"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1250 E., 2024/78 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/781 E., 2023/171 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; her konuyu sorun haline getirdiğini, öfkeli ve kavgacı bir yaşam tarzını benimsediğini, sürekli azarladığını, her olayı kavga ile çözmeye çalıştığını, canını acıtmaya çalışıp erkekliği ile ilgisiz sözler söylediğini, küfrettiğini, vurmaya çalıştığını, ailesine kötü davrandığını, 2015 yılı Temmuz ayında anne babasını ortak konuta çağırarak topluca saldırdıklarını, hakaretler ettiklerini, dövmeye çalıştıklarını, evi terk etmek zorunda kaldığını, çocukları babaya karşı olumsuz şekilde yönlendirdiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, erkek yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin evlenir evlenmez kadının tüm maaşına el koyduğunu, tüm faturaları ve masrafları davalı- davacıya ödettiğini, ağır hakaretler ettiğini, suçladığını, evliliği benimseyemediğini, evli olmanın gereklerini yerine getirmediğini, alyansını sebepsiz yere çıkardığını, aşağıladığını, küstüğünü, tehdit ettiğini, emrettiğini, eşine hizmetçi gibi davrandığını, onun kariyerinin önüne geçtiğini, ailesinin etkisinde kaldığını, mal varlığını ve gelirini eşinden gizlediğini, onu arkadaş ortamına sokmadığını, aşağıladığını, evi otel gibi kullandığını, son sekiz yıldır kütüphaneye gittiğini söyleyerek dışarı çıktığını, erkeğein ailesinin azarlamasına sessiz kaldığını, son olayda hakaret ettiğini, kadının çağırmasıyla eve gelen anne babasına saldırdığını, evi terk ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk Ahmet Alp yararına aylık 2.500,00 TL, ... yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 11.06.2019 tarih ve 2016/32 Esas, 2019/536 Karar sayılı kararı ile, davalının ailesinin davacıyı darp ettiği, davalının da kocasına karşı hakaret ifade eden kelimeler kullandığı, aşağıladığı, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, Ahmet Alp yararına aylık 1.500,00 TL, ... yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, reddedilen manevî tazminat talebi, velâyet ve iştirak nafakası miktarı yönünden; davalı-davacı kadın vekili kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, nafaka miktarı ve kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 14.04.2021 tarih ve 2019/2249 Esas, 2021/717 Karar sayılı kararı ile, Mahkeme kararında davalı-davacı kadının ailesinin davacı- davalı erkeği darp ettiği, davalı-davacı kadının da kocasına hakaret edip aşağıladığı belirtildikten sonra tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edildiği ancak davacı-davalı erkeğin eşit kusuru oluşturan davranışlarının neler olduğu denetime elverişli şekilde gösterilmediği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) alt bendinde yer alan unsurları içermediği, bu halde gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) üncü alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre, tarafların sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesi’nin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi’nin 10.03.2022 tarih ve 2021/323 Esas, 2022/182 Karar sayılı kararı ile davalının ailesinin davacıyı darp ettiği, hakaret ettiği, aşağıladığı, davalı kadının kocasına karşı hakaret ifade eden kelimeler kullandığı, tarafların karşılıklı birbirlerine şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkeğin velâyet ve iştirak nafaka talebinden vazgeçmesi nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, velâyetin anneye verilmesine, Ahmet Alp yararına aylık 1.500,00 TL, ... yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakalarının kesinleşmeden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, birleşen dava takip edilmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesi gereğince dosyasının işlemden kaldırılmasına, süresi dolduğunda ayrı bir esasa kaydedilerek açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesi’nin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü ile boşanma, nafaka miktarları ile kendi davası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin 26.10.2022 tarih ve 2022/1074 Esas, 2022/1595 Karar sayılı kararı ile Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda 10.03.2022 tarihli celsede davalı-davacı kadının davayı takip etmemesi nedeniyle davalı-davacı kadının birleşen boşanma davası yönünden dosyasının işlemden kaldırılmasına, süresi dolduğunda ayrı bir esasa kaydedilerek açılmamış sayılmasına karar verilerek aynı tarihte davacı-davalı erkeğin boşanma davası kabul edilerek yazılı şekilde karar verildiği, davalı-davacı kadının 10.03.2022 tarihinde işlemden kaldırılan birleşen dosya için Uyap sistemi üzerinden 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen bir aylık süre dolmadan 23.03.2022 tarihinde yenileme dilekçesi gönderdiği; hal böyle olunca davalı-davacı kadının yasal sürede yenilenen birleşen davasının esası hakkında karar verilmesinin gerektiği; İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf