"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3053 E., 2024/82 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/21 E., 2023/266 K.
Taraflar arasındaki nüfus kaydının düzeltilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacılar ... ve ...'ın açtıkları davanın sabit olmadığından, diğer davacıların açtığı davanın ise kesin hükmün varlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; ...'ın müvekkillerinin murisi olduğunu, ...'ın evliliğinden çocuğu olmadığını iddia ederek nüfus kaydının düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; kesin hüküm itirazında bulunmuş, davacıların iddialarının asılsız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...davacılar ... ve ... haricinde kalan diğer davacılar ile İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/466 E -2020/751 K sayılı dosya davacıları ile aynıdır. Her iki davanın dava dilekçeleri birbirine çok yakın olup davacıların ileri sürdüğü maddi vakıalar ve talep sonuçları da aynıdır. Sadece davacıların dayandığı bazı delillerde farklılıklar bulunmaktadır. İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/466 Esas -2020/751 Karar sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine dair karar İstinaf edilmiş, İstanbul BAM 2. Hukuk Dairesi 2021/633 E - 2021/1484 K sayılı ilamında; davacıların murisi olan ... ile davalıların murisi ...'ın aynı kişi olmadıklarını, davalıların murisinin İstanbul'da yaşadığı ve öldüğünün herkesçe bilinen bir gerçek olduğunu açıklamış ve İstinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Bu hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2021/9780 E - 2022/2245 K sayılı ilamıyla istinaf ilamının onanmasına karar vermiş, böylelikle davanın taraflarını bağlayan kesin hüküm oluşmuştur. Davacılar tarafından İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan yargılamanın iadesi başvurusunun da reddine karar verilmiştir. Öyleyse, davacılar ... ve ... haricinde kalan davacıların açtığı davanın kesin hükmün varlığı nedeniyle HMK nın 115/son maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Davacılar ... ve ...'ın açtıkları dava bakımından inceleme yapıldığında; bu davacıların, İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/466 E - 2020/751 K sayılı dosyasında taraf durumunda bulunmadıkları belli olduğuna göre bu davacılar yönünden kesin hükmün sonuçları oluşmamaktadır. Bu nedenlerle bu iki davacı yönünden esasa girilerek inceleme yapılmalıdır.
Nüfus kayıtlarına göre; davalıların murisi olan ...'ın 30.08.1914 tarihinde İstanbul da doğduğu T.C. Kimlik nosunun ... olduğu, 01.06.1939 tarihinde evlendiği 16.05.1943 tarihinde boşandığı, oğlu olarak baba adı ... olan 04.02.1940 İstanbul doğumlu ... T.C. Kimlik nolu ...'in olduğu, ...'in baba isminin ..., kızlık soyadının Manokyan olduğu belirlenmiştir. İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/466 E -2020/751 K sayılı dosyasındaki deliller incelendiğinde; İstanbul Umumi Evler Ruhsatnamesinde ... baba adının ..., doğum tarihinin 1330 yazıldığı ve bu kayıt üzerinden ruhsatname ve yazışmaların yapıldığı, Şişli İlçe Nüfus Müdürlüğünün 15.09.2020 tarihili cevabına göre ... 'ın Beyoğlu ilçesinden, 06.09.1331 tarih ve 1015 tescil nosu ile kaydedildiği, 01.06.1939 tarihinde 389 tescil nosu ile evlenerek ilçelerine geldiği, 16.05.1946 tarih, 49 tescil nosu ile boşanarak Beyoğlu ilçesine döndüğü 16.02.2001 tarihinde vefat ettiğini bildirildiği, Başakşehir ilçe Nüfus Müdürlüğünün 06.08.2020 tarihli nüfus kayıtları üzerinde yaptıkları araştırma ile hazırladıkları araştırma raporunda; ...'nin, ...'in çocuğu olduğu, nüfus kayıtlarında herhangi bir tahrifatın olmadığı, ...'in ... ile olan evliliğinden ...'nin doğduğu ...'ın 07.04.1976 tarihinde öldüğü, tarafların 16.05.1943 tarihinde boşandıkları, ...'nin 13.03.1940 tarihinde doğduğu ve nüfus kayıtlarının doğru tutulduğunun rapor edildiği görülmüştür. Davacıların murisi olan ...'ın kayıtlarına göre 29.04.1914 tarihinde Paris'te doğduğu ve 06.07.1937 tarihinde yine Paris'te öldüğü, ...'nin annesi olan ...'ın ise 30.08.1914 tarihinde İstanbul'da doğduğu ve 16.02.2001 tarihinde İstanbul'da öldüğü, davacıların iddia ettikleri kişi ile ...'ın aynı kişi olmadıkları, bu hususun yukarıda açıklanan istinaf ilamında da açıkça yazılı olduğu, davacıların iddiasının doğru olmadığı konusunda ortada güçlü deliller bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacılar vekili tarafından mezar açma işlemi yapılıp DNA örneği aldırılarak Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılması istenmiş ise de, her davada mezar açma işleminin yapılamayacağı, ortada iddiayı doğrulayan ciddi ve yaklaşık ispata yakın delillerin bulunması halinde mezar açmaya karar verilebileceği, oysa somut olayda davacıların iddiasının İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/466 E -2020/751 K sayılı dosyasında doğru olmadığının açıklandığı, bu durumda DNA raporu alınmasının, davacıların diğer dayandığı delillerle birlikte esas katkı sağlamayacağının açık olduğu gözetilerek buna yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir. Davacılar, İstanbul 3. AHM'nin 1942/50 esas, 1943/50 karar sayılı fotokopi şeklinde tek nüshadan ibaret mahkeme kararı sunarak ... ... ve ...'in çocuksuz şekilde boşandıklarını iddia etmiştir. Mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen eski tarihli bu mahkeme kararının aslı veya onaylı örneği bulunamamıştır. Yukarıda açıklanan istinaf ilamında; eski tarihli bu mahkeme ilamı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında 2021/15012 soruşturma yürütüldüğü ve ATK Fizik İhtisas Dairesinden aldırılan raporda, delil olarak sunulan boşanma ilamının ön yüzünün sonradan oluşturulduğunun yani sahte olduğunun tespit edildiği açıklanmıştır. Bu durumda; iki davacının açtığı dava bakımından ortada iddianın doğru olmadığına dair güçlü deliller bulunduğu, kesin hükmün içeriğinin bu iki davacı bakımından da dikkate alınması gerektiği, öyleyse davacıların mevcut delillerle iddiasını ispatlayamadığı dikkate alınarak davacılar ... ve ...'ın açtıkları davanın reddine karar vermek gerekmiş..." gerekçesi ile davacılar ... ve ...'ın açtıkları davanın sabit olmadığından, diğer davacıların açtığı davanın ise kesin hükmün varlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, istinaf dilekçesini tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi davası olup, uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35 inci, 36 ncı ve 40 ıncı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacılara yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.