Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9692 E. 2024/6711 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların boşanma nedenleri, kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin yanı sıra hükmedilen vekalet ücretinin miktarının doğru olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesince hükmedilen vekalet ücretinin, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne uygun olmadığı gözetilerek, vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrası düzeltilerek karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1441 E., 2023/2588 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bucak 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/404 E., 2021/536 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesi ile özetle; anlaşmazlıklarının temelinde erkeğin daha önceki evliliğinden olan çocukları ile ve kendi akrabaları ile ilişki kurmasına veya mevcut ilişkisini devam ettirmesine kadının şiddetle karşı çıkması olduğunu, kadının maddî konularda kavga çıkardığını, aile ekonomisini ve ortak çocuk ...'un eğitim ve geleceği için gerekli ekonomik şartları düşünmeksizin şahsi menfaatlerini ve harcamalarını ön planda tuttuğunu, kadının son zamanlarda evin temizliği, yemek ve çamaşır gibi ev işleriyle ilgili üzerine düşen yükümlülükleri kasten yerine getirmediğini, erkeğin ortak çocuk için yaklaşık 16 yıldır zoraki olarak evlilik birliğini devam ettirdiğini ancak bu birlikteliğin erkek açısından çekilmez hale geldiğini, en son yaşanan kavgadan sonra da davalı tarafın evlilik birliğini fiilen bitirdiğini, erkeğe ve ortak çocuğa haber vermeksizin ortak konutu terk ettiğini ve başka bir erkek şahısla beraber yaşamaya başladığını, erkeğin şuan ortak çocuk ile beraber ikamet ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili 15.01.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle özetle; kadının zina davranışlarının zina olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca, bu talebin kabul görmemesi halinde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davacı-birleşen davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesi ile; kadının ortak konutu terk ederek başka bir erkek şahıs ile beraber yaşamaya başladığını, kadının birleşen dava dilekçesinde bahsettiği fotoğrafların aile ortamında çekilmiş fotoğraflar olduğunu ve 4-5 yıl öncesine ait olduğunu, kadının da bu durumdan haberdar olması nedeniyle güven sarsıcı bir durumun olmadığını, kadının 2020 yılının Ağustos ayında erkeğe ve ortak çocuğa haber vermeksizin ortak konutu terk ettiği ve başka bir erkek şahısla beraber yaşamaya başladığını ileri sürerek tarafların önce zina nedeniyle, bu kabul görmez ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, kadının feri taleplerinin reddine, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminatın kadından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Usulüne uygun tebligata rağmen davalı-davacı kadın davaya süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

2.Davalı-birleşen davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, evlilik birlikletiği içinde birçok kez sadakat yükümlülüğünü ihlal edici davranışlar sergilediğini, bir çok kez başka kadınlar ile arkadaşlıktan öte samimi birliktelikleri olduğunu, gece geç saatlerde uzun uzun telefonla konuştuğunu, ayrıca bu süreçte sosyal medya hesaplarından farklı kadınlar ile yazıştığını gördüğünü, evlilik birlikteliği içerisinde sık sık evi terk ettiğini, yaşanan bu durumlara kadının karşı çıkması durumunda erkeğin kadına karşı hakaret, küfür ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının bu hususta şikayetçi olduğun ve Bucak Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/887 Esas ve 2015/107 Karar sayılı ilamı ile ceza aldığını, erkeğin kadına karşı ekonomik şiddet uyguladığını ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren boşanma hükmü kesinleşinceye kadar geçerli olmak üzere 1.000,00 TL tedbir nafakasına, boşanma kesinleştikten sonra 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat olmak üzere toplam 200.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı kadının ortak konutu, başka bir erkek ile yaşamak üzere birden fazla kez terk ettiği, güven sarsıcı hareketlerle sadakat yükümlülüğünü ihlal etmiş olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin zinaya dayalı davasının kadının başka bir erkekle karı-koca gibi birlikte yaşadığı ve zina yaptığı hususu ispat edilemediği gerekçesiyle reddine, erkeğe atfedilebilecek bir kusurun olmadığı ve kadının boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının birleşen davasının reddine, tarafların ayrı yaşadıkları sürece çocuğun baba yanında kaldığı, velâyetinin babaya verilmesini istediği, çocuğun baba yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimlerine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı, taraf beyanları, tanık anlatımları, idrak çağındaki çocuğun görüşleri dikkate alınarak velâyetinin babaya verilmesine, anne ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra ise aynı miktar üzerinden iştirak nafakasının kadından alınıp erkeğe verilmesine, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasının erkekten tahsiline, erkek yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 3.