Logo

2. Hukuk Dairesi2024/442 E. 2024/7262 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarının uygun olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek, davacı erkeğin temyiz itirazları reddedilmiş ve karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1425 E., 2023/1674 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/727 E., 2023/349 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin daha öncesinde Kdz. Ereğli Aile Mahkemesi’nin 2013/744 Esas – 2015/297 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açtığı, davanın reddine karar verildiği, red kararının 08.09.2016 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamamasından dolayı tarafların boşanmasına karar verilmesi gerektiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu olduğunu kadına eziyet ettiği, aşağıladığı, evden kovduğunu iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, Mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda kadın yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen ya da nakden iadesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2020 tarihli kararı ile özetle; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının 2013 yılında İlk Derece Mahkemesi'nde 2013/744 E sayılısı boşanma davası açtığı; söz konusu dosyada davacıya eşe yakışmayacak olumsuz davranışlarda bulunduğu, haksız yere eşinin ve ortak kızının evi terk etmesine sebep olduğu gerekçeleriyle tam kusur yüklenerek açılan boşanma davasının reddedildiği, bu red kararından sonra tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, ortak hayata devam etmedikleri, bir arada yaşamadıkları, davacının barışmak ve ortak hayatı devam ettirmek için herhangi bir çaba göstermediği, yine Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2007/635 E. sayılı nafaka dava dosyasında işbu davada davacı kocanın davalı kadını evi terk etmek zorunda bıraktığı, bir eşe yakışmayacak davranışlarda bulunduğundan davacı aleyhine tedbir nafakasına hükmedildiği, tanıkların görgüye dayalı samimi ve tutarlı beyanlarında erkeğin kadına ve ortak çocuğa karşı soğuk davrandığı, evde ayrı bir odada yaşadığı, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, davalı tanığı ...'ın görgüye dayalı, samimi beyanı ile diğer tanıkların tutarlı ve samimi beyanlarından; ortak çocuklarının üniversiteyi kazandığında kayıt yaptırmaya babası ile gitmek istediğini söylediği ancak davacı kocanın çocuğuna '' siktir git, ben size bakmak zorunda değilim, kendi hayatımı yaşamak istiyorum, düşün yakamdan defolun gidin evden'' dediği bunun üzerine davalı kadının ve ortak çocuğun ortak konuttan ayrılmak zorunda kaldıkları, davalı kadın ortak konuttan ayrılınca davacı kocanın davacı kadınla ve ortak çocukla ilgilenmediği, davacı kocanın haksız yere davalı kadının ve ortak çocuklarının evi terk etmesine sebep olduğu, eşe ve aile birliğine yakışmayacak olumsuz ve bağımsız davranışlar sergilediği, toplum içinde erkeğin kadına ''su sığırı, su merkebi, aptal, gerizekalı '' gibi söylemlerde bulunarak davalıyı aşağıladığı anlaşıldığı, davacı erkeğin mahkememizin 2013/744 E. sayılı boşanma dava dosyası kesinleştikten sonra davalı ile bir araya gelmediklerini, ortak hayatı yeniden kurmadıklarını, erkeğin evliliğin devamı için çaba göstermediği, davalı kadının ise cevap dilekçesi ile davacı erkeğe atfettiği evi terk etme zorunda bırakma, aşağılama kusurlarını ispatladığı, davalı kadının davacı erkeğin kendisine eziyet ettiği kusurunu ispatlayamadığı, ayrılığın ve evliliğin bu duruma gelmesinde davacı erkeğin ilk davayı açarak sebebiyet vermesi, reddedilen davadan sonra taraflar fiilen yeniden bir arada gelmemesi nedeniyle davacı erkeğin evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalının maddî tazminat talebinin şartları oluşmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/635 E. - 2008/247 K. sayılı ilamı ile davalı lehine takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devamına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının maddî tazminat talebinin reddine, davalı tarafın ziynet talebinin işbu dosyadan tefrikine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kusurunun bulunmadığını belirterek, kadın lehine hükmedilen tazminat ve nafakaların kaldırılmasını, aksi takdirde azaltılmasını talep etmiştir. