Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9521 E. 2024/6140 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka miktarlarının hukuka uygunluğu hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı-davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/588 E., 2023/1762 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Gaziantep 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/618 E., 2022/972 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruları kabulü ile kararın, kesinleşen kısımlar hariç olmak üzere, kaldırılmasına ve dosyanın eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve boşanmanın fer'îleri yönünden hüküm kurulmuştur.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kaprisli ve baskıcı biri olduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını, sık sık evi terk ederek ailesinin yanında kaldığını, eve her geldiğinde de müvekkiline hakaretler ettiğini, müvekkilini aşağıladığını, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, faturaları ödemediğini, evin kirasının da ödenmemesi nedeniyle ev sahibinin müvekkili evden attığını, ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, ortak çocuğun hasta olduğunu bilmesine rağmen çocuk ile ilgilenmediği, hastalığına aldırış etmediğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuk lehine aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminata 50.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkek hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının sebepsiz yere huzursuzluk çıkardığını, sürekli olarak sözlü kavgalara sebebiyet verdiğini, müvekkiline bu kavgalar sırasında fiziksel olarak saldırdığını, daha önce de boşanma davası açtıklarını ancak müvekkilinin evliliklerini kurtarma ve yeniden şans vermek istemesi üzerine ilgili boşanma dosyasından feragat ettiklerini, feragatten sonra davalı kadının hal ve hareketlerinde değişiklik olmadığını, kadının, müvekkiline, müvekkilinin anne ve babasına saygısının kalmadığını, müvekkilinin annesine ağır hakaretler ettiğini, evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evin temizliği ve yemek yapımıyla ilgilenmediğini, müvekkilinin evlenirken taksitle aldığı ve hala taksitini ödediği eşyaları müvekkilinden habersiz davalının letgo uygulaması üzerinden sattığını ve ortak konutu boşalttığını iddia ederek; kadının davasının reddini istemiş, birleşen davanın kabulü ile; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 25.05.2021 tarih, 2020/182 Esas, 2021/365 Karar sayılı kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların her ikisinin de evlilik birliğinin yüklediği sorumluluklardan kendi üzerine düşeni taşımadığı ve her hangi bir gayret içerisinde de olmadığı, kadın eşin ileri sürdüğü vakıaların büyük kısmını ispat ettiği, buna karşılık erkek eşin dava dilekçesindeki vakıaların büyük çoğunluğunu ispat edemediği, vakıaların bir kısmının dinlenen tanık beyanları ile sübut bulmadığının anlaşıldığı vakıaların diğer bir kısmı bakımından ise tanıkların görgüye dayalı şahitliği olmadığı kanaatine varıldığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde, kadın eşin az kusurlu olduğu erkek eşin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile; birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kararda belirtilen zamanlarda kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın eşin çalışmaya engel bir halinin bulunmaması sebebiyle tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 21.000,00 TL maddî ve 27.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddin karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde kadın vekili tarafından tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi yönlerinden erkek vekili ise; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafaka ve reddedilen boşanma davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 02.10.2023 tarih ve 2020/182 Esas - 2021/365 Karar sayılı kararı ile; Mahkeme kararında kusur tespit edilirken; erkeğin, kadının bazı kusurlu davranışlarını ispat ettiği şeklinde gerekçe yazıldığı, kadının kusurlu davranışlarına yer verilmediği, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadın az, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş ancak kusur irdelemesinin yapılmadığı yine erkek eşin davasında 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin ikinci fıkrası şartlarının bulunup bulunmadığının tartışılmadığı, gerekçe kısmında kadın eşin hafif kusurlu olduğu kabul edilip erkek eşin davasının reddine karar verilmesinin gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yarattığını, kadın eşin tedbir ve yoksulluk nafakası şartlarının bulunup bulunmadığı tartışılmadan talebin yanlış gerekçe ile reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle; kusur olasılıkları çerçevesinde davacı-davalı kadının ''az kusura'' esas eylemlerinin ne olduğunu denetime açık şekilde yazmak, bu kapsamda davalı-davacı erkeğin davası yönünden 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin ikinci fıkrası şartlarının bulunup bulunmadığı değerlendirmek ve gerekçeye uygun hüküm fıkrası oluşturmak için tarafların istinaf başvurularının kabulü ile; dosyanın esası ve tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin kararının (taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşen boşanma hükmü hariç) kaldırılmasına, eksiklikler dikkate alınmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin ilk kararına karşı boşanma hükmü yönünden istinafa başvurulmadığından boşanma hükmünün kesinleştiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek eşin kadına hakaret ettiği evine bakmadığı, evin kirasını ve faturalarını ödemediği, evin, çocuğun ve davacının ihtiyaçlarını karşılamadığı, evi bırakarak sık sık ailesini evine gidip orada kaldığı ve en son evi terk edip gittikten sonra bir daha eve dönmediği, davalının annesinin etkisinde kalarak evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği kadının ise erkeğe hakaret ettiği evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının hafif erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesiyle;asıl dava yönünden çocuk için aylık 400,00 TL tedbir 600,00 TL iştirak, kadın için aylık 700,00 TL tedbir 21.000,00 TL toplu yoksulluk nafakasına kadın lehine 21.000,00 TL maddî, 27.000,00 TL manevî tazminata birleşen dava yönünden boşanma hükmü kesinleştiğinden boşanma hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminatlar ile nafakaların miktarının az olduğu, toplu olarak yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin yanlış olduğunu ve birleşen davada yargılama giderleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek kusur belirlemesi, kabul ve reddedilen tazminatlar, yoksulluk nafakasının kabulü, iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, erkek hakkında tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, yoksulluk nafakasının kabulü ve iştirak nafakasının miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 176 ıncı, 182 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.