Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9878 E. 2024/5948 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1182 E., 2023/1350 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Polatlı Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/516 E., 2022/475 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; dava anlaşmalı boşanma istemiyle açılmışken, davacı-davalı vekili çekişmeli boşanmaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; tarafların 23.08.2005 tarihinde evlendiklerini, erkeğin kendisinden kaynaklı cinsel sorunları sebebiyle müvekkilini suçladığını, ilerleyen süreçte cinsel problemini kabullenmek durumunda kalan erkeğin tedaviyi kabul ettiğini, cinsel sorunlarının getirdiği yetersizlik hissi ile cinsel artırıcı ilaçlar kullanıp müvekkiline cinsel ve psikolojik şiddet uyguladığını, açık şekilde porno izlediğini, ilgisiz ve sorumsuz olduğunu, bitmeyen borçları olduğunu, müvekkilini arkadaşlarından borç almaya zorladığını, ödemediği borçlarla müvekkilini baş başa bıraktığını, müvekkilinin parasını elinden aldığını, davalı-davacı babasından müvekkiline sürekli şekilde gelen cinsel içerikli mesajlardan birini okuyan ortak çocuklarının babasıyla yalnız kalmak istemediğini, ayrıca düşüncesini dile getiren müvekkilini tehdit ettiğini, kızının hastalığıyla ilgilenmediğini belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için 1.250,00 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili için 1.000 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 23.08.2005 tarihinde evlendiklerini, 2006 doğumlu bir çocuklarının olduğunu, kadının evin geçimine bir katkısı olmadığını, soğuk davrandığını, yatağını ayırdığını, sevmediğini söylediğini, sık sık boşanma isteğini dile getirdiğini, hakaret ettiğini, başına buyruk hareket ettiğini, aşağıladığını, ben özgürüm dediğini, güven sarsıcı ve sadakatsiz davranışlarının olduğunu, yalan söylemeyi alışkanlık haline getirdiğini, rencide edici sözler söylediğini, küstüğünü, kadınlık vazifelerini yerine getirmediğini, en son Isparta'ya giderek kardeşiyle yaşamaya başladığını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için 750,00 TL iştirak nafakasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hastane kayıtlarından davalı-davacı erkeğin cinsel ilişki sırasında ereksiyon zorluğu yaşadığı, bu durumun tarafların cinsel hayatına olumsuz yansıdığı, davalı-davacı erkeğin borçlarının olduğu, evliliğin başından itibaren borçlarının bitmediği, borçları olduğunu söyleyerek davacı-davalıya para bırakmadığı, ancak borcun içeriğini de açıklamadığı, borcu olduğunu söyleyerek davacı-davalı kadından devamlı para istediği, ortak çocuğun babasıyla fazla zaman geçirmek istemediği, davalı-davacı erkeğin müşterek evdeyken ortak çocuğu ürkütecek davranışlarda bulunduğu için çocuğun evde babasıyla yalnız kalmak istemediği, genellikle annesinin iş yerine gelerek annesinin işten çıkışını beklediği, davalı-davacı erkeğin ortak evin geçim ve giderleriyle ilgilenmediği, davacı-davalı kadının ise gece geç vakitlerde ... ve ... isimli erkek arkadaşları ile birlikte restoranta gittiği, restoranta gittiği erkek şahıslarla samimi olduğu, birkaç sefer yine iş çıkışı bu erkek şahıslarla birlikte konuşurken görüldüğü, davacı-davalı kadın ile kadının arkadaşı olduğu tabir edilen erkek şahıs arasındaki konuşmada taraflar arasında duygusal bir ilişki olup olmadığının anlaşılamadığı, kadın açısından sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilemediği, güven sarsıcı davranış olarak kabul görmesi gerektiği, davacı-davalı kadının davalı-davacı erkeği insanların yanında küçümseyici tavırlar sergilediği, ''senin yapacağın işten ne hayır gelir'', ''... ne anlar, yapamaz '' şeklinde konuştuğu, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadının az, davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, SİR'deki tespitler, çocuğun yaşı, isteği ve fiili durum gözetilerek ortak çocuk ... ...'in velayetinin anneye verilmesine, kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak ortak çocuğa velâyeten davacı birleşen davalı anneye verilmesine, 24.05.2022 tarihinden itibaren tedbir nafakasının 500,00 TL daha arttırılarak aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleşmesinden sonra davalı-davacıdan alınarak davacı-davalı kadına verilmesine, davalı-davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, tarafların mal rejiminden kaynaklı talepler ile ilgili usulüne uygun açılmış ve harcı yatırılmış bir dava bulunmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; velâyet, kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası ve miktarı takdiri, maddî ve manevî tazminatlar, reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi, asıl davanın kabulü yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve Kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;velayet, kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakası takdiri, maddî ve manevî tazminatlar ile miktarları, reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi, asıl davanın kabulü yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık tarafların açtığı evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın kabulünün doğru olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata, tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi şartlarının mevcut olup olmadığı, mevcutsa miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ile erkeğin reddedilen tazminat talepleri ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü, 6 ıncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.