Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1532 E. 2024/2192 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında, edinilmiş mallara ilişkin değer artış payı ve katılma alacağı taleplerinin reddine ilişkin kararın temyizi üzerine, zamanaşımının dolup dolmadığı, taşınmazın niteliği ve durumu, tasfiyeye dahil edilecek mal, kişisel mal savunması ve ispatı, denkleştirmenin doğru yapılıp yapılmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, boşanma davasının kesinleşme tarihini hatalı tespit ederek zamanaşımı değerlendirmesi, tasfiye konusu taşınmazın durumunu tespitinde eksik inceleme yapması ve davalı kadına ait diğer bir taşınmazı tasfiyeye dahil etmeyerek eksik inceleme yapması hataları gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2010/1013 E., 2023/538 K.

DAVA TARİHİ : 10.11.2008- 27.10.2009- 12.03.2014

HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından asıl dava ve kadının açtığı birleşen dava yönünden, davacı-davalı erkek vekili tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmekle;

Kadının açtığı birleşen dava yönünden kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Bölge Adliye Mahkemeleri, 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25 inci ve geçici 2 nci maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; sadece asıl dava ve erkeğin açtığı dava yönünden yapılan inceleme sonucunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.06.2010 tarih ve 2010/1425 Esas, 2010/3458 Karar sayılı kararı ile kararın bozulmasına karar verildiği, yapılan bozma işleminden sonra davalı-davacı kadın tarafından 12.03.2014 tarihinde açılan birleşen davanın asıl dava ve erkeğin açtığı birleşen dava ile birleştirilmesine karar verildiği, kadının açtığı birleşen dava yönünden bir bozma kararı olmadığı ve işbu dava yönünden 20.07.2016 tarihinden sonra ilk defa nihai karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davalı-davacı kadın vekilinin temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de, kadının açtığı birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 12.09.2023 tarihinde nihai karar verildiğinden Mahkemece kadının açtığı birleşen dava yönünden verilen karar istinaf incelemesine tabi olup Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere birleşen dava yönünden dosyanın Mahkemesine geri çevirilmesine karar vermek gerekmiştir.

Taraf vekillerinin asıl dava yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına kooperatif üyeliği edinildiğini, peşinat bedeli dahil tüm ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 90.000,00 TL alacağın tahsilini, mümkün olmaması halinde taşınmazın müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; davalı-davacının banka hesabında bulunan 90.000,00 TL'yi başka bir hesaba aktardığını, banka hesabındaki birikimlerin de edinilmiş mal olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.

