Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1876 E. 2024/9286 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimde olduğu ve erkeğin açtığı boşanma davasının kabulünün yerinde olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçeleri değerlendirilerek, usul ve yasaya uygun bulunan karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1512 E., 2023/1740 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çifteler Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/142 E., 2022/71 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve bağımsız tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, kadının birleşen davasının ise reddine karar verilmiştir.

Kararın kadın veklili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi ve bağımısız tedbir nafakası davası yönlerinden, davalı-davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi ile erkeğin kabul edilen davası yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre bağımsız tedbir nafakası davası yönünden hüküm altına alınan ve temyize konu edilen tedbir nafakasının toplam yıllık miktarı 20.000,00 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 238.730,00TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı-davalı erkek vekilinin bu hususa yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-davalı erkek vekilinin bağımsız tedbir nafakası davası dışında diğer hususlara yönelik ve davalı-davacı kadın vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesi ile; kadının evliliğin ilk gününden beri sürekli müvekkili ile ailesinin zoruyla evlendiğini, müvekkilini sevmediğini söylediğini, müvekkiline psikolojik şiddet uyguladığını, aile birikimlerini kardeşlerine ve annesine verdiğini, hatta kadının müvekkiline kardeşi için kredi çektirdiğini, kardeşinin borcu için kredi çeken ve bu parayı tahsil edemeyen müvekkilinin, kadının isteği üzerine emekliye ayrılıp Eskişehir'e yerleştiğini, kadının ailesi yüzünden sadece müvekkili değil ortak çocuk Esra'nın da psikolojik şiddete maruz kaldığını, annesi ve anneannesi tarafından kendinden yaşça büyük biriyle zorla evlendirilmek istendiğini, müvekkilinin de bu duruma karşı çıktığını, müvekkilinin abisi Remzi Akçin'in 21.09.2020 tarihinde vefat ettiğini, kadının cenaze için gelen misafirleri ziynetlerinin çalındığı iddiası ile evden kovduğunu belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesi ile; açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, kadının yaklaşık 6-7 ay önce evi terkettiğini, evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ve müvekkilinin boşanma davası açtığını, müvekkilinin hiçbir müsrifliğinin olmadığını, kadının nafaka talep etme hakkının bulunmadığını, kadının emekli olduğunu, yaklaşık 2.700,00-3.000,00 TL maaş aldığını belirterek, birleşen davanın reddini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesi ile; erkeğin kusurlu olduğunu, boşanmak istemediğini, müşterek haneyi terk etmediğini, erkeğin uzun zamandır korona hastası olan kardeşinin ve çocuklarının bakımı için bir arada kalmaya zorladığını, aralarındaki geçimsizliğin sebebinin üzerine kayıtlı malları ipotek ettirmesi olduğunu, erkeğin üzerine kayıtlı olan ancak oğullarına ait olan 90 adet küçükbaş hayvanı mal kaçırmak için sattığını, kadına hakaret ve tehdit ettiğini, kendisinin eşine ve ailesine karşı her zaman sorumluluklarını yerine getirdiğini boşanmak istemediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesi ile; Eskişehir ilindeki evi kredi ile aldıklarını, emekli maaşından bunun için büyük kesinti yapıldığını, bu kesinti nedeni ile kışları Eskişehir ilinde oturduğunu, geçimini zor sağladığını, erkeğin emekli olduğu 2009 yılından bu yana almış olduğu maaşı nereye harcadığını, kiminle alışveriş yaptığını, kime borçlandığını, kime kefil olduğunu söylemediğini, bankalardan kredi çektiğini öğrendiğini, kredi çekmesinde kendisinin imzası alınmadan kredi çekildiğini, savurganlık içerisinde olduğunu, gelir giderlerini sakladığını, sık sık borçlandığını, gelir ve giderini ailesinden sakladığını belirterek, dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 1.500,00 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının, haklı sebep olmadan müşterek evi terkettiği, eşine karşı evlilik birliliğinden kaynaklanan vazifelerini yerine getirmediği, eşlerin birbirine göstermesi gereken sevgi ve saygı sınırını aşan sözler sarfettiği, kadının ailesinin borçları yüzünden eşinin ve kendi ailesinin maddî olarak zor duruma düşmesine neden olduğu, eşine erkek kardeşinin borçları için baskıyla kredi çektirdiği, sonrasında ailenin düştüğü maddî sıkıntılardan eşini sorumlu tutarak huzursuzluk çıkardığı ve evlilik birliğini zedelediği, erkeğin abisinin hastalığında eşine destek olmadığı, öldüğünde taziye evinde huzursuzluk çıkardığı ve eşinin üzüntüsüne ortak olmayarak acısının daha da fazlalaşmasına neden olduğu, bu hususların tarafların kızı olan tanık Esra Kaplan'ın talimatla alınan ifadesiyle sabit olduğu, tanığın diğer anlatımlarının kadının iddialarıyla uyumlu olduğu, kadın tanıklarının çelişkili ifadelerine ve hayatın olağan akışıyla uyumlu olmayan beyanlarının bulunması nedeniyle itibar edilmediği, kadının kusurunun daha ağır olduğu, birleşen yoksulluk nafasına ilişkin davada yapılan incelemede; kadının gelirinin bulunması, ayrıca boşanmada ağır kusurlu taraf olduğu gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadının birleşen davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarının, birleşen davanın reddine karar verilmesinin müvekkilinin ağır kusurlu olduğuna ilişkin gerekçenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunu, asıl davanın reddi gerektiğini, birleşen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin zor ve mağdur durumda olduğunu, maaşı dışında gelirinin bulunmadığını belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü ile redddilen bağımsız tedbir nafakası davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk derece mahkemesince kadına kusur olarak yüklenilen haklı sebep olmadan müşterek evi terkettiği, eşine karşı evlilik birliliğinden kaynaklanan vazifelerini yerine getirmediği, eşine erkek kardeşinin borçları için baskıyla kredi çektirdiği, sonrasında ailenin düştüğü maddî sıkıntılardan eşini sorumlu tutarak huzursuzluk çıkardığı ve evlilik birliğini zedelediği vakıalarının ispatlanmadığı, ispatlanmayan vakıaların kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla kadına yüklenen bu kusurların gerekçeden çıkarılması gerektiği, erkeğin ise tartıştıklarında çocuklarına "gelin annenizi alın dediği" kadından habersiz malvarlığı ile ilgili işlemler yaptığı, habersiz kredi çektiği, çevresine borçlandığı, sonrasında borçların kadın tarafından ödenmek zorunda kalındığı, kadına hakaret ve tehdit ettiği, bu vakıaların da erkeğe kusur olarak yüklenilmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, o halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya karar verilmesinin isabetli olduğu; bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik istinaf başvurusu yönünden; erkeğin yukarıda açıklanan kusurlu davranışı karşısında kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, o halde birleşen dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, birleşen tedbir nafakası davasının reddine karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ve reddedilen davası yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun tespitine, kadının birleşen davasının kabulü ile kadın için birleşen dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi ile kadın için nafaka davasında hükmedilen tedbir nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi ile erkeğin kabul edilen davası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı erkek vekilinin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.