Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1595 E. 2024/1929 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokol hükümlerine göre davalının davacıya tereke borçlarından kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği ve tarafların kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadıkları.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uygun şekilde, davacı ve davalının tereke borçlarına ilişkin ödeme yükümlülüklerini ve davacının alacağını belirleyip, kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığına karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1843 E., 2022/960 K.

DAVA TARİHİ : 21.02.2013

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki itirazın iptali (mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokole dayalı) davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı aleyhine Üsküdar 1. İcra Müdürlüğünün 2012/14507 Takip sayılı icra dosyası aracılığı ile icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini, icra takibine konu alacağın müvekkilinin ölen eşinin mirasının paylaşımına ilişkin Ümraniye 1. Aile Mahkemesinin 2009/1068 Esas sayılı dava dosyasında taraflarca yapılan sulh protokolünden kaynaklandığını, protokol gereğince murisin terekesinin nasıl paylaşılacağının belirlendiğini, aktiflerin paylaşılmasında herhangi bir sorun olmadığını, tarafların terekeye ait yaptıkları tüm ödemeleri, masrafları, yarı yarıya paylaşacaklarını kabul ve taahhüt ettiklerini, davacının tüm masraf ve ödemeleri yaptığını, davalının yapılan harcamalara katılmadığını, bu nedenle icra takibi başlatıldığını belirterek; davalının haksız itirazının iptali ile ana alacağın en az % 40' ı oranında icra inkar tazminatı ödemesine ve alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında protokol imzalandığını ve Mahkemeye sunulduğunu, protokol gereği malların paylaşıldığını, takibin ve icra inkar tazminatı talebinin dayanıksız ve haksız olduğunu, davacının ödemelerinin açık ve net olmadığını, taşınmazın kullanımından kaynaklı aidat borcunun istenemeyeceğini, ödemelerin tereke borcu olduğunun ispatlanması gerektiğini, takibin kötüniyetli yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuş, müvekkili lehine % 20'i oranında tazminat ödenmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

1. Dava, ilk Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesince 27.02.2013 tarihli karar ile davanın aile hukukuna ilişkin olduğu, Aile Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik karar verilmiş, işbu karar temyiz edilmeksizin 02.05.2013 tarihinde kesinleşmiştir.

