Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9953 E. 2024/2553 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davalarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina sebebiyle boşanmanın kabul edilip edilmeyeceği, kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1153 E., 2023/2528 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/665 Esas, 2023/54 Karar

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının açılan boşanma davalarının birleştirilerek görülmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek vekili tarafından dava dilekçesinde; davalının davacıya her türlü hakaret ve psikolojik baskıyı yaptığını, defalarca eşi tarafından evden kovulduğunu, davalının davacıya karşı sürekli küçümseyici davranışlarda bulunduğunu, davalının evlilik birliği içinde sürekli davacının ailesine ağza alınmayacak her sözü sarf ettiğini, davalının davacının maşına da el koyduğunu davalının defalarca davacıya şiddet uyguladığını, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davacı lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı- davacı kadın vekili cevap dilekçesinde; erkeğin, kadını sürekli evden kovduğunu, sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, evin geçimine katkı sağlamadığını, ilgisiz davrandığını, hakaret ettiğini, sadakatsiz davrandığını ileri sürerek davacının davasının haksız olup reddi gerektiğini, davacının sürekli şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, evi terk edip gittiğini, geri dönmediğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, çocukların tedbiren velâyetlerinin anneye verilmesine, kadın için aylık 1.000,00 TL, çocuklar için aylık 750,00'şer TL tedbir-yoksulluk-iştirak nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalının kendisinden 10 yaş küçük olduğunu ve bunu bilerek evlendiğini, evlilik gerçekleştikten sonra iki çocuklarının olduğunu ve birleşen davalının aralarındaki 10 yaş farkı sürekli sorun etmeye başladığını, kendisine yönelik "suratına bak, şeytan gibi görünüyorsun, evde kalmış 40 yaşında" diyerek sürekli aşağıladığını, kendisinin bu durumu ortak çocukları hatırına sineye çekmeye çalıştığını, birleşen davalının telefonda başka bayanlarla yarı çıplak görüntülü konuştuğunu görünce kendisine neden böyle bir şey yaptığını sorduğunu, bunun üzerine birleşen davalının kendisine karşı ağır itham ve aşağılamalarda bulunarak sırtına nefesi kesilene kadar vurduğunu,kendisini tekmelediğini ve yerde bulunan terliği alarak suratına çarpmaya başladığını, bunun üzerine polisi aradığını, hastaneye gidip darp raporu aldığını, eve döndüğünde birleşen davalının evden şahsi eşyalarını alarak ayrılmış olduğunu gördüğünü, kendisinin ev hanımı olduğunu, kendisinin ve ortak çocuklarının geçimini sağlayabilmesi için ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 500,00'er TL, kendisi lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.10.2020 tarihli kararı ile; erkeğin eşini tehdit ettiği, çocuklara bakmadığı, ilgilenmediği, karısını sürekli aşağıladığı, darp ettiği asıl davanın ispatlanamaması sebebi ile birleşen davanın feragat nedeni ile reddine, dava tarihinden 06.11.2018 tarihine kadar çocuklar için aylık 150,00 TL tedbir nafakasına, 06.11.2018 tarihinden itibaren 250,00 TL ye yükseltilmesine, 16.01.2020 tarihinden itibaren 300,00 TL ye yükseltilmesine, kadın için dava tarihinden itibaren aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, 07.11.2018 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.05.2021 tarihli kararı ile; davalı kadın vekilinin birleşen önlem nafakası davasından feragat etmekle erkeğin kusurlarını affetmiş sayılacağı, bu nedenle erkeğe kusur verilmesinin hatalı olduğu, davalı kadının, davacı erkeğe şiddet uyguladığı Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1233 Esas sayılı dosyasıyla sabit olduğu halde, bu hususta kadına kusur verilmemesinin hatalı olduğu, kadının başkaca kusurunun ispatlanamadığı, geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin kusursuz olduğu, kadının tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, erkek için 11.000,00 TL maddî- 11.000,00 TL manevî tazminata, kadının maddî - manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuklar Birgül ve Damla için aylık 400,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına karar verildiği, İlk derece mahkemesi tarafından asıl davada kadın lehine aylık 250,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, ancak daha sonra mahkeme tarafından 16.09.2019 tarihli ara karar ile bu nafakanın kaldırıldığı, kadının asıl boşanma davasında lehine tedbir nafakası verilmemesine yönelik istinafının olmadığı görülmekle asıl davada kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmediği,birleşen dava açısından, vekâlet ücreti ve yargılama gideri