"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 56. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/509 E., 2024/100 K.
DAVA TÜRÜ : Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/640 E., 2021/724 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın vekili tarafından katılma yoluyla tazminatlar ile tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı yönünden; davalı erkek vekili tarafından ise tamamı yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin karar gerekçesinde, davacı kadın için hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesine göre az olduğu belirtilirken, hüküm kısmında, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarında değişiklik yapılmayarak gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, yoksulluk nafakası yönünden gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratılmadan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince manevi tazminata hükmedilmesi için boşanmaya sebep olan olayların, tazminat talep eden tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekir. Dosyada mevcut delillerden erkeğe yüklenen "tarafların odalarını ayırdıkları" vakıasına davacı kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun olarak dayanılmadığı, bu nedenle bu vakıanın erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, bunun dışında erkeğe yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurların incelenmesinde ise erkekten kaynaklanan ve kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir hadisenin varlığının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşullarının somut olayda kadın yararına gerçekleşmediği nazara alınmadan kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre yoksulluk nafakasının esası ve miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2.Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.