Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1370 E. 2024/1889 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası miktarının yeterli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi'nin bozmaya uygun hüküm tesis ettiği, delillerin takdirinde ve hukuk kurallarının uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı, bozma dışı kalan hususların ve karşı taraf lehine kesinleşen hakların yeniden incelenemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/406 E., 2023/581 K.

DAVA TARİHİ : 04.12.2017 - 28.09.2018

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, yoksulluk nafakası ve tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiğini, davalı erkekle zamanla evlilik bağlarının kopmaya başladığını, evlilik birliğinin sürdürülmesinin imkansız olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-davalı kadın vekili tarafından sunulan 02.07.2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davacı kadın tarafından sunulan dava dilekçesinde boşanma sebeplerinin, tarafların anlaşmalı olarak boşanacak olmaları sebebiyle gerekçelendirilmediğini, ancak erkeğin anlaşmalı

boşanma şartlarını kabul etmediği gibi çekişmeli boşanma davası açtığını, bu sebeple boşanma gerekçelerinin belirtilmesi gerektiğini, erkeğin, cinsel şiddet uyguladığını, küçük düşürücü konuştuğunu, başka kadınlarla kıyasladığını, istemediğini söylediğini, ortak konutu terk ettiğini, hakaret ve tehdit ettiğini iddia ederek davanın ve ıslah taleplerinin kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten tahsil edilmek üzere 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, cinsel şiddet uyguladığını, küçük düşürücü konuştuğunu, başka kadınlarla kıyasladığını, istemediğini söylediğini, ortak konutu terk ettiğini, hakaret ettiğini iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkeğe, dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı-davacı erkek tarafından yasal süresinden sonra cevap dilekçesi sunulmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, hastalığı ile ilgilenmediğini, kadının annesinin erkeği kabullenmediğini, kadının sağlık problemlerini erkekten gizlediğini, cinsel şiddet uyguladığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, erkek yararına 35.000,00 TL maddî tazminat, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2019 tarih 2017/1059 Esas ve 2019/305 Karar sayılı kararı ile erkeğin, evlilik birliği kurulduktan sonra kadına kötü davramaya başladığı, kadını arkabalarının bulunduğu ortamlarda toplum içinde "...Beyin özürlü, geri zekalı, senden kadın olmaz, boşanamazsam bile seni eve oturturum, bir çocuk yaparım, annem babam seni eşim bilir ben dışarıda hayatımı yaşarım, ben evdeki kediye de kuşa da bakıyorum..." diyerek aşağıladığı, kötü duruma düşürdüğü, rencide ettiği, kadını tehdit ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen davanın reddine, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası, 350,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili tarafından tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından ise her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 27.12.2019 tarih 2019/912 Esas ve 2019/1117 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi tarafından birleşen boşanma davası ile kadın tarafından açılan ve vekili tarafından tamamen ıslah edilen asıl davanın boşanma dilekçesi kapsamında ön inceleme duruşması yapılmadığı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, birleşen dava dilekçesinde, kadının cinsel birliktelikten kaçındığının iddia edildiği, ancak bu konuda rapor alınmadığı, kusur belirlemesi yönünden kadının tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk edilerek, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlığının olup olmadığı hususunda rapor aldırılması gerektiği, dosya kapsamı, UYAP'tan alınan kadına ait sigorta kayıtları incelendiğinde, kadının muhasebecilik yaptığını söyleyen kendi tanıklarının bulunduğu, 23.07.2018 tarihinden itibaren kadının kesintisiz sigortalı çalışan kayıtlarının olduğu dikkate alındığında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yeterince araştırılmadan karar verildiği, bu kapsamda özellikle kadının sosyal ve ekonomik durumunun gerektiğinde iş yerlerinden sorulmak suretiyle usulünce tespitinden sonra yoksulluk nafakası talebinin değerlendirilmesi gerektiği, bu konuda eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, karar gerekçesi kapsamında yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, evlilik birliği kurulduktan sonra kadına kötü davramaya başladığı, kadını arkabalarının bulunduğu ortamlarda toplum içinde "...Beyin özürlü, geri zekalı, senden kadın olmaz, boşanamazsam bile seni eve oturturum, bir çocuk yaparım, annem babam seni eşim bilir ben dışarıda hayatımı yaşarım, ben evdeki kediye de kuşa da bakıyorum..." diyerek aşağıladığı, kötü duruma düşürdüğü, rencide ettiği, kadını tehdit ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, her ne kadar erkek tarafından kadının hastalığını kendisinden gizlediğini iddia edilmişse de erkeğin, kadının hastalığını bilerek evlendiği, yine her ne kadar kadının, erkeğin hastalığı ile ilgilenmediği iddia edilmişse de erkeğin ayağının kırılması olayının taraflar ayrı yaşamaya başladıkları zaman meydana geldiğini ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceğini, kadının cinsel birlikteliğe engel psikolojik ve fiziksel rahatsızlığı olup olmadığına dair rapor alındığı, ilgili raporlar değerlendirildiğinde; erkeğin kadında cinsel anlamda eksik ya da bozuk bir yön olduğu yönündeki iddiasını da ispatlayamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen davanın reddine, kadının düzenli ve sürekli gelir getiren işi olmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir nafakası, 8.400,00 TL toptan yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak 10.000,00 TL maddî tazminat, 10.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili ise her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesince, tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurlarının ispat edilemediği, bu nedenle asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu, erkeğin tam kusurlu olması sebebiyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, kadın yararına tedbir nafakasına ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, evlilikte geçen süre, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, paranın alım ve erkeğin ödeme gücü ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının da yerinde olduğu, evlilik süresine göre kadın yararına 4721 sayılı Kanunu'nun 176 ıncı maddesi hükmü uyarınca toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle her iki taraf vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili her iki dava ve fer'îleri yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 04.07.2023 tarihli kararı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar ile toptan hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğundan bahisle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, sair temyiz itirazlarının reddi ile bozma kapsamı dışında kalan sair yönlerden kararın onanmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak kadın lehine 2 yıl karşılığı aylık 1.000,00 TL'den toplamda 24.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 50.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı- davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek yoksulluk nafakasının miktarı ve vekalet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü, 175 inci, ve 176 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.