Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3403 E. 2024/4518 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsıldıysa kusurun kimde olduğu, boşanmaya karar verilip verilmeyeceği, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin, önceki bozma kararlarına uygun şekilde davalı erkeğin evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği, davacı kadına hakaret ettiği ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, nafaka ve tazminata hükmedilmesine dair kararının, usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2300 E., 2024/240 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde; davalı ile geçinemediklerini, sürekli tartıştıklarını birbirlerine olan saygılarının kalmadığını, adı geçenle asla evli kalmak istemediğini, ayrıca davalının madde bağımlısı olduğunu, şimdi tedaviye başladığını, kendisini çok yıprattığını, artık faydasının bulunmadığını, madde kullandığı zamanlarda kendisine eziyet ettiğini, şiddet kullandığını, evliliklerini zehir ettiğini, çocuğunun psikolojisinin bozulduğunu, bunlardan dolayı evinden ayrılmak zorunda kaldığını, adı geçen davalı ile ayrı ayrı evde oturduklarını, ancak davalının arada sırada kendisini taciz ettiğini belirterek açıklanan nedenlerle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuklarının velâyetinin tarafına verilmesine, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kendisi için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini, lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; davacı ile evlilik birliklerinden iki tane çocuklarının olduğunu bu çocuklarından birisinin ergin olduğunu, bir çocuklarının da 11 yaşında olduklarını, davacıya karşı şiddet göstermediğini, sövmediğini, hakaret etmediğini, uyuşturucu kullandığı iddiasının iftira olduğunu, kendisini çocuğunu ve eşini seven birisi olduğunu, kendisine bir kötülük yapmadığını, ortak haneyi davacının terk ederek aynı sokakta ev tutarak oturduğunu, art niyetli ve iftira attığından davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 22.01.2020 tarihli ve 2018/502 Esas, 2020/38 Karar sayılı kararıyla; erkeğin eviyle yeterince ilgilenmediği, ihtiyaçları karşılamadığı, sorumsuz bir yapıda olduğu, kadına karşı hakaretler ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucunu doğuran olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 400,00 TL 'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesine kadar devamına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakasına dönüştürülerek devamına, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının kusurlu olmadığı, davacı kadının sadece asgari ücretle çalıştığı, bunun dışında hiçbir gelirinin olmadığı, asgari ücretle çalışıyor olması davacı kadını yoksulluktan kurtarmayacağından davacı için takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden geçerli olmak üzere 250,00 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesine kadar tedbir, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakasına dönüştürülerek devamına, kadın için tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.04.2022 tarihli ve 2020/1566 Esas, 2022/1046 Karar sayılı kararıyla; davacının davalı aleyhine geçinemedikleri, sürekli tartıştıkları, davalının madde bağımlısı olduğu, şiddet uyguladığı, eziyet ettiği, ayrı evlerde oturdukları, evine gelip kendisini taciz ettiği iddiasıyla boşanma, velâyet, kendisi ve çocuk için nafaka, maddî-manevî tazminat talep eder dava açtığı, davalının iddiaları kabul etmediği, ortak kullandıkları evi davacının terk ederek ayrı ev tuttuğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, her iki tarafın da dava ve cevap dilekçesinde delil bildirmedikleri, davacı vekilinin bilahare 21.09.2018 tarihinde tanık listesi sunduğu, Mahkemece davalı tarafın dilekçesinde tanık deliline dayanmadığından tanık bildirme talebinin reddine karar verildiği, davacı tanıklarının dinlenmesine karar verdiği, davacının dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmediği, cevap dilekçesi kendisine tebliğ edildikten sonra süresi içerisinde cevaba cevap dilekçesi sunmadığı, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmayan ve cevap dilekçesinin tebliğinden sonra süresi içerisinde cevaba cevap dilekçesi vermeyerek herhangi bir delil göstermeyen davacının sonradan delil gösterebilmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 