"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2024/9 E., 2024/26 K.
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairece, kusur belirlemesi ve eşit kusurlu eş lehine manevî tazminat verilemeyeceği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde ve süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin; müvekkilinin kendisini başka erkekler ile aldattığını iddia ederek müvekkiline hakaret ve iftiralarda bulunduğunu, bu konuda daha da ileri giderek müvekkilinin kendisini aldattığı kişileri de gösterip o kişileri de suçladığını, bu konuda müvekkiline iftira attığını dair aldattığını iddia ettiği kişiler ile münakaşa içine girdiğini ve daha sonrasında bu kişilerden özür dilediğini, müvekkilini ters ilişkiye zorladığını, müvekkiline sürekli fiziksel şiddet uyguladığını ve hakaret ettiğini, müvekkilini tehdit ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaların her yıl üfe oranında arttırılmasına, müvekkili yararına 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, davacı kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği vazifeleri yerine getirmekten kaçındığını, sadakatsiz davrandığını ve başka bir erkekle birlikte olduğuna dair müvekkiline bilgiler geldiğini, davacı kadının bu şahısla sabah-akşam birlikte yemek yediklerini, arabayla birlikte dolaştıklarını, işyerinde samimi bir şekilde sohbet ettiklerini, bu ikisinin evlendiklerine dair bir söylentinin de çıktığının bazı şahıslar tarafından müvekkiline bildirildiğini, davacı kadınn müvekkiline kötü muamelede bulunduğunu savunarak ve iddia ederek tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı kadının dava dilekçesinde eşinin kendisini evden kovduğunu ve kendisine hakaret, tehdit ve iftiralarda bulunduğunu iddia ettiği; davalı erkeğin tehdit suçundan beraat ettiği, hakaretin de karşılıklı hakaret kapsamında kaldığından ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiği, davalı erkeğin eşine, başka erkeklerle görüştüğünü iddia ederek iftira attığı iddialarının doğru olmadığının tanık beyanları ile sübut bulduğu; davalı erkeğin eşe karşı basit tıbbi müdahale ile giderilebilir yaralama suçunu işlediğinin anlaşıldığı, davacı kadının ise sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunduğu belirtilerek boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin az, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebi ile tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, müvekkilinin davalı erkek tarafından sürekli hakaret, iftira ve kötü muamele gördüğünü, bu konu ile ilgili Germencik Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/ 317 Esas sayılı dosyasında sanık sıfatı ile davalı erkek hakkında dava açıldığını, davanın erkeğin mahkumiyeti ile sonuçlandığını, müvekkilinin eşini aldattığı iddiasının tamamen soyut ve dayanaktan yoksun bir iddia olduğunu, yargılama sırasında dinlenen tanıklardan hiçbirinin müvekkilin aldattığına ilişkin beyanda bulunmadığını, yalnızca ortak çocuğun annesini başka bir adamla gördüğünü iddia ettiğini, fakat şahit olduğu herhangi bir aldatma unsuru içeren hareket beyan etmediğini, annesiyle ilgili diğer beyanların ise gerçeği yansıtmadığını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçe göstermeden müvekkilin aldattığına ilişkin kanıya vardığını, müvekkil aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmolunmasının doğru olmadığını, müvekkilinin tazminat talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek; kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar hakkında Germencik Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2017/317 Esas sayılı ilamı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 129 uncu maddesi uyarınca karşılıklı hakaret ettikleri sabit kabul edilerek, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/4-c maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği; ceza mahkemesi hakiminin tespit ettiği ve hukuk mahkemesi hakimi açısından da bağlayıcı olan maddî olayın tarafların karşılıklı olarak birbirine hakaret etmesi olduğunu, 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu maddesi kapsamında verilen hükmü istinaf edenin sıfatı itibari ile bölüp, istinaf etmeyenin aleyhine olacak şekilde değerlendirme yapmaya yasal olanak bulunmadığı, sonuç olarak İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında davalı erkeğin ceza mahkemesi ilamı ile sabit kabul edilen karşılıklı hakaret eylemi nedeni ile tarafların kusur nispeti değişmeyeceğinden davalı erkeğe ceza mahkemesi ilamına ve dosya kapsamına göre hakaret eyleminin mahkemece kusur olarak yüklenmemesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadının tazminat taleplerinin reddine ve erkek yararına manevî tazminata hükmolunmasında isabetsizlik bulunmadığı, erkek yararına hükmolunan manevî tazminat miktarının yerinde olduğu belirtilerek davacı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 06.06.2023 tarihli 2022/5636 Esas, 2023/2951 Karar sayılı kararı ile; "...İlk Derece Mahkemesince davacı kadına yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış boyutunda olduğu, davalı erkeğe yüklenen basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde davacı kadını yaraladığı vakıasının yanında kadına hakaret ettiğinin ceza dosyası ile sabit olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken hatalı kusur belirlemesi sonucu davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına manevî tazminata karar verilemez. Davalı erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen manevî tazminata hükmedilme koşulları oluşmamıştır. O halde davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir...." gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla bozma kararına uyulmasına karar verilerek; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadın güven sarsıcı davranışta bulunduğu, davalı erkek ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde kadını yaraladığı ve kadına hakaret ettiği evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu tarafa tazminat verilemeyeceği gerekçesiyle; davalı erkek eşin manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, müvekkil lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozmanın amacına uygun karar verilip verilmediği, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 174 üncü ve 175 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı ve özellikle kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulmasının hukuki sonuç anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.