geçinebilmek için merdiven temizliklerine gittiği, erkeğin evden çıkması için baskı uyguladığı, ekonomik anlamda ailesini zora soktuğu, ihtiyaçlarını karşılamadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına ortak çocukların her biri için dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 700,00 TL den toplam 2.100,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakasına, boşanma sonrasında yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir ve devamında yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin tam kusurlu olduğuna ilişkin tespitin doğru olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kusurlu olanın kadın olduğunu, müvekkile izafe edilen vakıaların somut delillerle ispatlanamadığını, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkili ile hiç ilgilenmediğini, aralarındaki anlaşmazlıkları abartarak komşularına, esnaf komşularına anlatarak müvekkilinin itibarını zedelediğini, bu nedenle müvekkilinin işlerinin azaldığını ve işyerini kapatmak zorunda kaldığını, şu an işsiz olduğunu, buna rağmen nafaka kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını belirterek kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü, ortak çocukların velâyeti, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın reddi kararına itirazları bulunmadığını, ancak erkeğin tam kusurlu olması ve ekonomik durumu karşısında hükmedilen maddî ve manevî tazminat ve nafaka miktarlarının çok az olduğunu, Mahkemece talep ettikleri tazminat ve nafaka miktarlarının dikkate alınmadığını, bu şartlarda boşanmayı da kabul etmediklerini belirterek kusur belirlemesi, boşanma, maddî ve manevî tazminat ile tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin başkalarının yanında kadına bağırıp çağırdığı, hakaret ettiği, ayrıca çocuklarının yanında azarladığı sus, kapat çeneni ben seni dinlemek istemiyorum dediği, asacağım, keseceğim diyerek tehdit ettiği, artık sizi bu evde istemiyorum, gidin, sizin anneniz orospuluk yapıyor dediği, ortak evden çıkmaları için ailesine baskı yaptığı, bu suretle erkeğin kadına psikolojik şiddet uyguladığı, erkeğin kız kardeşinin tarafların evlerine yakın bir yere taşındığında, erkeğin kardeşinde kalmaya, eve gece yarıları gelmeye başladığı, ayrıca evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığı bu nedenle kadının temizlik işlerine gittiği, böylelikle erkeğin evlilik birliğindeki yükümlülüklerine yerine getirmediği, kadına ekonomik şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının da eve geldiğinde aç mısın tok musun diye sormadığı, erkek ile ilgilenmediği, böylece evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, tarafların ortak çocuklarının anne yanında kalması nedeniyle alıştığı ortam ve duruşmada annede kalmak istediklerine ilişkin beyanları değerlendirildiğinde çocukların üstün yararı gereği velâyetinin anneye verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, ortak çocuk 18.03.2004 doğumlu Yusuf Ömer'in 18.04.2022 tarihinde ergin olduğu, ergin olduğu tarih itibariyle velâyet hakkının kendiliğinden kalkacağı, kadın vekilinin karşı dava dilekçesinde, ortak çocuklar için toplam aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmesine rağmen, İlk Derece Mahkemesince ortak çocuklar için istenen tedbir nafakası miktarı açıklattırılmadan talep aşılarak, her bir çocuk için aylık ayrı ayrı 700,00 TL'den toplam 2.100,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, ayrıca ortak çocuk Yusuf Ömer'in 18.04.2022 tarihinde ergin olduğu, ergin olduğu tarih itibariyle tedbir nafakası kendiliğinden kalkacağı, iştirak nafakasının da konusuz kaldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kadının talep miktarı, ortak çocukların ihtiyaçları karşısında tedbir nafakası ve iştirak nafakası miktarlarının fazla olduğu, kadın vekilinin karşı dava dilekçesinde kadın lehine yoksulluk nafakası talebinde bulunmamasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı, ancak tazminat miktarlarının hakkaniyet gereğince az olduğu gerekçesi ile erkeğin kusur belirlemesi, asıl davanın reddi, yoksulluk nafakası, tedbir ve iştirak nafakasına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulü, kadının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatların miktarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar 21.04.2005 doğumlu ...ile 11.11.2006 doğumlu... lehine tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, nafakaların boşanma kararı kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, ortak çocuk 18.03.2004 doğumlu Yusuf Ömer lehine tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihinden geçerli olmak ve ergin olduğu 18.03.2022 tarihine kadar devam etmek üzere aylık 650,00 TL tedbir nafakası ile iştirak nafakası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinde bulunmadığından yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; müvekkilin ağır kadının az kusurlu olduğunun tespitinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kusurlu kadın lehine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince ortak çocukların nafaka tutarları bir miktar düşürülmüşse de halen müvekkilin ödeyebileceği tutarın çok üzerinde ve hakkaniyete aykırı seviyede olduğunu, yine kusurlu kadının nafaka tutarında hiçbir indirim yapılmadığını belirterek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, tedbir nafakaları ile iştirak nafakalarının miktarları ile kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; eve geç gelen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan ve bu yükümlülüğünü aynı binadaki şahıs ile ihlal eden erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına izafe edilen kusuru kabullenmenin mümkün olmadığını, müvekkilime kusur izafe edilmesini ve asıl davanın kabülüne karar vermesini kabul etmediklerini, kusura ilişkin bir tespit yapılmadan yeterli gerekçeden yoksun ve denetime elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarının da yetersiz olduğu gibi iştirak ve tedbir nafakalarının da oldukça düşük tespit edildiğini belirterek kararı kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası ve yargılama giderleri ile ortak çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları ile kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan karşılıklı boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, tedbir ve iştirak nafakaları, tazminatlar ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları,169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle 21.04.2005 doğumlu ortak çocuk Muhammed Mustafa'nın temyiz inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafda belirtildiği üzere kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarları yönlerinden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Şaban'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Emine'ye geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.