Logo

2. Hukuk Dairesi2024/269 E. 2024/7450 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olayların tespiti, kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, kişisel ilişki, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1492 E., 2023/1849 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/1260 E., 2022/536 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, zamanını ailesinin yanında geçirerek evde ev işlerini aksattığını, "benim böyle bir mecburiyetim yok" gibi söylemlerde bulunarak erkeği mağdur ettiğini, erkeği her akşam iş çıkışı annesinin evine çağırarak gitmediği zamanlarda tartışma çıkardığını, annesinin yakınında bir yere taşınmak istediği için tarafların erkeğin iş yerine uzak bir yerden ev tutmak zorunda kaldığını, kadının ailesinin evlilik birliğine sürekli olarak müdahil olduklarını, kadının ortak çocukla yeterince ilgilenmediğini, çocuğun maddî ve manevî tüm ihtiyaçlarının erkek tarafından karşılandığını, erkeğin ailesini hor görerek aşağılayarak telefonla görüşmesine dahi tahammül edemediğini, kadının annesinin, erkeğe "bu çocuk dağda yetişmiş, bu nasıl bir çocuk" şeklinde sözler söyleyerek zaman zaman erkekliğine dahi laf ettiğini, erkeğin ailesinin bulunduğu ortamda "kızımın odası bizim evde hazır, istediği an herşeyi bırakıp gelebilir" şeklinde söylemlerde bulunduğunu, kadının muska ve okunmuş sularla erkeği ve ortak çocuğu baskı altında tutmaya çalıştığını, evliliğini başka evliliklerle kıyaslayarak erkeğe duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığını, 2018 yılında annesinin yanına taşındığını ve halen de annesi ile birlikte yaşadığını, ortak çocuğu erkeğe göstermediği gibi telefonla görüşmesine dahi izni vermediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, erkeğin evliliğin başından itibaren kadına ve ortak çocuğa maddî ve manevî anlamda destek olmadığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, evin zaruri ihtiyaçlarını kadının babasının karşıladığını, sürekli olarak kahvaltıya ve yatıya kadının ailesine gitmek isteyerek "oh oh bu ay da elektrikle suya para vermedim" diyerek amacını açıkça ortaya koyduğunu, ortak çocuğun "bana neden hiç oyuncak almıyorsun" sorusuna "anneni sevmediğim için almıyorum" şeklinde cevap vererek çocuğun psikolojisinin bozulmasına sebebiyet verdiğini, erkeğin annesinin sık sık oğlunu arayarak "oğlum sana gönderdiğim hurmaları sen yiyorsun dimi, onlar değil sen ye" şeklinde sözler söylediğini, erkeğin annesinin sözünden hiç çıkmadığını, çocuğun banyosu esnasında "suyu çok fazla akıtıyorsunuz" diyerek ortak çocuğun gözü önünde kadına fiziksel şiddet uyguladığını, "kızım bu evden gitmezsen seni geberteceğim, gazetelerin 3.sayfasına çıkacağım" şeklinde tehditler savurduğunu, bu olaydan sonra kadının evden ayrılmak zorunda kaldığını, kadını her ortamda yalnız bıraktığını, sosyal ortamlara eşiyle katılmadığını, kadına "senin boyun kısa, gödeleksin, elinden tuttuğumda çocuğumu gezdiriyor gibi oluyorum, erkekler kendilerinden yaşça küçük kızlar ister, sen benimle yaşıt duruyorsun, ben seni boşarsam seni anca kargalar alır" şeklinde küçük düşürücü ifadelerde bulunarak kadına psikolojik şiddet uyguladığını, taraflar yeni eve taşınacağında tarafların ailelerinin bir araya geldiğini, erkek ve ailesinin sürekli tartışma çıkardığını hatta babasının kadının babasına "seni bıçaklarım" diyerek tehditte bulunduğunu, annesini eve getiren erkeğin müvekkiline "sen benim annemin olduğu evde kalamazsın, seni istemiyorum, seni boşayacağım" dediği için kadının evden ayrılmak zorunda kaldığını, sonrasında da anlaşmalı boşanmaya zorlayarak "iyi tamam anladık, iyi kızsın ama benden anlaşmalı olarak boşanacaksın, yoksa seni her gün arayıp rahatsız ederim, imzalama da göreyim" şeklinde tehditlerde bulunduğunu belirterek, asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediği, zamanının büyük bir kısmını ailesinin evinde geçirerek evini, eşini ve çocuğunu ihmal ettiği, ev ve temizlik işlerini yapmayıp eşini evde yalnız bırakarak eşini mağdur ettiği, erkeğin ailesini istemediği, hatta erkeğin babasının hastalığı döneminde arayıp sormadığı gibi cenazesine dahi katılmayarak eşini manevî destekten yoksun bıraktığı, erkeğin ise evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmeyerek eşine ve çocuğuna yeterince sevgi ve ilgi göstermediği, evinin ve eşinin zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılamayarak maddî destekten yoksun bıraktığı, harçlık dahi vermediği, çocuğuyla ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, eşiyle sosyal etkinliklere katılmayarak "ben senin arkadaşlarının yapmış olduğu organizasyonlara katılmak zorunda değilim" şeklinde sözler söyleyerek eşini sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı, hamilelik döneminde dahi eşiyle ilgilenmeyerek destek olmadığı, ortak çocuğun banyosu sırasında "Siz beni batıracakmısınız, bu suyu niye akıtıyorsunuz" şeklinde sözler söyleyerek eşine ortak çocuğun yanında fiziksel şiddet uyguladığı, şiddet sonrasında eşine karşı "kızım bu evden defol git, yoksa seni geberteceğim, gazetelerin 3. sayfasına çıkacaksın" şeklinde tehdit içeren söylemlerde bulunduğu, kadının gördüğü şiddet nedeniyle evden ayrılmak zorunda kaldığı, tarafların uzun süreden beri ayrı yaşadıkları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, yaşı ve ihtiyaçları, alıştığı yaşam düzeni ve sosyal inceleme raporu da nazara alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için daha önce takdir edilen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının 18.06.2021 tarihinde aylık 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine ve boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, dava tarihi olan 04.11.2020 tarihinden geçerli olmak ve tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere kadın lehine aylık 1.000,00 TL olarak takdir edilen tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla aylık 2.000,00 TL'ye yükseltilmesine boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan tarafların istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılık boşanma davalarının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 182 nci,323 üncü, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.