"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/342 E., 2023/1442 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/508 E., 2021/61 K.
Taraflar arasındaki bağımsız tedbir nafakası ve karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tedbir nafakası davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının boşanma davasının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evin ve çocukların geçimini karşılamadığını belirterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir, müvekkili için aylık 1000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin fiilen çalışmasına ve kazanç elde etmesine rağmen ailesine gelirini yansıtmadığını, evin geçimini ve çocukların okul masraflarını karşılamadığını, erkeğin içine kapanık ailesiyle hiçbir paylaşımda bulunmayan birisi olduğunu, çocuklarla da ilişki kuramadığını, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, tarafların arasında cinsel birlikteliğin de bulunmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye tevdiine, çocuklar için aylık 400,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 1.300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî tazminat, 8.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının şimdilik 500,00 TL bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3.Davacı-davalı kadın vekili karşı boşanma davasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkilini aldattığını beyan ederek süresinde açılmamış karşı davanın reddini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkek (asıl) tedbir nafakası davasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı boşanma dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, agresif bir kişiliği olduğunu, her daim hakaret ettiğini, cinsel ilişkiden kaçındığını, Eylül ayında müvekkilinin eşyalarını kapının önüne koyarak eve girmesini istemediğini belirterek tarafların boşanmalarına, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğu veya eski olaylara ilişkin olduğu, erkek tanıklarına göre de kadının agresif tavırlarının çocuklara karşı da tavırlarının sert olduğu, erkeğin ailesinin sürekli kadına destek olduğu, erkeğin işleri bozulduktan sonra huzursuzlukların başladığı, tarafların erkeğin ailesinin yanında yaşadıkları üç yıl boyunca kadının erkeğe hiçbir şekilde hizmet etmediği, ilgilenmediği, kadınlık yapmadığı, sürekli "gerizekalı" şeklinde hakaret ettiği, erkeği evden kovduğu, erkeğin bir hafta tırda yattığı, evden kovduktan sonra erkeğin kardeşini arayarak kirayı ödemesini istediği, tarafların yaklaşık iki yıldır birlikte yatmadığı, hatta el ele tutuşmadıkları, kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadının birleşen davasının reddine, erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın tam kusurlu bulunduğundan tedbir nafakasının kısa karar tarihi itibariyle kaldırılmasına, velâyetin anneye tevdiine, aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, eşit kusurlu olduklarından erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, tedbir nafakası davasının boşanma davasının fer'isi olup birleşen ve karşı davanın içinde eridiğinden karar verilmesine yer olmadığına, 25 adet 22 ayar 180 gram altın bileziğin aynen, mümkün değil ise ziynetlerin karşılığı olarak 36.370,50 TL'nin 35.870,50 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile erkekten tahsiline, asıl dava, birleşen dava ve karşı dava yönünden erkek yararına ayrı ayrı maktu vekâlet ücretine, ziynet alacağı davası yönünden kadın yararına vekâlet ücretine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın süresinde açılmadığını belirterek erkeğin boşanma davasının kabulü, kadının davasının reddi ve ferileri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmaya neden olan olaylarda, kira ve faturaları ödemeyen, ortak çocukların giderlerine katılmayan davalı-davacı erkeğin az, agresif davranan, cinsel münasebetten kaçınan, davalı-davacıya sürekli olarak "geri zekalı" diyerek hakaret eden, davalı-davacıyı evden kovan, davalı-davacıyı evden kovduktan sonra davalı-davacının kardeşini arayarak kirayı ödemesini isteyen davacı-davalı kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-davalının "kusur tespitine ve birleşen davanın reddine, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerine ilişkin" istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, bunun sonucu olarak davacı-davalı kadın lehine harç, yargılama gideri ve avukatlık ücretine, davacı-davalının yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının miktarı hakkaniyete uygun ise de, tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı-davalı kadının "tedbir nafakasına" ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, davacı-davalının tedbir nafakasının boşanma hükmü kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili özetle; istinaf sebeplerini tekrarla erkeğin davasının kabulü, kusur, reddedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının icra edilebilir kabiliyeti bulunmadığını, erkek tarafından açılan davalar hakkında onama ya da kaldırma kararı verilmediğini, ilk derece mahkemesince erkek lehine üç ayrı vekâlet ücreti takdir edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususa ilişkin bir karar verilmediğini belirterek kadının boşanma davasının kabulü, kusur, kadının kabul edilen tedbir nafakası ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin ve kadının davasının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, Ankara, İkinci Baskı, 2021, s.890-892)
3.Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddî olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
4.Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
5.Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
6.Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
7.Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi kararı karşı davacı-davalı kadın tarafından "erkeğin boşanma davasının kabulü, kendi boşanma davasının reddi ve feri talepler" yönünden istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde ise; davacı-davalı kadının birleşen kendi boşanma davasının reddi, kusur tespiti, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminatlar ile tedbir nafakasına yönelik istinaf başvurusu kabul edilerek İlk Derece Mahkemesinin ilgili kısımlarının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm tesisine karar verilmiştir. Diğer yandan, gerekçe kısmında erkeğin davasının kabulünün doğru olduğu belirtilmesine karşılık hüküm fıkrasında bu yöne ilişkin istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamıştır. 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca 6100 sayılı Kanun'un 359 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı-davalı kadının, "erkeğin davasına yönelik" istinaf başvurusu hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılarak bu yöndeki istinaf talebinin incelenmemesi hatalı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...