145 inci maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyetinin gerektiği, somut olayda; 6100 saylı Kanun'un 145 inci maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyeti ileri sürülmediği, Mahkemece bu durumda davacının göstermiş olduğu tanıkların dinlenerek ve beyanları esas alınarak boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapılarak davacı tarafın açtığı boşanma davasının ispatlanamadığından reddine, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ortak çocuk için takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibariyle aylık 400,00 TL'ye çıkartılmasına, takdir edilen nafakanın karar kesinleşinceye kadar devamına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacı için takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibariyle aylık 250,00 TL'ye çıkartılmasına, takdir edilen nafakanın karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 28.11.2022 tarihli ve 2022/6131 Esas, 2022/9676 Karar sayılı kararı ile; "6100 sayılı Kanun'un “incelemenin kapsamı” başlıklı 355 inci maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” hükmü mevcuttur. Bu hükme göre, bölge adliye mahkemesi, tarafın gösterdiği istinaf sebeplerine hasren inceleme yapar. Bu kuralın tek istisnası, kamu düzenidir. Somut davada, davalı erkek istinaf dilekçesinde davacı kadının iddialarının doğru olmadığını beyan etmiş, tanıklara ilişkin olarak hiçbir beyanda bulunmamış, tanıkların aslında dinlenmemesi gerektiğini itirazen bildirmemiştir. Mahkemenin, davacının tanıklarını dinleyerek hüküm vermesi, kamu düzenini ihlal eder nitelikte de değildir. Bu nedenle, bölge adliye mahkemesinin istinafta öne sürülmemesine rağmen resen bu hususa değinerek yazılı olduğu şekilde karar vermesi doğru değildir. Bunun yanı sıra somut davada, her ne kadar davacı kadın dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamış ise de, dilekçelerin teatisi aşamasında ve henüz ön inceleme duruşması yapılmadan davalı erkeğin, 08.08.2018 tarihli dilekçesinde “...tanıklarını sunmasını ben talep ediyorum...” demek sureti ile davacı kadının tanık bildirmesine izin vermiş ve davacı kadın da 21.09.2018 tarihli dilekçesi ile 30.11.2018 tarihinde henüz ön inceleme duruşması yapılmadan tanıklarını bildirmiştir. Bu durumda, bölge adliye mahkemesinin davalı erkeğin istinaf sebeplerini incelemeden yazılı gerekçe ile karar vermesi doğru olmadığından kararın bozulmasına bozma nedenine göre davacı kadının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince 12.07.2023 tarihi karar ile Mahkemece davacının dayanmadığı vakıaları davalıya yükleyerek davanın kabulünün hatalı olduğu, davanın ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 19.10.2023 tarihli ve 2023/7053 Esas 2023/4961 Karar sayılı kararı ile; '' ...Somut davada; davalı erkek istinaf dilekçesinde, Mahkemece tarafına yüklenen vakıalara davacı kadının dayanmadığı ve dayanılmayan vakıaların tarafına yüklenmesinin hatalı olduğunu açıkça öne sürmemiştir. Dairemizin 28.11.2022 tarihli bozma ilamının içeriğinde de belirtildiği üzere Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesinin, kamu düzenine aykırılık oluşturan haller dışında 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde yapılması gerekirken, bu yön ikici kez gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...'' gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; davalının eviyle yeterince ilgilenmediği, ihtiyaçları karşılamadığı, sorumsuz bir yapıda olduğu, davacıya karşı hakaretler ettiği, boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacı için takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 22.01.2020 tarihi itibari ile aylık 250,00 TL'ye çıkarılmasına, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra aynı miktar nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ortak çocuk ... için takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi olan 22.01.2020 tarih itibari ile aylık 400,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştikten sonra aynı miktar nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek hükmün tamamı yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadının davasının kabulünün doğru olup olmadığı, davacı kadın yararına maddî-manevî tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı erkeğin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.