Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1158 E. 2024/8484 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranının belirlenmesi, velayet, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi’nin, tarafların kusur oranının belirlenmesi, velayet, iştirak nafakası miktarı, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararının usul ve hukuka uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1283 E., 2023/2492 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/1071 E., 2022/194 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı -karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılan yönden kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; sık sık evi terk ettiğini, ailesinin erkeği tehdit ettiğini, aralarındaki özel ilişkiyi başkalarına anlattığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, davacı erkeği sevmediğini söylediğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacı -karşı davalı erkeğin kadının ailesi ile görüşmesini engellediğini, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, ekonomik şiddet uyguladığını, aşağıladığını, bağımsız konutlarının olmadığını, doğumunda ilgilenmediğini, annesinin hakaret ettiğini, telefon hattını elinden aldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına, faizi ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının davacıyı abileri ile tehdit ettiği, abisinin davacıya zarar vereceğini söylediği, davacı hakkında aşağılayıcı tarzda konuştuğu, erkekliğinin olmadığını söylediği, tartışmalarında evi terk ettiği, en son eşyalarını toplayıp evi terk ederek gittiği, tanık beyanlarında kadının erkeği hiç sevmediğini ve hocaya gitmek istediğini söylediği görülmüş ise de davacının bu yönde bir iddiasının olmadığı, davacı erkeğin ise taraflar evlendikten sonra bayram geçmesine rağmen kadını ailesinin yanına Antalya'ya götürmediği, kadınla ailesinin görüşemediği, her ne kadar davacının kadına şiddet uyguladığı iddia edilmiş ise de bu hususta herhangi bir vakıa olmadığı, tanıkların davacının 'kızınızı alın götürün' dediği görülmüş ise de bu hususta iddia olmadığı, dava dilekçesindeki diğer iddiaların ise ispatlanamadığı dikkate alınarak evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde davalı kadının davacı erkeğe göre daha ağır kusurlu olduğu, birliğin devamında ısrar etmekte taraflar açısından ve kamu düzeni yönünden bir yarar kalmadığı gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, velâyeti anneye verilen ortak çocuk için ara karar ile hükmedilen aylık 250,00 TL, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aylık 500,00 TL üzerinden iştirak nafakası olarak devamı ile her ay babadan alınarak ortak çocuk için harcanmak üzere anneye verilmesine, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, davacı kadın için ara karar ile hükmedilen aylık 300,00 TL, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile 8.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine, davalı- karşı davacı kadın ağır kusurlu bulunmakla kadının yoksulluk nafakası ve maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, nafakaların miktarları ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kadına verilen kusurların yerinde olduğu, erkeğe verilen kusurun istinaf edilmeksizin kesinleştiği, kadının şiddet vakıasına dayandığı sabit olmakla birlikte, olaydan sonra bir süre daha erkekle birlikte yaşadığı, her ne kadar tanık ... sebebiyle seyahat yasağı olduğundan kadını almaya gidemediklerini belirtmiş ise de, kadının emniyet güçlerine müracaat ederek ailesi yanına gitme imkanı varken ortak hanede kaldığından eylemin af kapsamında kaldığı ve erkeğe kusur verilemeyeceği, erkeğe verilecek başkaca bir kusurun olmadığı, gerçekleşen kusur durumuna göre kadının ağır erkeğin hafif kusurlu olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, zorunlu öğrenim döneminde bulunması temel ihtiyaçları ile eğitim öğretim ihtiyaçları nazara alındığında iştirak nafakası takdirinde bir isabetsizlik yok ise de hükmedilen nafaka tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, günün ekonomik şartlarına, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine göre düşük olduğu gerekçesi ile davalı-davacı kadının, kusura, bir kısım delillerin toplanmamasına, erkek için verilen tazminata, kendi tazminat taleplerinin reddine ve erkek için reddedilen tazminat miktarı yönüyle lehine vekâlet ücreti verilmemesini ve kendisi ve çocuk lehine hükmedilen tedbir nafakasına, yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine, davalı-davacı kadının, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 7.bendinindeki iştirak nafakasına yönelik kısmın kaldırılarak bu bent yerine yeniden hüküm tesisine, (7.bentteki tedbir nafakasına yönelik kısmın 7a bendi olarak aynen muhafazasına,) buna göre hüküm fıkrasının 7.bendindeki iştirak nafakası yerine geçmek üzere 7b bendi olarak; boşanma kararının kesinleşmesi ile aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, takip eden yıllarda nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, nafakaların miktarları ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

. Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi kararının doğru olup olmadığı, nafakaların miktarlarının uygun olup olmadığı ve vekâlet ücretine doğru hükmedilip hükmedilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Leyla'ya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.