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin ise reddine karar verilerek asıl davanın kabulü ve birleşen davanın reddi yönünden ayrı ayrı erkek yararına 5.100,00'er TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının reddedilen zina davası ve manevî tazminatın miktarı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası, erkek yararına hükmedilen vekâlet ücreti, iştirak nafakası, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat, kadının reddedilen boşanma davası yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı kadının, jandarma karakolunda verdiği 25.08.2020 tarihli ifadesinde, eşi ile yaşadığı sorunlardan dolayı kendi rızası ile M.K. isimli şahsın yanına kaçtığını ikrar ettiği, kadının bu eyleminin zina niteliğinde olduğu, mahkemece erkeğin zina davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, zina davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur derecelerine nazaran erkek yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu, kadının çalışmadığı ve gelirinin bulunmadığı gözetilmeksizin velâyeti babada bulunan ortak çocuğu iştirak nafakası ödemesine dair kararın isabetli olmadığı, gerekçesiyle erkeğin reddedilen zina davası ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf itirazları ile kadının ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, erkeğin zinaya dayalı olarak açtığı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek yararına 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin ortak çocuk için talep ettiği tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının sadece jandarma karakolunda verdiği ifadeye dayanarak erkeğin zina hukuki nedenine dayalı davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadının bir başka kişi ile kaçtığı düşünülse bile bu davranışın güven sarsıcı davranış olarak kabul edilmesi gerektiğini, kadının bir başka erkek ile cinsel ilişkide bulunduğuna dair dosyada delil olmadığını, kadının yevmiye usulü ile çalıştığını, para kazanma amacıyla evden ayrılıp tekrar geri dönme iradesinin olduğunu, Ordu'ya para kazanma maksadıyla gittiğini, Ordu'ya bir defa gittiğini ve 10 gün durduğunu, kadının jandarmada verdiği ifadesinin erkek tarafından kıymetinin anlaşılacağı temennisine dayandığını, kadının Ordu'ya kız arkadaşının yanına gittiğini, M.K. İsimli kişinin ise iş bulma konusunda kadına yardımcı olan şahıs olduğunu, kadının sonrasında Bucak'ta ev tutma sebebinin de ortak çocuğu daha sık görme nedeniyle olduğunu, ortak çocuğun babasının etkisi altında ifade verdiğini, manevî tazminat miktarının fahiş olduğunu, erkeğin davasını ispatlayamadığını, erkeğin başka kadınlarla görüşerek sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının dosyaya sunulan fotoğraflar ve tanık beyanları ile ispatlandığını, sık sık evi terk ettiğini, kadının bu fotoğrafları görmesine rağmen erkek ile yaşamasının nedeninin ortak çocuğun hatırı olduğunu, erkeğin kadına ekonomik şiddet uyguladığını, erkeğin kadına hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, şiddet nedeniyle erkeğin ceza aldığını, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceğini, 23.12.2021 tarihli celsede tanıkları dinletme talebi olmasına rağmen bu talebin reddedildiğini, erkek yararına 2021 tarihindeki vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken 2022 tarihli vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek erkeğin kabul edilen davası, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen manevî tazminat ile miktarı, kendi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile erkek yararına hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin zinaya dayalı davasının kabulüne ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının tanıklarının dinlenmemesi ve davasının reddine karar verilmesinin isabet olup olmadığı, tarafların kusur durumlarına göre kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olup olmadığı, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile erkek yararına hükmedilen vekâlet ücretinin karar tarihindeki güncel vekâlet ücreti olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) ilgili maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince erkeğin asıl davasının kabulü ve kadının birleşen davasının reddi yönünden kadın aleyhine ayrı ayrı 5.100,00'er TL vekâlet ücretine hükmedilmişse de, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 2021 yılında yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Asliye Hukuk Mahkemelerinde vekil aracılığıyla takip edilen işler yönünden ön görülen vekâlet ücreti 4.080,00 TL'dir. O halde Mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin kabul edilen asıl davası ile kadının reddedilen birleşen davası uyarınca tarifede yer alan miktardan daha fazla vekâlet ücretine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı-davacı kadın vekilinin alehine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin bu yöne ilişkin esastan ret kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının asıl ve birleşen dava yönünden vekâlet ücretine ilişkin fıkralarının hükümden tamamen çıkarılmasına, yerine "Asıl davaya ilişkin olarak davacı/birleşen dosya davalısı yargılama kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin, davalı/birleşen dosya davacısı ...'tan tahsiliyle, davacı/birleşen dosya davalısına ödenmesine" ve "Birleşen davaya ilişkin olarak; davacı/birleşen dosya davalısı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin, davalı/birleşen dosya davacısı ...'tan tahsiliyle, davacı/birleşen dosya davalısına ödenmesine" ibarelerinin eklenmesiyle kararın DÜZELTİLEREK, davalı- davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının ise yerinde görülmemesi sebebiyle reddiyle temyiz edilen hükmün ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.