2. Mahkemesinin 10.02.2015 tarih ve 2013/421 Esas, 2015/82 Karar sayılı kararı ile, Ümraniye 1. Aile Mahkemesinin 2009/1068 Esas, 2012/ 415 Karar sayılı dava dosyasında, davacının Nüket, davalının Tuna, dava konusunun muris Hasan'ın mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğu, tarafların 07.03.2012 tarihli sulh protokolü imzalayarak murisin terekesinin aktiflerini paylaştıkları, tereke borçları ve masraflarının yarı yarıya pay edilerek ortak olarak karşılanması hususunda anlaştıkları, kararın 09.05.2012 tarihinde kesinleştiği; İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün 2012/14507 Takip sayılı dosyasında, alacaklının Nüket, borçlunun Tuna olduğu, 31.10.2012 tarihinde Ümraniye 1. Aile Mahkemesinin 2009/1068 Esas, 2012/415 Karar sayılı dava dosyasındaki protokol gereceğince 11.834,32 TL asıl alacak, 163,41 TL işlemiş faiz alacağına istinaden icra takibi başlatıldığı, Tuna'nın borca itiraz ettiği; davacının yaptığını iddia ettiği ödemelerin tereke borcuna ilişkin olup olmadığı ve bu ödemeleri davacının yaptığının ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.06.2019 tarih ve 2017/15430 Esas, 2019/5634 Karar sayılı kararı ile, davanın ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi davasında taraflar arasında imzalanan protokole aykırılık nedeniyle davacı tarafından başlatılan icra takibine, davalı tarafından yapılan itirazın iptali davası olduğu; 10.04.2008 tarihinde davacı kadın tarafından davalı ... aleyhine ölüme bağlı mal rejimini tasfiyesinden kaynaklı alacak davası açıldığı, bu dava devam ederken taraflar arasında 07.03.2012 tarihinde dava konusu malların ve terekenin paylaşımına ilişkin protokol düzenlendiği, 29.03.2012 tarihinde bu protokolün Mahkemece onaylanmasına ve protokol hükümleri de aynen hüküm altına alınarak davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın 09.05.2012 tarihinde kesinleştiği; davacı kadın tarafından 02.11.2012 tarihinde asıl alacak ve faiziyle birlikte 11.997,73 TL için davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinde borcun sebebi olarak protokol gereği murisin terekesinin pasiflerinin yarı yarıya ödeneceğinin kararlaştırılmasından dolayı borçlu Tuna’nın ödemesi gereken bedel olarak gösterildiği, ödeme emrinin 09.11.2012 tarihinde davalı ...’ya tebliğ edildiği, davalı tarafından 14.11.2012 tarihinde davalının borcu olmadığı beyan edilerek asıl alacak ve faize itiraz edildiği, itiraz üzerine 21.11.2012 tarihinde takibin durdurulduğu ve davacı tarafından 28.01.2013 tarihinde eldeki itirazın iptali davası açıldığı; davacı vekilinin dava dilekçesinde, tereke aktifi paylaşılırken sorun olmadığını, fakat tereke pasifi paylaşılırken davalının protokole aykırı şekilde masraflara katılmadığını beyan ettiği, protokole göre; tereke aktifi olarak ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi davasına konu olan malların paylaştırılması kararlaştırılarak tereke aktifinin paylaşımı, ardından da tereke pasifinin paylaşımı düzenlendiği, buna göre, "... Tereke pasifinin tamamı 1/2 oranında yani yarı yarıya pay edilerek, ortak karşılayacaklarını ve paylaşacaklarını taraflar kabul, beyan ve taahhüt ederler. Tereke aktifi paylaşılırken doğacak tüm vergi, harç masraf, ve giderlerin yine taraflar arasında1/2 yani yarı yarıya pay edilerek karşılanacağını taraflar kabul, beyan ve taahhüt ederler...Bu protokolün uygulanması nedeniyle doğacak tüm masraf ve giderler taraflar arasında 1/2 pay edilerek karşılanacaktır. ..." şeklinde düzenlenen maddelerle tereke pasifi yani mal rejiminin tasfiyesi davasına konu edilen mal varlığı değerlerinin protokole göre paylaşımı sırasında meydana gelecek masrafların da yarı yarıya taraflar arasında paylaşılacağı hüküm altına alındığı, mal rejiminin tasfiyesi davasına bakan Mahkemece protokol maddelerinin aynen onaylanmasına karar verilerek protokol maddeleri aynen hükme geçirildiği; dosya kapsamına göre, davacı tarafından tereke pasifine ilişkin yaptığı ödeme belgeleri sunulduğu, yine davacı tarafından ödemesi yapılan takip dosyasına ait borcun da murise dolayısıyla terekeye ait borç olduğu, davacının tereke pasifine ilişkin yapmış olduğu harcamaları sunmuş olduğu belgelerin bir kısmı ile ispatladığı anlaşıldığına göre, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılan 30.12.2014 tarihli bilirkişi raporuna değer verilerek protokolden kaynaklı tereke pasifine ilişkin davalıdan 5.978,78 TL alacağı olduğu yönünde karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafından tereke pasifine ilişkin yaptığı ödeme belgeleri sunulduğu, yine davacı tarafından ödemesi yapılan takip dosyasına ait borcun da murise, dolayısıyla terekeye ait borç olduğu, davacının tereke pasifine ilişkin yapmış olduğu harcamaları sunmuş olduğu belgelerin bir kısmı ile ispatladığı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılan 30.12.2014 tarihli bilirkişi raporuna değer verilerek protokolden kaynaklı tereke pasifine ilişkin davacının 5.978,78 TL alacağı olduğu, tarafların karşılıklı tazminat talepleri yönünden yasal şartların bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün 2012/14507 Takip sayılı icra dosyasında vaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 5.978,78 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının icra inkar tazminatı ve davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davanın kısmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, müvekkili tarafından yapılan tüm ödemelerin murisin terekesine ait borç olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin protokolden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemelerin ne için ve kim tarafından yapıldığının belli olmadığını, ödemelerin bazılarının murisin terekesine ait borçlar olmadığını, davacının kötüniyetli olduğundan müvekkili lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmalık, mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokole uyarınca davalının davacıya borcunun olup olmadığı, kötüniyet tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, itirazın iptali (mal rejiminin tasfiyesine yönelik protokole dayalı) istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 313 ve devamı maddeleri geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 6 ncı maddesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 42 ve devamı maddeleri, 67 nci maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.