açısından;davalı kadın vekilinin birleşen davadan feragat ettiği ve bu beyanını imzası ile tasdik ettiği, vekâletnamede de feragat yetkisi bulunduğundan birleşen davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, birleşen dava da erkek lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin de yerinde olduğu anlaşıldığından davalı-davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine, nafaka davası yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuş olup Dairemizin 04.10.2021 tarih, 2021/5002 Esas, 2021/6786 Karar sayılı kararı ile; davalı birleşen dosya davacısı kadının boşanma davasının yargılaması sonucunda verilmiş olan hüküm hakkında temyiz incelemesi aşamasındayken, Konya 6. Aile Mahkemesinin 2021/562 Esas sayılı dosyasına kayıtlı ve 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayanan boşanma davası açmış olduğunu belirttiği ve davaların birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiği, davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davaların birleştirilmesine karar verilebileceği, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı varsayılacağı, boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddî-manevî tazminat, yoksulluk nafakası gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesinin bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkün olacağı, asıl ve birleşen davalar arasında bağlantı bulunduğu, eldeki boşanma davası ile kadın tarafından açılmış olan davanın birleştirilerek davaların esası hakkında hüküm kurulması gerektiği" gerekçesi ile kararın bozulmasına, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 19.09.2013 tarihinde evlendikleri, müşterek iki çocuklarının bulunduğu, davalı birleşen dosya davacısı kadının, davalı birleşen dosya davacısı vekilinin 20.10.2020 tarihli celsede birleşen Konya 1. Aile Mahkemesinin 2018/585 Esas, 2018/980 Karar sayılı tedbir nafakası davasından feragat etmesi nedeniyle asıl ve birleşen Konya 1. Aile Mahkemesinin 2018/585 Esas, 2018/980 Karar sayılı dosyası yönünden davacı birleşen dosya davalısı erkeğin kusurlarını affetmiş sayılacağı, bu nedenle asıl ve birleşen Konya 1. Aile Mahkemesinin 2018/585 Esas, 2018/980 Karar sayılı dosyası yönünden davacı birleşen dosya davalısı erkeğe kusur yüklenemeyeceği, Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1233 Esas, 2020/1072 Karar sayılı dosyasının istinaf incelemesi neticesinde Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 2021/315 Esas, 2021/603 Karar sayılı kararı ile sabit olduğu üzere davalı birleşen dosya davacısı kadının davacı birleşen dosya davalısı erkeğe şiddet uyguladığı, birleşen Konya 6. Aile Mahkemesinin 2021/562 Esas, 2021/906 Karar sayılı dosyası kapsamında tanık beyanları ve bilirkişi raporu ile çözümü yapılan video kaydı birlikte değerlendirildiğinde, davacı birleşen dosya davalısı erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşayarak zina eylemini gerçekleştirdiği hususunun sabit olduğu, birleşen dava dilekçesi ekinde sunulan mesaj içerikleri incelendiğinde, davacı birleşen dosya davalısı erkek tarafından gönderildiği anlaşılan mesajlaşma kayıtlarına göre davacı birleşen dosya davalısı erkeğin "Ağzına sıçayım, s.ktir git, iğreniyorum, seni hiç sevmedim, sidik içire içire kakaladın kendini, sen ne boksun ki.." vb. sözlerle davalı birleşen dosya davacısı kadına hakaretler ettiği, davacı birleşen dosya davalısı erkeğin fiili ayrılık sürecinde ortak çocuklar ile de fazla ilgilenmediği ve ortak çocukları istemediğini söylediği, açıklanan delil durumu itibariyle, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek yapılan kusur değerlendirmesine göre taraflar arasındaki evlilik birliğinin, taraflardan ortak hayatı sürdürmeleri beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu ve evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davacı birleşen dosya davalısı erkeğin ağır kusurlu, davalı birleşen dosya davacısı kadının ise hafif kusurlu bulunduğu kanaatine varılarak, asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü, Konya 6. Aile Mahkemesinin 2021/562 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan birleşen davada erkeğin zina eyleminin sabit olduğu kanaatine varılarak, birleşen Konya 6. Aile Mahkemesinin 2021/562 Esas sayılı dosyasındaki davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca (zina nedeniyle) kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların yaşları, psiko-sosyal gelişimlerine dair menfaat ve ihtiyaçları dikkate alınarak velâyetlerinin annelerine verilmesinin uygun olacağı, kendisine velâyet tevdi edilmeyen babanın çocukların bakım ve eğitim giderlerine katılması gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocukların yaşları ve ihtiyaçları gözetilerek, ortak çocuklar lehine tedbir ve iştirak nafakasına