Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9538 E. 2024/6060 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasının kabulü ve kusur belirlemesinin hukuka uygun olup olmadığı ile velayet düzenlemesinin çocuğun yararına olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğe yüklenen kusurların ispatlanamaması ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkeğe ait bir kusurun kanıtlanamaması nedeniyle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı görülerek, ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1860 E., 2023/2531 K.

KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/194 E., 2023/325 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına karşı ilgisiz olduğunu, eşi ile sohbet etmek ya da dolaşmak yerine gece yarılarına kadar bilgisayar oyunu oynadığını, tarafların 1 buçuk yıldır karı koca hayatı yaşamamakta olduğunu, asosyal olduğunu hiçbir sorumluluk almadığını, ailesini ve kararlarını eşinden üstün tuttuğunu belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuk yararına 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, davacı kadın yararına ise 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, ziynet eşyalarının davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; Kadının 2018 yılı Kasım ayında hiçbir haklı sebep olmaksızın çocuğu da alıp müşterek konuttan ayrılarak ailesinin aynına gittiğini, davacının en küçük bir sıkıntının üstesinden gelemeyip gitmeyi, müşterek konutu terk etmeyi tercih ettiğini ileri sürerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin düğün, cemiyet gibi ortamlara fazla katılmadığı, eşini bu tür etkinliklere tek başına göndererek yalnız bıraktığı, buna karşılık, mizaç ve yapı farklılıkları olduğu dosya kapsamından anlaşılan tarafların evlilikleri sürecinde, mutsuzluğunu ve uyumsuzluklarını çeşitli ortamlarda ifade eden davacı kadının, tanık anlatımları çerçevesinde kabul edilebilir mazur bir neden olmaksızın evden ayrılmış olması nedeniyle kusurlu olduğu, bu davranışın evlilik yükümlülüklerine aykırı bir davranış olarak kabul edilmesi gerektiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, tarafların fiili ayrılıkları döneminde çocuğun annesinin yanında kalması, sosyal inceleme raporunda annenin ihmaline ya da velâyeti üstlenmesine dair engel herhangi bir duruma rastlanmadığı gerekçesiyle ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine, koşulları oluşmadığından kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının ise kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının tüm yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine, ziynet alacağı yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin birlik görevlerini yerine getiren, aile sorumluluğunu üstlenebilen bilinçte bir kimse olduğunu, erkeğe atfedilen tek kusurun düğün cemiyet gibi ortamlara fazla katılmamak olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tanık Ceyhun'un erkeğin katılmadığı düğüne ilişkin beyanının ortak çocuk henüz 1 yaşında bile olmadığı bir zamana ait olduğunu, çocuğun bakılması gerektiği gerekçesiyle erkeğin düğüne katılmadığını, kadının en yakın arkadaşının düğününe erkeğin katıldığını, bu konudaki tanık ifadesinin çelişkili olduğunu, şehir dışı ve soğuk havalardaki düğünlere bazı gerekçelerle erkeğin iştirak etmemesinin olağan olduğunu, erkeğin ideal bir eş ve baba olduğunu, kadının can sıkıntısını dindirememesi nedeniyle boşanma davası açtığını, kadının iddiaları ispatlayamadığını, kadının sinirli ve agresif yapıda olduğunu, öfke kontrolü olmadığını, sosyal inceleme raporunda baba ile çocuk arasında güzel bir bağın olduğunun tespit edildiği, velâyetin babaya verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi ve velâyet düzenlemesi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının boşanma davasının kabulünün tarafların kusur durumlarına göre doğru olup olmadığı ile ortak çocuğun velâyet düzenlemesinin ortak çocuğun yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 323 üncü, 324 üncü ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması yanında davalının az da olsa kusurunun varlığının ispatlanması gerekir.

Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davacı kadına " mutsuzluğunu ve uyumsuzluklarını çeşitli ortamlarda ifade eden davacı kadının tanık anlatımları çerçevesinde kabul edilebilir mazur bir neden olmaksızın evden ayrıldığı" kusuru yüklenmiş ise de; somut olayda davalı erkek tarafından terk hukuki nedenine dayalı olarak açılan bir dava bulunmamaktadır. Bu sebeple kadına bu davranışın kusur olarak yüklenmesi doğru değil ise de kusur belirlemesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararı davacı kadın tarafından istinaf edilmediğinden kadına yüklenilen bu kusur nedeniyle kararın eleştirilmesiyle yetinilmiştir. Öte yandan İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğe "düğün, cemiyet gibi ortamlara fazla katılmadığı, eşini bu tür etkinliklere tek başına göndererek yalnız bıraktığı" kusurları yüklenilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı kadının tanık beyanlarının bir kısmı sebep ve saiki açıklanmayan soyut beyanlardan ibaret olup, bazı tanık beyanları ise eskiye dayalı olaylara ilişkin olup bu olaylardan sonra evlilik devam etmiştir. Bu davranışların erkeğe kusur olarak yüklenmesi mümkün bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğe ait bir kusurun varlığı kanıtlanamamıştır. O halde, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davanın kabulü ve kusur belirlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.