Logo

2. Hukuk Dairesi2024/3551 E. 2025/407 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında eksik kalan katılma alacağının üçüncü kişiden tahsili talebiyle açılan alacak davasında, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK'nın 241. maddesi uyarınca üçüncü kişiye karşı açılan eksik kalan katılma alacağının tahsiline yönelik davanın açılabilmesi için, borçlu eşin mal varlığı veya terekesinin katılma alacağını karşılamaması ön koşulunun gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda ise davacının katılma alacağı borçlu eş tarafından ödenmiş olması ve davacının eksik kalan bir katılma alacağının bulunmaması nedeniyle, ön koşul şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/1267 E., 2022/1410 K.

DAVA TÜRÜ : Alacak (TMK 241. Maddesi Uyarınca)

Taraflar arasındaki davanın bozma sonrası yapılan muhakemesi sonunda Mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1. Karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi halinde, işlemin (tasarrufun) iptaline karar verilemez ve üçüncü kişi davalı olarak gösterilse dahi bu aşamada davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağından sorumlu tutulmaz. Sadece, üçüncü kişi hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 229 uncu maddesindeki amaç ve doğrultuda lehine kazandırma veya devrin yapıldığının tespit edilmesi ve tasfiye sırasında borçlu eşin mal varlığı ya da terekesinin borcu ödemeye yetmediğinin anlaşılması durumunda, sonradan üçüncü kişi aleyhine 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesine göre eksik kalan miktarla sınırlı olarak alacak davası açılabilecektir. Başka bir anlatımla, borçlu eşin mal varlığı veya terekesi tasfiye borcunu ödemeye yetiyorsa, hiçbir zaman lehine kazandırma yapılan üçüncü kişi davacıya ödenecek katılma alacağından sorumlu tutulmayacaktır.

2.Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilke uyarınca, davalının temyiz itirazlarının incelemesinde; dava 4721 sayılı Kanun'un 241 inci maddesi uyarınca üçüncü kişiye karşı açılan eksik kalan katılma alacağının tahsiline yönelik alacak davası niteliğinde olup işbu davanın açılabilmesi tasfiye sırasında borçlu eşin malvarlığı veya terekesinin katılma alacağını karşılamaması ön koşuluna bağlıdır. O halde, somut olayda, davacının katılma alacağı borçlu eş tarafından ödenmiş olup davacının eksik kalan katılma alacağı bulunmadığından Mahkemece, ön koşul şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

3.Kabule göre de, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2 nci maddesi uyarınca davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken bu husus da göz ardı edilerek karar verilmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.