sebepleri de gözetilerek tümden kaldırılmasına, asıl ve birleşen davalar ile fer'îleri bakımından tüm deliller birlikte değerlendirilerek İlk Derece Mahkemesince verilen 10.03.2022 tarihli karara karşı davacı-davalı erkeğin istinaf başvurusu bulunmaması sebebiyle kadın yararına oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin üç numaralı alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma nedenine göre tarafların sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesi’nin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının ailesinin davacıyı darp ettiği, hakaret ettiği, kadının da erkeğe karşı hakaretlerinin olduğu, Ankara 24 Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1400 Esas sayılı dosyada karşılıklı basit yaralama suçlarını işledikleri, karşılıklı birbirini yaralayan ve birbirlerine hakaret eden kadın ve erkeğin kusurlu olduğu, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk Ahmet Alp yararına aylık 1.500,00 TL, ... yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, taraflar eşit kusurlu kabul edilmekle maddî manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda başlıkta belirtilen kararına karşı davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; aşamalardaki beyanlarını tekrarlamakla birlikte kusur belirlemesi, asıl davanın kabulünün hatalı olduğunu, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tedbir ve iştirak nafaka miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kadının fiziksel şiddetine esas alınan ceza mahkemesi dosyasında davalı-davacı kadının delil yetersizliğinden beraat ettiği,erkeğin sözü edilen ceza dosyasında soruşturma aşamasında alınan beyanında davalı-davacı eşinin suratına yumruk attığını iddia ettiği halde 24.07.2015 tarihli davacı-davalı erkeğe ait doktor raporunda davacı-davalı erkeğin suratında meydana gelen yaralanmaya ilişkin herhangi bir tespit yer almadığı, davacı-davalı erkeğin yargılama aşamasında davalı-davacı eşinin kendisine vurmadığın beyanı da gözetildiğinde şiddet vakıasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının İlk Derece Mahkemesince kusur olarak kendisine yüklenilen ve gerçekleşen ailesinin davacı-davalı eşine darp etmesine sessiz kalmak ve eşine hakaret etmek şeklindeki kusurlu davranışlarının sabit olduğu, davacı-davalı erkeğin ise İlk Derece Mahkemesince kusur olarak kendisine yüklenilen ve istinaf başvurusunda bulunmayarak kendisi bakımından kesinleşen eşine şiddet uygulamak ve hakaret etmek şeklindeki kusurlu davranışları yanında, davalı-davacı eşinin babasını darp ettiği, eşinin ailesini evden kovduğu ve evi terk ettiği, belirlenen ve gerçekleşen kusurlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu; boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına tazminata hükmedilmesinin gerektiği; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ortak çocuk ...'nin yaşı ve ihtiyaçları ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 90.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk ... yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren başlamak üzere aylık 2.000,00 TL iştirak nafakasına; davalı-davacı kadın vekilinin itiraz konu diğer bölümlerin 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;kadının birleşen davasının takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırıldığını, kadın vekili tarafından yenilendiğinde aynı mahkemenin başka bir esasına kaydının yapıldığını, aynı konuda iki kez karar verildiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
İstinaf edilmeyen hususların temyizi mümkün bulunmadığına göre uyuşmazlık, kusur belirlemesi, tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı, birleşen davanın ayrı esasa kaydı yapılmasına karşın bu dosyada devam ettiği kabul edilerek hem bu dosyada hem sehven tefrik edilen dosyada karar verilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle kadının birleşen davasının takipsiz bırakılması sonucunda yenilendikten sonra sehven ayrı esasa kaydedildiğinin, bu dosyada tefrik edilmemiş gibi değerlendirilerek hüküm kurulmuş olmasının yerinde olduğunun ve sehven ayrı esasa kaydedilen dosyanın mükerrer olup olmadığının o dosyada değerlendirilmesi gerektiğinin anlaşılmasına göre ve ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenen erkeğin kadının babasını darp ettiği vakıasından sonra erkeğin kadının babasından özür dilediği, kadının babasının ve kadının da bu özürü kabul ettiği, taraflarca bu vakıanın affedilmiş kabul edilmesinin gerektiği, af edilen vakıaların taraflara kusur olarak yüklenilemeyeceği, erkeğin kadının ailesini evden kovduğu vakıasının ise ispatlanmadığı, ispatlanamayan vakıanın kusur olarak yüklenilemeyeceği, erkeğin son yaşanan olaydan sonra evden ayrıldığı, kısa bir süre sonrada dava açtığı gözönünde bulundurulduğunda evi terk ettiği vakıasının da kusur olarak yüklenmesinin mümkün bulunmadığı, belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre yine de erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.