Logo

2. Hukuk Dairesi2024/2827 E. 2024/3060 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen iştirak nafakası ve maddî tazminat miktarının azlığı nedeniyle bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusunun incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay, bozma kapsamı dışında kalıp kesinleşen hususlara ve bozmaya uyularak karşı taraf lehine oluşan kazanılmış haklara müdahale edilemeyeceği, yeniden hükmedilen iştirak nafakası ve maddî tazminat miktarının da dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3110 E., 2024/286 K.

KARAR : Bozmaya uyularak yeniden esas hakkında hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakasının ve kadın için hükmedilen maddî tazminatın miktarı yönlerinden bozulmasına, diğer yönlerden kararın onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; bozmaya uyularak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının, evlenmeden önce aldığı evin ödemeleri konusunda erkeğe yanlış bilgi verdiğini, bu evin ödemelerinin tarafları ekonomik sıkıntıya soktuğunu, ailevi sırlarını ve ilişkilerini ailesine ve annesine anlattığını, annesinin de evliliklerine müdahale etmeye başladığını, kadın ve anne ve babasının hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, erkek işteyken 04.08.2017 tarihinde çocuğu alarak ailesi ile birlikte evden ayrıldığını, doğum izinlerini de bahane ederek aylarca izinleri bitene kadar eve dönmediğini, davalının yalan beyanlarda bulunduğunu, babasının alışveriş yaptığı esnada önünü kestiğini tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, bununla ilgili savcılıkta soruşturma dosyasının bulunduğunu, iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, davacı yararına evlilik birliği içinde alınıp bedelleri evlilik birliği içinde ödenen davalıya ait taşınmaz bedeli ve evden ayrılırken hacca gitmek için biriktirilen 11.500,00 TL olmak üzere toplam 61.500,00 TL maddî tazminat ile 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin iddia ettiği 11.500,00 TL hac parasının varlığından haberinin olmadığını, evlenmeden önce açık olduğunu, kapanmayacağını da söylediğini, ancak erkek ve ailesinin evlendikten sonra davranışlarının değiştiğini, kapanması konusunda baskı yapmaya başladıklarını, erkeğin annesinin, ablasının da dini yönden kendisine baskı yaptıklarını, sürekli aşağılandığını, bunun yanında tehdit ve hakaretlerde bulunulduğunu, erkeğin sürekli tanıdıklarına kefil olduğunu, haber vermediğini, asıl borçlunun borcu ödememesi nedeniyle bankalarla problem yaşandığını, borçlardan dolayı icra takibi başlatıldığını ve eve haciz geldiğini, erkeğin sürekli akrabalarından ve arkadaşlarından borç aldığını, kadını sürekli başkaları ile kıyasladığını, kadın ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, çocuğa bakıcı ayarlanmak istendiğinde kabul etmediğini, kendi annesinin bakmasını istediğini ve annesinin çocuğa baktığını, annesinin sürekli karıştığını, maaş kartını oğluna vermesi gerektiğini söylediğini ve baskı yaptığını, habersiz misafir çağırdığını, evde olup biteni akrabalarına ve çevresine anlattığını, erkeğin haftanın üç günü dışarıya çıktığını ve geç geldiğini, tarafların başbaşa zaman geçiremediklerini, annesinin sürekli tarafların yanında olduğunu, davacının cep telefonuna şifre koyduğunu ikinci çocuk isteğini de kadınlık gururunu inciterek başkasından yapabileceğini söyleyerek reddettiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.01.2020 tarih ve 2018/89 Esas, 2020/6 Karar sayılı kararı ile; erkeğin eşine hakaret ettiği, kapanması konusunda psikolojik baskı yaptığı, kadının da çocuğu bir tehdit aracı olarak kullandığı, ortak konutu terk ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 7.000,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2022 tarihli ve 2020/1131 Esas, 2022/2393 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin daha fazla, kadının daha az kusurlu olduğu, olayların akışı karşısında her iki tarafın da dava açmakta haklı olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu; tazminat miktarlarının az olduğu; kabule göre de, erkeğin, dava dilekçesinde, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmayan davacı yararına evlilik birliği içinde ödenen davalıya ait taşınmaz ile evden ayrılırken hacca gitmek için biriktirilen 11.500,00 TL olmak üzere toplam 61.500,00 TL maddî tazminat talebinde bulunduğu, bu talebi ile ilgili nisbi harcı yatırmadığı, mahkemece erkeğe maddî tazminat talebine ilişkin dava harçlarını yatırması için 490 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca kesin süre verilerek, sonucuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği halde, nisbi harcın tamamlanması için süre verilmeden, ihtarat yapılmadan, harç eksikliği giderilmeden yargılama yapılmasının ve yanılgılı olarak bu talep 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi kapsamında boşanmanın fer'î niteliğinde değerlendirilerek erkeğin maddî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ancak bu husus erkek tarafından istinaf edilmediğinden usuli kazanılmış hak nedeniyle eleştirilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata; davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise diğer itirazlarına konu istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 22.11.2023 tarihli ve 2023/1734 Esas, 2023/5539 Karar sayılı kararı ile; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 2015 doğumlu ortak çocuk Aslıhan yararına takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu gibi tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat miktarının da az olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 75.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, velâyet, kişisel ilişki, nafaka ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iştirak nafakasının ve maddî tazminatın miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı ve kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 182 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı-karşı davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,02.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.