"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1208 E., 2023/1371 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 15. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/271 E., 2023/244 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2001 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, kadının, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, intihara teşebbüs ettiğini alkol bağımlısı olduğunu, birlik görevlerini ihmal ettiğini, yatağını ayırdığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, asıl dava dilekçesini tekrarla asıl davanın fer'îleri ile birlikte kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı- davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, tehdit ettiğini iddia ederek öncelikle davanın reddini, aksi kanaatte olunması durumunda ise ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, tehdit ve hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 15.000,00 TL tedbir nafakası, 15.000,00 TL yoksulluk nafakası, 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A.İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 23.01.2020 tarih 2018/394 Esas ve 2020/53 Karar sayılı kararıyla; erkeğin, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.700,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.700,00 TL yoksulluk nafakası, 50.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili tarafından her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 14.03.2022 tarih ve 2020/645 Esas, 2022/389 Karar sayılı kararıyla; davalı-davacı kadının taraf ehliyeti yönünden İlk Derece Mahkemesi tarafından araştırma yapılmadığı, velâyet yönünden ise psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman ya da uzmanlardan her iki ebeveyn ve çocuk ile görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek sosyal inceleme raporu alınarak, idrak çağına gelen ortak çocuğun velâyet hususundaki görüşleri de sorularak tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı-davalı erkek vekilinin istinaf itirazının kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, yukarıda gösterildiği şekilde yargılama yapılarak sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, davacı - davalı erkek vekilinin sair istinaf taleplerinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadına ise yüklenecek kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, alınan sosyal inceleme raporu içeriği gereği ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocukla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 1.700,00 TL tedbir nafakası, 1.700,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminat, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının bulunmadığı kadının ise tam kusurlu olduğu ve asıl davanın kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamından, Ankara 6. Aile Mahkemesi'nin 18.06.2013 tarih ve 2013/788 Esas, 2013/775 Karar sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş ise de daha sonra 25.11.2013 tarihli ek karar ile davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği, işbu davada ise İlk Derece Mahkemesince dinlenen davacı - davalı erkeğin annesi olan tanık Bahriye'nin bir kısım beyanlarının diğer tanık beyanları ve hastane kayıtları karşısında tutarlı olmadığı, bir kısım beyanlarının ise erkekten aktarılan beyanlar olduğu, bu hali ile İlk Derece Mahkemesince tanık Bahriye'nin beyanlarının hükme esas alınmamasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, yine diğer davacı - davalı tanıklarının da genel olarak görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, kadının çocuk ile ilgilenmediğine dair beyanların da birbirleri ile tutarlı olmadığı, zira tanık ...'nin kadının geç kalkmasından dolayı ortak çocuğun sabahtan öğlene kadar erkeğin iş yerine getirildiğini belirtmesine rağmen tanık ...'ın çocuğun erkek tarafından öğleden sonra gezme amaçlı dükkana getirildiği, bir saat kadar dükkanda kaldığının belirtildiği, buna göre erkeğin diğer tanık beyanlarının da hükme esas alınmamasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı- davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davalı- davacı kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, kadının açtığı birleşen davanın kabulü ile boşanmaya boşanmaya karar verilmesi, kadının kusurlu bir davranışının varlığı ispat edilmediğinden davacı - davalı erkek tarafından açılan asıl davanın reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddi ve birleşen davada verilen boşanma kararının ve evlilik birliğinin sarsılmasında davacı- davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir nafakası miktarlarının isabetli olduğu, kadının evlilik birliğinin sarsılmasında kusursuz olduğu, boşanmayla birlikte yoksulluğa düşeceği ve yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve nafaka miktarının isabetli olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının kusurunun bulunmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi ve tazminat miktarlarının isabetli olduğu, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olan erkeğin yasal şartları oluşmayan asıl davada talep ettiği tazminat taleplerinin reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de erkeğin asıl davasının reddedildiği, bu itibarla davada talep edilen tazminat taleplerinin de reddine karar verildiği ve bu kararın da isabetli olduğu gerekçesiyle davacı- davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle her iki dava ve fer'îleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı- davalı erkek vekilinin tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, İlk Derece Mahkemesince, 23.01.2020 tarihli kararda kadın yararına takdir edilen aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından yargılamanın hiçbir aşamasında kanun yolu itirazı olmamasına rağmen 30.03.2023 tarihli kararda erkek yararına oluşan usuli müktesep hakka aykırı olacak ve miktar arttırılmak suretiyle aylık 1.700,00 TL'ye karar verilmesi hatalı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, bu yönden verilen karar doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi esastan ret kararının KALDIRILMASINA,
3.Davacı-davalı erkek vekilinin kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6 ncı hüküm bendinin hükümden çıkarılması ve yerine 6 ncı bent olarak "Birleşen dosya davacısı kadın yararına önceden takdir edilen aylık 1.500,000 TL tedbir nafakasının boşanma hükmü kesinleşinceye kadar devamına, boşanma hükmü kesinleştikten sonra tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aylık 1.700,00 TL üzerinden yoksulluk nafakası olarak birleşen dosya davalısı erkekten alınarak birleşen dosya davacısı kadına verilmesine" ifadesinin yazılmasına suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.