"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3417 E., 2024/145 K.
KARAR : Bozma ilamına uyularak yeniden esas hakkında karar verme
Taraflar arasında birleştirilerek görülen boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile ortak çocuğun velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki tesisi ve yararına hükmedilen iştirak nafakası bakımından kaldırılmasına, kaldırılan yönlere ilişkin yeniden hüküm kurulmasına, sair itirazların reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilme üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılan inceleme sonunda benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesinin doğru olmadığına karar verilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
1.Davacı kadın vekili 11.02.2016 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 29.11.2008 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının bulunduğunu, doktor olan davalı erkeğin eşini aldattığını, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, eşine gerizekâlı şeklinde hitap ettiğini, müvekkilinin ailesine de hakarette bulunduğunu, eşini istifaya zorlayarak kendisine muhtaç hâle getirdiğini, sonrasında ekonomik şiddet uyguladığını, müvekkilini küçümsediğini, hakaret ettiğini, tehdit ve şantaj içerikli mesajlar gönderdiğini, müvekkilinin evliliğin ilk gününden bu yana şiddete maruz kaldığını, son şiddet olayında aldığı ölüm darbesine dayanamayarak eşinden şikâyetçi olduğunu, bu olay nedeniyle erkeğin eşini yaralamaktan ceza aldığını, davalının müvekkilinin bilgisayarını ortadan ikiye ayırdığını, eline geçen eşyaları kırdığını, eve zarar verdiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 5.000,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 8.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 500.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili 12.04.2017 tarihli birleşen davaya cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, davalı erkeğin ... ve ...çifti ile birlikte hareket ederek müvekkili hakkında kumpas kurduklarını, Bertram ile müvekkili arasında cinsel birliktelik yaşanmadığını savunmuştur.
II. BİRLEŞEN DAVA
1.Davalı erkek vekili 15.02.2017 tarihli birleşen dava dilekçesinde; kadının evlilik birliği devam ettiği hâlde sadakat yükümlülüğünü ihlâl etiğini, eşini evli olan ...isimli bir erkekle aldattığını, sevgilisi ile şuursuz bir ilişki içerisinde olduğunu, erkeğin eşi ... ile davacı ...’in karakolluk olduklarını, ... tarafından çekilen resimlerin müvekkiline verildiğini, yine ... tarafından müvekkilinin telefonuna 13.01.2017 tarihinde "Bilmek istersin karın yine rahat durmuyor ve bastırmak istiyorsan şu an beraberler", 14.01.2017 tarihinde "Annenin evindeler senin çocuğunun yanında o insana benzemeyen karın senin kızımda herkesin dediğim orospu yapacak üzüm üzüme bakarak kararırmış", "Allahım nasıl bir karın var senin yanındaki benim kocam değilmiş adam otelde her şeyi ispatladı, seninki başkasını bulmuş" şeklinde mesajlar attığını, karısının da kocasına "sen erkek olup beceremeyeceksen ben bulurum becerecek birini, geberirsin inşallah yoksa ben geberteceğim seni, hayvan olma lafımı dinle, lanet olsun sana da ailene de, Allah hepinizin belasını versin, o paralarını bir gün senden alıp çatır çatır başka heriflerle yiyeceğim, hayvanoğlu hayvan, şerefsizliğe devam etme" şeklinde hakaret dolu mesajlar yazdığını ileri sürerek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.500,00 TL iştirak nafakası ile müvekkili yararına 250.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı erkek vekili 02.03.2016 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, müvekkilinin doktor olduğunu, davacının ise kendi isteği ile çalışmadığını, davacının tenis oynarken yaralandığını ve bu sebeple oluşan çürükleri kullanarak darp raporu aldığını, eşine haber vermeden bara gittiğini, hakaret ve beddua ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, saldırgan bir yapıya sahip olduğunu, müvekkilini evi terk etmek ve çocuğu göstermemekle tehdit ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, aldatma olayının gerçeği yansıtmadığını, erkeğin karısını çok sevdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli ve 2016/125 Esas, 2019/445 Karar sayılı kararı ile; tarafların 29.11.2008 tarihinde evlendikleri, ortak bir çocuklarının bulunduğu, toplanan delillere göre erkeğin son olayda eşine fiziksel şiddet uyguladığı, evdeki eşyalara zarar verdiği, bu olay nedeniyle erkek eş hakkında evden uzaklaştırma kararı verildiği, evlilik süresince eşini defalarca aldattığı, evlilik birliğinde olması gereken saygıyı ve sadakati eşine göstermediği, eşine başkalarının yanında dahi "geri zekalı, orospu, idiot" demek suretiyle hakaret ettiği, eşini "ekonomik özgürlüğü olmaması" nedeniyle küçük gördüğü, ayrılık döneminde eşini muhtaç durumda bırakmak amacıyla evin faturalarını ödemediği ve bu suretle eşine ekonomik şiddet uyguladığı, buna karşılık kadının da fiili ayrılık döneminde güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve evlilik birliğinin devamı süresince gösterilmesi gereken sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, gerekçesiyle her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, yoksulluk