hükmolunduğu, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunduğu, ancak kadının adına kayıtlı taşınmazlar dikkate alınarak nafaka miktarı tayin edildiği,mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olan ve ayrıca boşanmaya sebebiyet veren olaylar sonucu kişisel hakları ve menfaatleri saldırıya uğrayan davalı birleşen dosya davacısı kadın lehine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur durumu, kadının yaşı ve yeniden evlenme şansı, evlilik birliğinin süresi ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, maddî ve manevî tazminata hükmolunduğu belirtilerek, ortak çocuklar Birgül Bade ve Damla Güloya lehine hükmolunan ayrı ayrı aylık 400,00'er TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 24.01.2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL'ye çıkarılarak karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine hükmolunan aylık 400,00 TL tedbir nafakasının başlangıç tarihinin birleşen dava tarihi olan 13.08.2021 tarihi olarak düzeltilmesine ve karar tarihi olan 24.01.2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL'ye çıkarılarak karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminatın davacı birleşen dosya davalısından alınarak davalı birleşen dosya davacısına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,kadın tarafından Konya 1. Aile Mahkemesinin 2018/585 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan birleşen davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe verilen kusurların sabit olduğu, erkeğin sürekli hakaret ettiği, aşağıladığı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1233 Esas sayılı dosyası ve tanıkların beyanlarıyla sabit olduğu, yine 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/1233 Esas sayılı dosyasından anlaşılacağı üzere şiddet uyguladığı sabit olduğu halde bu hususlarda erkeğe kusur verilmemesinin hatalı olduğu, erkeğin başkaca kusurunun ispatlanamadığı, kadına verilen kusurun sabit olduğu, kadının başkaca kusurunun ispatlanamadığı anlaşılmakla, erkeğin, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin reddine, kadının, kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği,çocuklar lehine takdir edilen tedbir nafakası miktarının günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete göre Dairemiz karar tarihi itibarı ile az olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince çocuklar için takdir edilen tedbir nafakalarının Dairemiz karar tarihi itibarı ile aylık 1.500,00'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş olup, kadının, çocuklar için verilen tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, iştirak nafakası miktarının az olduğu anlaşılmakla, çocuklar yararına aylık 1.500,00'er TL iştirak nafakasına ve iştirak nafakalarının her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş olup, kadının, iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verildiği,kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin reddine karar verildiği, kadının üzerine kayıtlı 11 adet mesken, 5 adet dükkan, 1 adet araç kayıtlı olduğu, kadın, üzerine kayıtlı taşınmazların annesine ait olduğunu ve gelirinin annesi tarafından alındığını iddia etmiş ise de dilekçeler aşamasında bu durumu ileri sürmemiş olması karşısında dikkate alınamayacağı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, bu nedenle kadın lehine yoksulluk nafakası verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmış olup, erkeğin, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının, yoksulluk nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verildiği, kadın yararına maddî tazminat verilmesinin yerinde olduğu ancak miktarının az olduğu anlaşılmakla, kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminata karar verildiği,kadın yararına manevî tazminat verilmesinin yerinde olduğu ancak miktarının az olduğu anlaşılmakla kadın yararına 40.000,00 TL manevî tazminata karar verildiği, erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, ağır kusurlu erkek lehine tazminat verilmemesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından, erkeğin, lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmemiş olmasına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı erkek vekili; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhe hükmedilen tedbir-iştirak nafakası ile maddî-manevî tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, tazminatların miktarı ile yoksulluk nafakası talebinin reddi yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması ve 161 inci maddesinde düzenlenen zina hukuki sebebine dayalı karşılıklı boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada her iki davanın kabulü şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 161 inci, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.