Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1960 E. 2024/8833 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatler gözetilerek kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının az bulunması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/693 E., 2023/1957 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/221 E., 2021/1758 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı kadın vekili dava ve cevap dilekçesinde özetle; davalının yıllardır çalışmadığını, aile ekonomisine hiçbir katkıda bulunmadığını, kadının çalıştığı saatlerde çocukların bakım ve eğitimiyle ilgili tüm sorumlulukları kadının kardeşi ...'in üstlendiğini, sürekli hakarette bulunduğu, bir çok kez şiddet uyguladığını, psikolojik, ekonomik ve fiziki şiddet uyguladığını, istediği zaman ve bilgi vermeksizin evden uzaklaştığını, 2019 yılında davalının evi terk edip 7 ay sonra müşterek konuta geri döndüğünü, hakaretleri, tehditleri ve saldırılarının devam ettiğini, sürekli baskı uyguladığını ve evini satması için onları zorladığını, protokol kapsamında müvekkilinden 75.0000,00 TL aldığını, parayı aldıktan sonra ise anlaşmalı boşanmaktan vazgeçtiğini, aldığı parayı da iade etmediğini belirterek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 750,00şer TL tedbir/iştirak nafakasına, 1.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının erkek kardeşi olan ... 'in yaklaşık 10 yıldan beridir kendileriyle ikamet ettiğini, daha önce davalının kız kardeşi olan Kısmet Yüksel'in de kendilerinde 4 sene kaldığını, bu nedenle de kayın biraderinin 10 yıldan beridir kendilerinden ikamet ettiğinden artık buna katlanma zorunluluğunun olmadığını dolayısıyla kendisinin evinden ayrılmasını ve sadece davalı ile çocukları ile beraber yaşama isteğini dile getirdiğini, ancak eşinin buna karşı çıktığını ve müvekkilini rahatsız ettiğini, sonrasında eşinin mahkemeye başvurarak pandemi sürecinde müvekkilini evden uzaklaştırdığını, davalının erkek kardeşinin tehditlerine de maruz kaldığını, çocukları da sürekli kendileri ile yatmaya zorladığını, davalının ailesinin sürekli aile işlerine karıştığını, davalının psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, hakaret ederek aşağılama, küçük düşürücü söylemlerde bulunduğunu belirterek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin düzenli bir işte çalışmadığı, zaman zaman çalıştığında da kazancını evin ihtiyaçları için harcamadığı, evin geçimini kadının üstlenmek zorunda kaldığı, erkeğin çalışmamasından kaynaklı olarak tarafların sürekli tartıştıkları, erkeğin eşine "pislik, şerefsiz" şeklinde hakaret ettiği, küfür ettiği, erkeğin eşi ve çocuğuyla yeterince ilgilenmediği, tarafların kadının kardeşine "tek yaşayacağına gel bizimle yaşa maddî manevî olarak bize yardımcı ol" demeleri üzerine kadının kardeşinin taraflarla birlikte yaşamaya başladığı, tarafların her ikisinin de kadının kardeşinin kendi evlerinde kalması konusunda hem fikir oldukları, evin ihtiyaçlarını, müşterek çocuğun kurs masraflarını kadının karşılamaya çalıştığı, karşılayamadığı zamanlarda kadının kardeşinin yardım ettiği, 2017 yılından beri tüm faturaları kadının kardeşinin ödediği, erkeğin ortak çocukların yanında kadının boğazından sıkarak onu yatağa fırlattığı, ortak çocuk ...'nin çığlığı üzerine kadının kardeşinin tarafların odalarına giderek tarafların arasında girip onları ayırdığı, 2019 yılında da kadına vurmaya çalışması üzerine müşterek çocuğun engellemek için babasının yumruğuna sarıldığı, erkeğin eşine "köye taşınalım çocukları okuldan al" diye söylediği, kadının ise çocukların okulunun olması nedeniyle bu teklifi geri çevirdiği, erkeğin köye taşınmak istemesi nedeniyle kadından para istediği, 2019 yılında erkeğin memleketine gittiği, ne kadar kalacağını söylemeden 7-8 ay kaldıktan sonra tekrar evine döndüğü, bu süre içerisinde kadını hiç arayıp sormadığı, maddî destekte bulunmadığı, memleketinden geldikten sonra erkeğin birçok kez "benim 150.000 TL'mi verin, memlekete gideceğim, orada yaşayacağım" şeklinde söylemeye başladığı, sonrasında "paramı verin anlaşmalı boşanalım" dediği, kadının da kabul ettiği, kadının eşine 75.000 TL'yi peşin kalan kısmı ise mahkeme bittikten sonra vereceğini söylediği,erkeğin kabul etmesi üzerine kadının 75.000 TL parayı gönderdiği ancak daha sonra erkeğin anlaşmalı boşanma iradesinden geri döndüğü, davanın çekişmeliye dönünce kadının uzaklaştırma kararı aldırdığı, o zamandan beri tarafların ayrı yaşadıkları, eşler arasında uyumsuzluk ve zıtlaşmanın meydana geldiği, sevgi saygı bağının kalmadığı ve bu nedenle ortak insiyatif geliştirememiş oldukları, evlilik birliğinin temelinde sarsılmasına neden olan olayların meydana gelmesinde davalı-davacı erkek tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ortak çocukları yararına aylık 40000'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-davalı yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı-davalı yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili; tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden istinaf etmiştir.

2.Davalı-davacı vekili; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, velâyet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının çalışması ve sabit gelirinin bulunması ayrıca emekli maaşı alması karşısında,kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi doğru olmadığı, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocukların ihtiyaçları, davacı-davalı kadının boşanma ile mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında ortak çocuklar lehine iştirak nafakasına, davacı-davalı kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi yerinde ancak miktarları hakkaniyet gereğince az olduğu gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, tarafların ortak çocukları lehine boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 750,00'şer TL iştirak nafakasının, kadın lehine 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın, erkekten alınarak, kadına verilmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı kadın vekili; yoksulluk nafakasının reddi, maddî/manevî tazminat miktarları ile iştirak nafaka miktarlarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, tazminatların usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulü ile erkeğin boşanma davasının reddi kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği,tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı davacı erkek vekilinin tüm, davacı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücü ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı-davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatlar azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı davacı erkek vekilinin tüm, davacı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden ...'e iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.