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen nafaka ve manevî tazminatın miktarı, kadının maddî tazminatın reddinin yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesi'nin 30.06.2022 tarihli kararı ile özetle; Mahkemece, "davalının maddî tazminat talebinin şartları oluşmadığından" talebin reddine karar verilmiş ise de, bu şartların neler olduğu ve neden gerçekleşmediğinin gerekçeli olarak tartışılmadığı, gerekçesiz şekilde maddî tazminatın reddine karar verildiği, bu haliyle karar, kadının maddî tazminat davası yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup 6100 Sayılı Kanun'un 294 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) fıkrasındaki unsurları içermediği, Mahkemece, kadın lehine 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş olup, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının gerekçeli karara tam olarak yansıtılmadığı, davacı erkeğin üzerine kayıtlı Zonguldak Ereğli'de iki mesken, 7 büro, 3 dükkan, 1 çay ocağı, 1 de arsasının bulunduğu, tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilirken tarafların tüm gelirlerinin göz önünde tutulması gerektiği, erkeğin üzerine kayıtlı olan mesken, dükkan, büro, çay ocağından kira gelirinin olup olmadığının ilgili kurumlara müzekkere yazılarak araştırılması sonucunda tazminat ve nafakaya hükmedilmesi gerekirken yetersiz ekonomik araştırma ile nafaka ve tazminata hükmedildiği, üzere, maddî tazminat yönünden, gerekçesiz şekilde karar verilmesi, nafaka ve tazminata hükmedilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının yeterince araştırılmaması nedeniyle kararın boşanma kararı dışındaki fer'îleri yönünden kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi için yeniden yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; erkek tarafından açılan ilk davada kararın kesinleşmesi ile evlilik birliğinin sarsılmasında davacının kusurlu eylemlerinin varlığı ve tarafların kusur durumları kesinleşen mahkeme kararı ile sabit olduğu, davacı reddedilen davasından kanuni süreden sonra, ortak hayatın kurulamaması sebebiyle, 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca işbu davayı açtığı, Mahkemenin 2013/744 E. sayılı dosyasında verilen davanın reddi kararının kesinleşmesinden sonra tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, ortak hayata devam etmedikleri, bir arada yaşamadıkları, davacı ...'in barışmak ve ortak hayatı devam ettirmek için herhangi bir çaba göstermediği, yine Düzce 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2007/635 E sayılı nafaka dava dosyasında işbu davada davacı ...'in davalı ...'ı evi terk etmek zorunda bıraktığı, bir eşe yakışmayacak davranışlarda bulunduğundan davacı aleyhine tedbir nafakasına hükmedildiği, tanıkların görgüye dayalı samimi ve tutarlı beyanlarında davacı ...'in davalı ...'a ve ortak çocuğa karşı soğuk davrandığı, evde ayrı bir odada yaşadığı, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, davalı tanığı O. K.'nin görgüye dayalı, samimi beyanı ile diğer tanıkların tutarlı ve samimi beyanlarından; ortak çocuklarının üniversiteyi kazandığında kayıt yaptırmaya babası ile gitmek istediğini söylediği ancak davacı ...'in çocuğuna '' siktir git, ben size bakmak zorunda değilim, kendi hayatımı yaşamak istiyorum, düşün yakamdan defolun gidin evden'' dediği bunun üzerine davalı ...'ın ve ortak çocuğun ortak konuttan ayrılmak zorunda kaldıkları, davalı ... ortak konuttan ayrılınca davacı ...'in davalı ... ve ortak çocukla ilgilenmediği, davacı ...'in haksız yere davalı ...'ın ve ortak çocuklarının evi terk etmesine sebep olduğu, eşe ve aile birliğine yakışmayacak olumsuz ve bağımsız davranışlar sergilediği, toplum içinde davacı ...'in davalı ...'a ''su sığırı, su merkebi, aptal, gerizekalı'' gibi söylemlerde bulunarak davalıyı aşağıladığı, davacı ...'in mahkememizin 2013/744 E sayılı boşanma dava dosyası kesinleştikten sonra davalı ile bir araya gelmedikleri, ortak hayatı yeniden kurmadıkları, davacı ...'in evliliğin devamı için çaba göstermediği, davalı ...'ın ise cevap dilekçesi ile davacı ...'e atfettiği evi terk etme zorunda bırakma, aşağılama kusurlarını ispatladığı, davalı ...'ın davacı ...'in kendisine eziyet ettiği kusurunu ispatlayamadığı, davacı ...'in, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk boşanma davasını açarak sebebiyet vermesi ve reddedilen ilk davadan sonra fiilen yeniden bir araya gelmek için çabalamadığı anlaşılmakla ve yukarıda açıklanan nedenler ile mahkememiz kararın boşanma yönünden kesinleştiği de anlaşılmakla davacı ... boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, gerekçesi ile; boşanma hükmü kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine tedbir nafakası talebi yönünden; Düzce 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2007/635 E. - 2008/247 K. sayılı ilamı ile davalı lehine takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının dava tarihi olan 17.09.2019 tarihinden itibaren başlamak ve boşanma ilamının kesinleştiği 07.04.2021 tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 4.150,00 TL artırım ile 4.500,00 TL' ye yükseltilmesine, davalı kadın lehine yoksulluk nafakası talebi yönünden boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 07.04.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 4.500,00 TL yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve kadın yararına 120.000,00 TL maddî, 120.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların esası ve miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka ve tazminat takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.