nafaka talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.04.2021 tarihli ve 2019/1841 Esas, 2021/1100 Karar sayılı kararı ile; erkek eşin tazminatların miktarına, kadın eşin velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki tesisi ve yararına hükmedilen iştirak nafakası yönlerinden istinaf taleplerinin kabulüne, sair istinaf istemlerinin reddine karar verilerek, İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin doğru tespit edildiğini ancak tarafların sosyal ekonomik durumlarına göre kadın yararına hükmedilen tazminatların fazla olduğu gerekçesiyle kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, diğer yandan ortak çocuğun velâyeti her ne kadar babasına verilmiş ise de dosya kapsamından küçüğün 2019 yılı yaz başından itibaren annesi ile birlikte yaşadığı, babanın çocukla yeterince ilgilenmediği, çocuğunda sosyal inceleme uzmanına annesi ile birlikte yaşamak istediğini belirttiği gerekçesiyle velâyetin anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen çocuk yararına 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası ödenmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.12.2021 tarihli ve 2021/5269 Esas, 2021/10231 Karar sayılı bozma kararı ile "...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kadının tüm, davalı-davacı erkeğin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3.Taraflarca açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı erkek ağır kusurlu kabul edilerek her iki boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi hükmünü her iki taraf istinaf etmiş, bölge adliye mahkemesince davacı-davalı kadının velâyete ve ortak çocuğa ilişkin nafaka taleplerine, erkeğin tazminat miktarlarına yönelik istinaf talepleri kabul edilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların ilk derece mahkemesince ve bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davacı-davalı kadının; eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, kavgacı ve agresif davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
4.Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata karar verilemez. Davacı-davalı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2 nci madde koşulları oluşmamıştır. O halde davacı-davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; Yargıtay bozma ilâmı doğrultusunda yapılan incelemede İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında kadının eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, kavgacı ve agresif davranışlarda bulunduğunun anlaşıldığı, ne var ki bozma ilâmının aksine kadın eşe belirtilen bu eylemler kusur olarak ilave edilse dahi boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin yine de ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulunca Verilen Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki kararına karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulmuş Dairenin 04.07.2022 tarihli ilamı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek temyiz itirazlarının incelenmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2023 tarihli kararı ile; kadın vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, erkek vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede ise dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilerek dinlenen tanıklardan özellikle ...'in bizzat görgüye dayalı olarak "davacının sürekli kavga çıkarmaya çalışan bir karakteri vardı abime sürekli bağırıp çağırırdı ufak sebeplerden kavga çıkarırdı ailesinde ve sosyal çevresinde kavgacı bir kişiliği vardı bir gün hep birlikte dışarda yemege gittiğimizde restoranttta çatalı tabağı fırlatıp -bu nasıl yemektir Allah kahretsin- şeklinde bağırarak gerginlik çıkarmıştır, abim doktor olduğunu için Antalya da tanınan bir insandır ancak davacının bu dikkatsiz davranışları onun itibarını zedelemiştir,... Ben tarafların ben bir çok kavgasına şahit oldum davacının abime çok hakaret ettiğini gördüm, bir gün gene ben onlardayken abim tırnak makasının nerde olduğunu sordu davacıda -götüme mi soktum nerden bileyim- dedi, abimde davacıya -sen bir kadınsın benim kardeşimin yanında nasıl böyle konuşuyorsun- dedi, oda abime -ben kadınımda acaba sen erkekmisin ibne- dedi buna da şahit oldum" şeklinde beyanda bulunduğu, görgüye dayalı bu beyanlara göre tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında, Özel Daire bozma kararında esas alındığı gibi eşlerin eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, hâl böyle olunca erkek eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın yararına tazminat ödenmesine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesinin doğru olmadığına karar verilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; gerekçenin tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu oldukları şeklinde düzeltilmesine, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, sair yönlerden verilen hüküm temyiz incelemesi neticesinde kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili; tekrar kusur değerlendirilmesi yapılması gerektiğini, erkeğin tam kusurlu olduğunu, nafaka miktarının yetersiz olduğunu, lehine nafakaya hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği ve kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.