"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2069 E., 2024/6 K.
KARAR : Bozma ilamına uyularak hüküm kurulması
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden kısmen bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; yoksulluk nafakasının reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1971 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, baskıcı olduğunu, gelinlerinin ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, gelinlerini tehdit ettiğini, erkeğe hakaret ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, muska yaptırdığını, iftira attığını, sık sık ortak konuttan kovduğunu, birlikte yaşamaktan kaçındığını, tarafların 13 yıldır ayrı yaşadıklarını, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine, erkek yararına 25.000,00 TL maddî tazminat, 25.000,00 TL manevî tazminata, katılma alacağının tespiti ile tespit edilecek bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, düğünde kadına takılan ziynet eşyalarının erkek tarafından zorla kadından alındığını, tarafların ortak çocukları olan ...'ı erkeğin ilk eşi olan ve o dönemde dini nikâhlı ilk eşi ...'nin nüfusuna kaydettirdiğini, kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, iftira attığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.05.2022 tarihli, 2020/56 Esas, 2022/351 Karar sayılı kararı ile erkeğin, sürekli hakaret ettiği, kadını aşağıladığı, tehdit ettiği, evli olmasına rağmen başka kadınlarla evlenmek isteğini etrafta dile getirdiği, bu niyetle başka kadınlarla görüştüğü, her ne kadar kadın tarafından erkek tarafından yazıldığı iddia olunan mektuba delil olarak dayanılmışsa da erkek tarafından mektubun kendisi tarafından yazıldığının kabul edilmediği ve mektubun erkek tarafından kaleme alındığını destekler nitelikte başkaca delilin kadın tarafından sunulmadığı, kadın tanık anlatımlarının kadından duyulanlara yönelik olduğu dikkate alındığında delil olarak dayanılan mektubun hükme esas alınmadığı, erkek tarafından kadının birlikte yaşamaktan kaçındığı vakasına dayanılmışsa da erkeğin belirtilen kusurlu davranışları nedeniyle, kadının Türkiye'ye erkeğin yanına gelmemesinin ayrı yaşamaka haklı sebep kabul edildiği ve kadına kusur olarak yüklenmediği, yine her ne kadar erkek tarafından kadının, hastalığı ile ilgilenmediği vakasına dayanılmışsa da dinlenen tanıkların görgüye dayalı anlatımlarıyla kadının, erkeğin hastalığından haberdar olması üzerine Türkiye'ye geldiği ve bir süre erkeğin yanında kaldığı, dayanılan vakanın ispatlanamadığı ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, bu hususun tüm dosya kapsamından ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, asıl davanın reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına ve özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığı ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminat, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda nafaka talep eden kadının kusursuz, erkeğin ise tam kusurlu olduğu, kadının kendisini yoksulluktan kurtarmaya yeterli herhangi bir düzenli geliri ve mal varlığı bulunmadığı, bu nedenle boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, her ne kadar kadın tarafından mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunularak dava ikame edilmiş ise de; eşler arasında geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejiminin evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ermesi, mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilmesinin mümkün olmaması, bu itibarla boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebinin incelenemeyeceği dikkate alınarak kadının, mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davasının, boşanma davasından tefrik edilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili her iki dava ve ferileri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.02.2023 tarihli, 2022/3454 Esas, 2023/330 Karar sayılı kararıyla; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, dosya kapsamına göre kadının Almanya'da yaşadığı, aldığı emekli maaşının kocanın maaşından daha düşük olduğu, geçimine yetmediği için sosyal yardım sağlandığı, kirasının yüksek oluğu, kadının gelirinin yaşadığı koşullarda kendisini yoksulluktan kurtarmaya yeterli olmadığı, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesince kadına kusur yüklenmemiş ise de; kocanın vaka olarak dayandığı ve tanık beyanları ile ispatlanan kadının erkeğe hakaret etmesi ve emekli olduktan sonra erkeğin yanına geleceğini söylemesine rağmen erkeğin yanına gelmemesi kusurlarının kadına yüklenmesi gerektiği, bu durumda taraflar arasındaki kusur dağılımının da değişeceği, kararın taraflara yüklenen kusurlu eylemler ve kusur dağılımına yönelik gerekçesinin "...evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadına sürekli hakaret eden, aşağılayan, tehditte bulunan, evli olmasına rağmen başka kadınlarla evlenmek istediğini etrafta dile getiren, bu niyetle başka kadınlarla görüşen kocanın ağır, kocaya hakaret eden, emekli olduktan sonra kocanın yanına geleceğini söylemesine rağmen gelmeyen kadının hafif kusurlu olduğu..." şeklinde düzeltilmesi gerektiği, gerçekleşen kusur durumu dikkate alınarak erkeğin açtığı boşanma davasının da kabulü gerektiği ve bu nedenle yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hükümlerin de buna göre yeniden düzenlenmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davacı-karşı davalı erkek vekilinin asıl davanın reddi, kusur belirlemesi yönünden istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün 1 inci, 5 inci, 7 nci, 8 inci ve 9 uncu bentleri yönünden kaldırılmasına, her iki davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca tarafların boşanmalarına, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek vekili karşı davanın kabulü ve fer'îleri ile kusur belirlemesi yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili; asıl davanın kabulü ve kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 04.07.2023 tarihli kararı ile dosya arasında bulunan sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunda kadının emekli olduğu, aylık gelirinin tespit edilemediği ve bir kısım taşınmazları olduğu belirtilmişse de, güncel maaşı, taşınmazların değeri ile taşınmazlarından gelir elde edip etmediği, elde ettiği gelir bulunması halinde, toplam gelirin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olup olmadığı araştırılarak, gerçekleşecek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına , sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, uyulan ilam doğrultusunda tarafların adlarına kayıtlı taşınmaz ve mal varlıkları, yurt dışı gelir durumu araştırılmış olup, tarafların sosyal ekonomik durumları, kadının da yurt dışından aldığı maaşının olması, kadının çok sayıda taşınmazın hissedarı olması da dikkate alınarak kadının boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesi ile kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına, davacı - karşı davalı erkeğin aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulü ile; ilgili bendin kaldırılmasına, yerine davalı - karşı davacı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili; yoksulluk nafakası talebinin reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı-karşı davacı kadının boşanma ile yoksulluğa düşüp düşmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı- karşı davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...