3. Davacı-davalı erkek vekili 17.07.2023 tarihli dilekçesinde; asıl dava dilekçesinindeki talep miktarının 20.000,00 TL'sinin değer artış payı alacağı, 70.000,00 TL'sinin katılma alacağı olduğunu açıklayarak ve talep miktarını artırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla alacak miktarını katılma alacağı yönünden 887.617,50 TL, değer artış payı alacağı yönünden 382.800,00 TL olmak üzere toplam 1.270.417,50 TL alacağın boşanma dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kooperatife evlenmeden önce müracaat ederek üye olduğunu, peşinat olarak 30.000,00 TL'yi müvekkilinin arkadaşından aldığını, davacı-davalının ödemelere katkısının olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde de; müvekkilinin para kaçırmadığını belirterek; birleşen davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı-davacı kadın vekili 08.08.2023 tarihli dilekçesinde; davacının ıslah dilekçesini 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra sunduğunu belirterek, ıslah dilekçesinde karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30.12.2009 tarih ve 2009/811 Esas, 2009/957 Karar sayılı kararı ile, tarafların henüz boşanmadıkları, mal rejimi henüz sonra ermeden davaların açıldığı gerekçesiyle; dava şartı oluşmadığından davaların reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.06.2010 tarih ve 2010/1425 Esas, 2010/3458 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece, boşanma davasının sonucu beklenerek elde edilecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği; kabule göre de davacı-davalı tarafından açılan birleşen dosyada yargılama oturumu açılmadığı gibi davalı-davacı vekili tarafından cevap dilekçesi de verilmediği; diğer yönden Mahkemece asıl ve birleşen dava yönünden belirlenen vekâlet ücretinde karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7 nci maddesinde açıklanan tarife gereklerine uyulmadığı belirtilerek; hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliği içerisinde 92.500,00 TL kooperatif ödemesi yapıldığı, davacı-davalının evlilik öncesi dönemde yaptığı ödemelerin mal tasfiyesi kapsamında talep edilemeyeceği, davalının evlilik birliği içinde yapılan ödemelerin kişisel malı olduğunu ispatlayamadığını, kooperatif için yapılan tüm ödemeleri 124.250,00 TL olup evlilik birliği içinde yapılan ödemelerin oranının binde 742 olduğu, taşınmazın boşanma dava tarihindeki son halinin karar tarihine en yakın değeri 2.392,500,00 TL olduğu, davacının 887.617,50 TL katılma alacağı bulunduğu; boşanma kararının 17.07.2013 tarihinde kesinleştirildiği, işbu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan ıslah edildiği; taşınmazın tapu kayıtlarında taşınmazın dubleks olarak kaydedilmediği, talep edilen diğer dairenin davalı-davacı adına kayıtlı olmadığı, resmi kayıtlara bağlı kalınarak karar verildiği; birleşen davada davacının katkı payı talebinde bulunduğu, öncelikle kendi katkısını ispatlaması gerektiği, davacının katkısını ispatlayamadığı; kaldı ki, evlilik birliği içerisinde yapılan harcamaların kural olarak eşlerin ortak rızalarıyla yapıldığı kabul edilmekte olup davacının mal kaçırma niyetiyle üçüncü kişilere havale yapıldığı iddiasını da ispatlayamadığı gerekçesiyle; davalının zamanaşımı def'inin reddine, asıl davanın kısmen kabulü ile, 887.617,50 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davada talep edilen katkı payı alacağı talebinin de reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili ve davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davacı-davalının dava dilekçesinde tapu iptal ve tescil ile ödediğini iddia ettiği 90.000,00 TL'nin tahsilini talep ettiği, Mahkemenin talep dışına çıkarak mal rejiminin tasfiyesine yönelik karar verdiğini, davanın belirsiz alacak davası olmadığını, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, boşanma kararının aslında 15 günlük karar düzeltme süresi olan 13.07.2013 tarihinin Cumartesi gününe dek geldiğinden başvuru süresinin son günü olan 15.07.2013 tarihinde kararın kesinleştiğini, kesinleşme şerhinde maddî hata yapıldığını, taşınmazın kaba inşaat olarak teslim edildiğini, taşınmazın borçlarının ve sonradan taşınmaza yapılan masrafların dikkate alınmadığını, belirlenen kaba inşaat seviyesinin çok yüksek olduğunu, taşınmazın kaçak yapı olduğunu, iskanı olmadığını, taşınmazın ekonomik bir değeri olmadığını, davacının sonradan talep sonucunu değiştirmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacı-davalının kişisel malla ve evlilik öncesi ödeme yaptığını ispatlayamadığını belirterek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın dubleks mesken olduğunu, taşınmazın tek bir katının değeri üzerinden alacağın hesaplanmasının hatalı olduğunu, davalı-davacının taşınmazın bir tanesini annesi üzerine devrederek iki ayrı taşınmaz izlenimi verdiğini, faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini belirterek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, zamanaşımın dolup dolmadığı, taşınmazın niteliği ve durumu, tasfiyeye dahil edilecek mal, kişisel mal savunması ve ispatı, denkleştirmenin doğru yapılıp yapılmadığı, hukuki nitelendirme, ıslah, talep, katkının ispatı, faiz noktasında toplanmaktadır. Dava, kaydın iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı ve katılma alacağı ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 90 ve devamı maddeleri, 107 nci maddesi, 109 uncu maddesi, 111 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 448 mnci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 4 üncü, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığına göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekilinin zamanaşımına def'ine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece zamanaşımının dolmadığı belirtilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmamıştır. Şöyle ki, Mahkemece boşanma kararının boşanma dava dosyasındaki kesinleşme şerhindeki tarih esas alınarak zamanaşımı süresinin dolmadığı belirlenmiş ise de, davalının kesinleşme şerhinde maddi hata yapıldığına dair itirazı olduğu, işbu itirazına binaen davalı tarafa kesinleşme şerhinin düzeltilmesi için süre ve imkan verilerek sonucuna göre zamanaşımının dolup dolmadığının belirlenmesi gerekirken, işbu imkan ve süre verilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

3. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 sayılı Kanun md. 235/1). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir (4721 sayılı Kanun md. 228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (4721 sayılı Kanun md. 227/1 ve 235/1) sürüm (rayiç) değerleri (4721 sayılı Kanun md. Mad. 232 ve 239/1) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.

4. Davalı-davacı kadın vekilinin tasfiyeye dahil edilen malın durumuna yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın mal rejiminin sona erdiği tarihte natamam olduğuna yönelik kabulü yerinde ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. Şöyle ki, Mahkeme hükme esas alınan inşaat seviyesinin belirlendiği bilirkişi raporunda inşaat seviyesinin hangi kriterlere göre belirlendiği anlaşılamamaktadır. O halde, Mahkemece, konusunda uzman bilirkişi/bilirkişilerden tasfiyeye dahil edilen taşınmazın mal rejiminin sona erdiği tarihteki inşaat seviyesine yönelik bilimsel kriterlerin açıkça yazıldığı denetime elverişli şekilde yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

5. Davacı-davalı erkek vekilinin tasfiyeye dahil edilecek mallara yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece, ayrıca sadece davalı kadın adına tescil edilen 10 nolu bağımsız bölümün tasfiyeye dahil edilerek alacağın belirlenmesi de hatalı olmuştur. Şöyle ki, kooperatiften gelen yazı cevaplarından, davalı-davacı kadının kooperatife 10 ve 12 (öncesi 11) nolu bağımsız bölümler karşılığında üye olduğu, boşanma dava tarihinden sonra 12 (öncesi 11) nolu bağımsız bölüme karşılık gelen üyelik hakkını 29.11.2012 tarihinde annesi Gönül'e devrettiği, davalı-davacı kadının boşanma dava tarihine kadar ödediği kooperatif aidatlarının her iki bağımsız bölümün karşılığı olan üyelik hakkına istinaden olduğu ve 29.05.2015 tarihinde 10 nolu bağımsız bölümün davalı-davacı kadın adına, 12 nolu bağımsız bölümün de davalı-davacının annesi Gönül adına ferdileşme nedeniyle tescil edildiği, mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinde davalı kadın adına 10 ve 12 (öncesi 11) nolu bağımsız bölümler karşılığında kooperatif üyeliği olduğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, mal rejiminin sona erdiği (27.05.2008) tarihte mevcut olan 12 (öncesi 11) nolu bağımsız bölüme karşılık gelen kooperatif üyeliği de gözetilerek artık değere katılma alacağına belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Kadının Açtığı Birleşen Dava Yönünden

Kadının açtığı birleşen dava yönünden istinaf incelemesi yapılması için ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVİRİLMESİNE,

B. Asıl Dava Yönünden

1. Taraf vekillerinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Taraf vekillerinin zamanaşımı def'i, tasfiyeye dahil edilecek mal ve tasfiye konusu malın durumuna yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı erkek vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Temyiz peşin harcının istek halinde ilgililere iadesine,

Kararın asıl dava yönünden tebliğinden itibaren15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.