"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1379 E., 2023/1557 K.
KARAR : Kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/966 E., 2021/431 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından her iki dava yönünden, davalı-davacı kadın vekili tarafından ise kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı-davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuşsa da sonrasında erkeğin davası yönünden ve kadının davasında boşanma hükmü yönünden istinaf başvurusundan feragat edilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı her iki dava yönünden istinaf yoluna başvurmayan erkeğin bu yönlere ilişkin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı erkeğin kendi davasının reddi ve kadının davasının boşanma hükmünün kabulü yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davacı-davalı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları ile davalı-davacı kadının kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarlarına yönelik temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının yaşadıkları evi beğenmeyerek huzursuzluk çıkardığını, villada oturmak istediğini belirttiğini, psikolojik sorunları olduğunu söyleyip uzman desteğini reddettiğini, davacının çocuk sahibi olmak istemesine rağmen davalının sadece tüp bebekle mümkün olacağını belirterek cinsel ilişkiden uzak durduğunu, ekonomik nedenlerle taşındıkları yeni yerden davalının memnun olmadığını, davalı ile ortak karar alarak lokanta açmalarına rağmen işini beğenmediğini, bu süreçte yüksek meblağlarda para talep ettiğini, aksi takdirde iftira atmakla tehdit ettiğini, saygı sınırlarını aşan aşağılayıcı ifadeler kullandığını, 2016 Şubat’tan itibaren ayrı uyumaya başladığını, tüp bebek tedavisine başlanmasına rağmen çocuklarının olmadığını, kadının nerede çalıştığını gizlediğini ve her zamankinden fazla para talep ettiğini, güzellik salonu açma ve kendisine bir ev alınması karşılığında boşanabileceğini söylediğini, Eylül 2017'de konutu terk ettiğini, aldatma iftirasında bulunduğunu ve küçük düşürdüğünü belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 1.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin müvekkilinin düzenli kullandığı, içeriğini bilmediği bir ilacı bulunduğunu, öfke kontrolü sorunu yaşadığını, erkeğin lüks yaşamayı seven ve marka düşkünü olduğunu, dürüstlükten uzak davrandığını, müvekkilinin çalışmasına izin vermediğini, onu evden gitmeye zorlayarak arabasını satmasına neden olduğunu, müvekkilinin hakaret, küfür ve fiziki şiddete maruz kaldığını, çevresine “kadınlık yapmıyor” diyerek müvekkili hakkında iftira attığını belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 2.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının tahsiline ve nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, 500.000,00 TL maddî ve 2.000.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, eşine sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak başka kadınlarla otellerde konakladığı ve şiddet uyguladığı gerekçesiyle tam kusurlu olduğu belirtilerek, davalı-davacı kadının açtığı boşanma davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüne, davacı-davalı erkeğin açtığı asıl boşanma davasının reddine, kadın lehine aylık 900,00 TL yoksulluk nafakasına nafakanın ÜFE oranında artırılmasına, kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar:
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri:
1.Davalı-davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararda erkeğe yüklenmeyen kusurların bulunduğunu, hükmedilen nafaka ve tazminatların yetersiz olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek asıl boşanma davasının reddi, kusur tespiti ve aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminat yönlerinden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3.Davacı-davalı erkek vekili, 10.09.2021 tarihli dilekçesiyle asıl boşanma davasının reddine ilişkin istinaf talebinden feragat ettiklerini, birleşen davada hükmedilen tazminat ve nafakalar yönünden istinaf incelemesi yapılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç:
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece, kadının erkeğin maddî imkanlarını aşan isteklerde bulunarak geçimsizlikte erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğu kanaatine varılmakla istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davalı-davacı kadın lehine yoksulluk nafakasının 1.500,00 TL olarak belirlenmesi, ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 60.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine ayrıca davacı-davalı erkeğin asıl davanın reddine ve reddedilen tazminat taleplerine yönelik istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine ve tarafların sair itirazların esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri:
1.Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, her iki dava yönünden kararın kanuna aykırı olduğunu belirterek temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe:
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Uyuşmazlık, taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında tarafların ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik yaşayıp yaşamadığı, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin istinaftan kısmen feragate ilişkin beyanı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili Hukuk:
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,174 üncü, 175 inci, 176 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50, 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilmiş, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince de kadına kusur eklenmek suretiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu yönünde kusur gerekçesi düzeltilmiş ise de erkeğin asıl davada verilen ret kararı ile kadının davasında verilen boşanma hükmüne yönelik istinaf talebinden feragat ettiği, istinafını sadece aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden sınırlandırdığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince kusura ilişkin gerekçesinde kadına kusur eklenmek suretiyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-davalı erkek vekilinin "erkeğin kendi davasının reddi ve kadının davasında verilen boşanma hükmüne" yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davacı-davalı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
3.Davalı -davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının ise kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî-manevî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden İlker'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Zemine'ye geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.